Yıllardır Eskişehir siyasi aktör üretemiyor, şehirde aday sıkıntısı, kadro sorunları var, hep aynı isimler, aynı adaylar diye dert yanıp duruyorduk.
Sırasıyla Melih Aydın, Oğuz Beki, Nebi Hatipoğlu ve Ayşe Ünlüce isimleri açıklandı.
Farkında mısınız bilmem ama bu 4 ismin ortak bir özelliği var.
1 Sene önce hiçbir isim herhangi bir parti üyesi değildi. Aktif siyaset yapmıyordu ve hiçbiri gelecek sene yerel seçim yarışına girecek diye bir tahmin yürütemezdik.
Yani şehirde aktör sıkıntısı değil aslında aktörlerin kendini gösterebileceği koltuk sıkıntısı varmış. Bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz.
O yüzden Eskişehir ilk kez değişik bir yerel seçim sürecine tanık olacak. Ve sandıktan kim çıkarsa çıksın kendi ve bizler adına sıfırdan bir sayfa açarak yeni bir başlangıç yapacak.
En önemlisi süreçle ilgili kati tahminler yapan, net konuşmaktan imtina etmeyen ve rakibini zayıf görerek, hafife alanların ciddi dersler alabileceği bir sonuca tanıklık edebiliriz.
Pratik nasıl olur göreceğiz ancak teoride masada olan herkesin sandıkta sürpriz yapma ihtimali var.
Ayşe Ünlüce, Büyükerşen ekolünden geliyor. Kadın bir aday olarak pozitif ayrımcılık avantajı var. Belediyecilik tecrübesi ve yaşam şeklini muhafaza etmek isteyenlerin odak noktası olabilir.
Hatipoğlu parti tabanının hem fikir olduğu seküler bir Ak Parti adayı. Hedefe hırsla odaklanan bir karakteri var. Ak Parti dışından da oy alabilme potansiyeli yüksek. Eskişehirspor katkısını en yoğun hissedecek isim.
Melih Aydın adaylığı erken açıklanan ve parti krizlerini aşarak yola önceden çıkmanın rahatlığını yaşıyor. Genel seçimde mağdur olmanın verdiği bir avantajı var. Genç, sempatik, hazır cevap ve sıkıcı siyaset arenasında mizah yeteneği olan bir isim. CHP’ye kızanlar, Ak Parti’ye küsenlerin geçiş istikametinde bulunuyor.
Oğuz Beki siyaset adına yeni ve bagajı olmayan bir isim. İyi, aktif ve disiplinli bir teşkilatı var. Ülke çapında Türk olmanın öksüz hissettirdiği bunalımlardan partisi adına ciddi bir avantaj kazandı. Eskişehir’de mülteciler ile ilgili düşünceleri ciddi bir kesimi etkiler.
Üstelik o da Melih Aydın gibi Ak Parti ve CHP’ye tepki gösteren tepkilerin geçiş güzergâhında ve sandığını doldurabilir.
Ancak işin ilçeler kısmını da kısa kısa belirtmek lazım.
İlçelerde en avantajlı parti kesinlikle CHP diyebilirim. Tepebaşı’nda Ahmet Ataç, Odunpazarı’nda Kazım Kurt mevcut belediye başkanları ve ikisi de kendilerini destekleyenler nazarında mağdur edildi. Bu ilçeler adına onları avantajlı kılarken onları destekleyenlerin içinden Büyükşehir’e ceza kesmek isteyen potansiyel seçmen fazla olabilir. Bunu dikkate almayan, ciddi olarak değerlendirmeyen parti sandıkları erkenden bırakabilir.
Henüz Ak Parti adaylarını bilmediğimiz için o konuda net bir şey diyemeyiz. Onlar netleştiğinde bu denkleme yeni bir yorum daha eklenebilir.
Son tahlilde yazının başına dönelim.
Teoriye göre kimse yarışa geriden başlamıyor. Herkesin kendine göre avantajları var. Ülke genelinde yaşanan gelişmelerin bile adayların rüzgarını etkilediğini unutmamalıyız.
Sarf edilen her söz, kurulan her ilişki, verilecek her mesaj ve şehre sunulacak projeler de arkaya alınan rüzgârı etkileyecek.
Ancak geçtiğimiz seçimi özellikle Volkan Doğan örneğini lütfen es geçmeyin.
Çok gezmek, çok konuşmak, her şeye yetişmeye, yetiştirmeye çalışmak bazen ters tepebiliyor. Çünkü hata yapma potansiyeli yükseldikçe dimyata pirince gidenler elindeki bulgurdan oluyor.
Kararsız seçmenin bu kadar çoğaldığı, sandığa gitmeyeceğim diyenlerin alenen en fazla olduğu bu süreçte tüm adaylara ve yanlarında olanlara kolaylıklar diliyor ve az hata yapanın sandıkta daha avantajlı olacağını belirtmek istiyorum.
İyi yarışlar!a