Toparlar açıklamalarına şöyle devam etti. "Ülkemizde de durum değişik değil. Geçmişte yapılan hatalar özellikle siyasetin iz düşümünden uzun uzun bahsetmeye gerek yok. Makroekonominin basit kurallarından biri faiz-enflasyon ilişkisidir. Faiz artarsa para primi değerlenir, yatırım ve harcamalar düşer. İşsizlik artar, enflasyon düşer. Bu kuralı artık hepimiz biliyoruz. Peki, bundan sonra ne olacak? Ya da böyle oldu mu?

Eskişehir Zeytinyağında Bir Marka Yaratıyor Eskişehir Zeytinyağında Bir Marka Yaratıyor

Faiz yüzde 50 olmasına rağmen enflasyon düştü mü? Faiz yüzde 7,5 seviyesindeyken enflasyon bugünden daha mı yüksekti? Buna hayır demek için ekonomist olmaya gerek yok.

Öncelikle parasal sıkılaşma yetersiz bir durum. Faiz artırımı ise doğru zamanda yapılamadı. Faizlerin artması enflasyonun düşmesi için gereken koşullardan sadece bir tanesi ama tek etken değil.

Maalesef tasarrufta sınıfta kaldık. Harcamalar bu kadar yüksekken ne kadar sıkı para politikası, sıkı maliye politikası uygulanırsa uygulansın sistem çalışmayacak. Enflasyonun ateşi sönmeyecek. Harcamaların ciddi anlamda kısılması gerekiyor. Tasarrufun yukarıdan aşağı doğru regüle edilmesi gerekiyor. Her kamu görevlisinde A8 gören vatandaş nasıl ve niye tasarruf etsin?

Bunun farkına varılması ve sayın Bakan’ın kamuda tasarruf adımı atmasını çok önemli buluyoruz. Bu sürecin büyük bir ciddiyetle ve samimiyetle sürdürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Samimiyetle diyorum çünkü bundan sonra bu iş yapılacaksa kamu her adımında önce tasarrufu düşünmeli. Yoksa iş samimiyetten uzaklaşacağı gibi, çözüm kısmına da yaramayacaktır.

Mali sıkılışmadan bile önce uygulanması gereken tasarruf politikasının ciddiyetle devam etmesini ve başta kamu olmak üzere vatandaşlara da sirayet etmesini temenni ediyoruz.

Yüksek faizin ancak bu şekilde bir çözüm aracı olduğunu ve samimiyet olmaz ise uygulanan hiçbir tedbirin somut bir işe yaramayacağını altını çizerek belirtmek istiyoruz."