CHP’de aylardır süren “mutlak butlan davası” tartışması, bugün mahkemenin aldığı ara kararla yeni bir döneme girdi. Mahkeme, duruşmayı 24 Ekim’e erteledi, kayyım atanması yönündeki tedbir taleplerini ise reddetti. Bu karar, aslında çok kritik bir mesaj veriyor: Kayyım ihtimali giderek zayıflıyor.
CHP Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Avukat Atilay Dalgıç’ın değerlendirmesi de bu yönde. Dalgıç’a göre, 24 Ekim’e kadar olan süreçte hem olağanüstü kurultay yapılacak hem de il kongreleri tamamlanacak. Böylece, 24 Ekim’de mahkemenin vereceği karar, partinin işleyen takvimini değiştiremeyecek.
Atilay Dalgıç’ın mahkemenin aldığı karara yorumu şöyle;
24 Ekim’den önce neler olacak:
1. Delegenin çağrısı ile 21 Eylül’de olağanüstü kurultay yapılacak ve delegelikleri tartışmalı olmayan, yani bir davaya konu olmamış delegelerin talebiyle kurultay gerçekleşmiş olacak.
2. Muhtemelen Genel Merkez, tüm il kongrelerini 24 Ekim’den önce tamamlayacak ve böylece yeni kurultay delegeleri seçilmiş olacak. 24 Ekim’de verilecek hiçbir karar, tamamlanmış olan il ve ilçe kongrelerini hiçbir şekilde etkileyemeyecek.
3. 21 Eylül’de yapılacak olağanüstü kurultay, itiraz süreleri geçip kesinleşeceği için 24 Ekim’de mahkeme kanaatimce ya “21 Eylül’de yeni bir kurultay yapıldığı için dava konusuz kaldı” gerekçesiyle davayı reddedecek ya da eğer 21 Eylül’de yapılacak olağanüstü kurultaya karşı da dava açılırsa, bu davanın sonucunu ve ceza davasının sonucunu bekleyecek.
4. Bu arada, yani 24 Ekim’den önce tüm il kongreleri tamamlanacak ve mümkün olan ilk tarihte yeni seçilen kurultay delegeleriyle olağan kurultay yapılacağı için geçmişe ilişkin tüm tartışmalar bitecek.
5. Mahkeme, ara kararında “Davacıların parti üyeliklerinin devam edip etmediğinin sorulmasına” hükmetti. Buradan anladığım, davacıların parti üyeliği devam etmiyorsa, “yarar yokluğu” sebebiyle davanın reddine karar verilebilir.
Kayyım Korkusu ve Siyasetin Dili
Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta var: Kayyım meselesi, son dönemde sadece hukuki bir tartışma değil, aynı zamanda siyaseten köpürtülen bir korku aracı haline geldi. Parti içi iktidar mücadelelerinde “kayyım geliyor” söylemi, delegeleri etkilemek ve tabanı konsolideetmek için bir koz olarak kullanıldı.
Oysa mahkemenin bugünkü tavrı gösteriyor ki bu korku, büyük ölçüde abartıldı. CHP’de önümüzdeki dönemi belirleyecek olan mahkeme değil, partililerin kendi iradesi olacak. Kongreler tamamlanıp olağan kurultay yapıldığında, geçmişe dair tüm tartışmalar kapanacak.
Mahkeme ayrıca, davacıların parti üyeliklerinin devam edip etmediğini de araştıracak. Eğer üyelikleri yoksa dava doğrudan “yarar yokluğu” gerekçesiyle düşebilir. Bu da tartışmalara fiilen son noktayı koyar.
Sonuç: Sandık Çözecek
CHP’deki bu tablo bize şunu söylüyor: Kayyım korkusu, siyaseten bir süre daha dile getirilecek olsa da, gerçek çözüm sandıkta olacak. Olağanüstü kurultay da olağan kurultay da gösteriyor ki ipler artık delegelerin elinde. Mahkemenin değil, siyasetin ve demokrasi mekanizmasının belirlediği bir yol haritası var. Kısacası, kayyım tartışmaları köpürtüldü ama asıl son sözü söyleyecek olan, partililerin iradesi olacak.
Şunu unutmamak gerekir: Demokrasi korkularla değil, cesaretle yürür. Eğer bir parti kendi sorunlarını kendi sandığında çözebiliyorsa, orada kayyım değil, irade vardır. Korkuya değil, demokratik sürece odaklanmak en doğru yoldur.