GÜNDEM

Ataç: “Yedikleri Şamarlar Ortada, Beş Dönemdir Oyumu Artırıyorum”

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Eskişehir Haber Ajansı’ndan (EHA) Ayşe K. Uçak’ın sorularını yanıtladı.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Eskişehir Haber Ajansı’na verdiği özel röportajda, belediyeye yönelik eleştirilerden ekonomik baskılara, müfettiş denetimlerinden parti içi sürece kadar pek çok konuda dikkat çeken açılamalarda bulundu.

Devlet okullarına erişimimiz engellendi, elimizi çektik

AYŞE K. UÇAK: Son günlerde hem şahsınıza hem de belediyeye yönelik oldukça sert eleştiriler gündeme geliyor. Sizce bu eleştirilerin temelinde ne yatıyor?

AHMET ATAÇ: AKP ile belediye başkanlığına başlama tarihlerimiz aşağı yukarı aynı. Biz 1999’da göreve başladık, onlar ise 2002’de… Bu 20 yıl içerisinde kentteki bürokrasiyle zaman zaman çatışmalarımız oldu. Onların istediklerini biz, bizim istediklerimizi onlar yapmıyordu. Milli Eğitim’in aldığı bazı kararlarla okullara erişimimiz engellendi. Her yıl yaklaşık 1 milyon TL’lik ihale yapıyordum ve bu bütçeyi okullar ile camiler için harcıyordum. Bu süreçte emeğim büyüktür. Devlet okullarındaki çocuklar, özel okullardaki çocuklarla aralarında fark hissetmesinler diye hem teknolojik hem de hijyenik anlamda okullara ciddi destekler sundum. Ancak onlar, siyaset yapmayı tercih ettiler. Eskişehir Maarif Koleji ve Yunus Emre İlkokulu mezunuyum. Bir Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlerimi ziyaret etmek istedim. Maarif Koleji’ni rahatlıkla ziyaret ettim ancak Yunus Emre İlkokulu için kaymakamlıktan izin almam gerektiği söylendi. Bu tarz yaklaşımlarla sık sık karşılaştım. Sonuç olarak, biz de elimizi ayağımızı okullardan çektik. Maddi kaynak ayırarak yaptığımız hizmetleri inkar ettiler, istemediler.

Çocuklar için bir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi açtım. Okullarla bir dönem çok verimli bir işbirliği yürüttük. Ancak bir süre sonra, siyasi bir bürokratın okul müdürlerine “Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne öğrenci göndermeyin” yönünde talimat verdiğini öğrendim. Buna hayret ettim. Milli Eğitim Müdürü olma vasfına sahip bir insan, bir çocuğun sağlığına nasıl engel olabilir? Bugün artık okullardan çocuklar gelmiyor, ancak veliler çocuklarını merkezimize getirmeye devam ediyor.

Belediyelere gelen kaynakların yüzde 50’si bloke ediliyor

2024 yerel seçimlerinde AKP, birçok noktada belediyeleri kaybedince Cumhurbaşkanı sert tepkiler verdi. Bu, hiç beklemedikleri bir sonuçtu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandığı belediyelerle birlikte Türkiye’nin yaklaşık yüzde 66’sı CHP yönetimine geçti. Üstelik bu bölgeler, ekonomik değeri yüksek olan şehirlerdi. Belediyelerin kamu borçları nedeniyle merkezi yönetim farklı bir yol izlemeye başladı. Önceden hizmetler, ihalelerle dışarıdan alınırdı. Ancak sonrasında belediyelere şirket kurdurarak hizmetlerin bu şirketler aracılığıyla yürütülmesi sağlandı. Fakat Taşeron Yasası devreye girince, müteahhidin ödemediği borçlar belediyelerin üzerine kaldı. Üstelik bu borçlar oldukça büyüktü. Bu borçlar karşılığında arazi teklif ettik, kabul etmediler. Uzun vadeli yapılandırma talep ettik, onu da reddettiler. İller Bankası’ndan gelen paylarımızın yüzde 50’sine kadar kesinti yaptılar. Oysa İler Bankası’ndan belediyelere aktarılan payların temel amacı, personel maaşlarını karşılamaktır. Bu sistemde, eskiden belediyeler proje geliştirip kredi alır, İller Bankası da bu kredilerin yüzde 40’ıına kadarını geri tahsil ederdi. Su Sporları Merkezi ve Yunus Emre Spor Salonu gibi yatırımlar bu krediler sayesinde hayata geçti. Kimse yaptığı yatırımları “babasının evine götürmüyor.” İktidarlar değişe de, o tesisler insanlara hizmet etmeye devam ediyor.

1999’da bir saha bile yoktu, şimdi 25 bin kişi yüzme öğreniyor

1999’da göreve geldiğimde bırakın bir tesisi, basit bir spor sahası bile yoktu. Bugün ise koca koca iki büyük tesis, birçok halı saha kazandırdık. Su Sporları Merkezimizde her yıl yaklaşık 25 bin kişi yüzme öğreniyor. Spor salonlarımızda çocuklar jimnastik yapıyor, açık sahalarda futbol ve voleybol oynuyorlar. Mahalledeki çocuklar artık sporla buluşabiliyor. Ben merkezde hiçbir yatırım yapmadım. Tüm yatırımlarımı mahallelere yönelttim. Ancak buna rağmen, sanki bize karşı bir garezleri varmış gibi üzerimize geliyorlar. Bakanlara “silkeleyin” talimatı verildi. İl ve ilçe başkanları da onların sözcüsü oldu.

Belediyemizin borcu var, bunu inkar etmiyoruz

Tepebaşı Belediyesi hakkında müfettiş denetimleri, satılan araziler, işçi maaşları ve olası iflas iddiaları gibi çeşitli konularda kamuoyunda farklı söylentiler dolaşıyor. Bu iddialara ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?

Tepebaşı Belediyesi’nin borçları elbette var, bunu inkar etmiyoruz. 2009 yılında göreve geldiğimde belediyenin bütçesi 56 milyon TL’ydi, borcu ise 51 milyon TL. Bugünün rakamıyla bu, yaklaşık 30 milyon dolara denk geliyor. O borcu ben devraldım ve hiçbir şekilde şikayet etmedim. Bu borç bugünlere kadar yansıdı. Göreve başladığında Tepebaşı Bölgesi’nde altyapı neredeyse tamamen durmuş durumdaydı. 2004’te bıraktığımız noktadan bile daha gerideydi. Beş yıl içinde 500 bin ton asfalt döktük. Bu yatırımları kendi cebime koyup götürmedim, bu kentte harcadım. Eğer bugün Tepebaşı iyi bir noktadaysa, bunun arkasında bu bütçeler ve o hizmetler vardır. Yapılan hiçbir yatırım boşa gitmedi. Zamanı gelir yer de satarım. Ama önce kendilerine baksınlar. Bu iktidar 23 yılda havalimanı, liman, yol, tüp geçit gibi birçok yatırım yaptı ama bunların toplam maliyeti 42 trilyon doları buldu. Peki karşılığında ne var? Cumhuriyet döneminden kalan varlıkları 71 milyon dolara özelleştirerek elden çıkardılar. Ellerindeki bu kadar büyük değeri iyi kullanamadılar. Bugün Türkiye, hem iç hem de dış borçlarını ödeyemez hale geldi. Önce buna baksınlar.

Bana ‘istifa et’ diyorlar… Sen kimsin?”

Ülkede bana iyi olan bir şey söyleyin. Her şey değersizleşti. Milli eğitim öyle, ekonomi öyle, üniversiteler öyle… Eskişehir’de iki tane üniversite vardı. Bir zamanlar Anadolu Üniversitesi ilk 500’e giriyordu, bugün adı bile anılmıyor. Osmangazi Üniversitesi de aynı durumda. Bu başarısızlıkların üzerini örtmek için belediyelere saldırıyorlar. Geçen gün İl Başkanı (AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak), “200 kilometre süratle duvara çarptılar” demiş. Siz o zaman bir uzay mekiğinin içinde bütün ülkeyi batırdınız. Saçma sapan şeyler konuşuyorlar. Tepebaşı Belediyesi’nin ödenmeyecek bir borcu yok. Biz borçlarımızı ödüyoruz. Hakkımda “istifa etsin” demişler. Sen kimsin, bana ‘istifa et’ diyorsun. Senin bana hesap sorma hakkın bile yok. Biz karşılıklı saygı çerçevesinde yanıt veriyoruz ama onlar saçmalamaya devam ediyor.

Benim bileğimi bükemiyorlar, halkın sevgisi her geçen gün artıyor

Geçmiş dönemlerde bu kadar çok eleştirilmiyordunuz. Özellikle son dönemde artan eleştirileri neye bağlıyorsunuz?

Benim bileğimi bükemiyorlar. İnsanların arasına girdiğimde paylaşılamıyorum. Bunlar acemi… Ne yaptıklarını da bilmiyorlar. Diğerleri de bunu yaptı. Yedikleri şamarlar ortada. Her seçimde benim oyum artıyor. Allah razı olsun, böyle şeyler yapıyorlar insanlar bizim değerimizi anlıyor. Beş dönemdir burayı kazanamıyorlar. Benim bölgem yüzde 65 sağ seçmene sahip bir bölgedir. Bu bölgede insanlarla abi- kardeş gibi yıllarca beraber yaşadık. Aramızda en ufak kötü bir şey geçmedi. Beni aşağılayarak bir yere getirmeye çalışıyorlar. Kendileri o aşağılanmaya düşüyorlar. İstedikleri kadar söylesinler, umurumda bile değil. Devam etsinler. İnsanların sevgisi büyüyerek geliyor.

20 yıldır görevdeyim, böyle müfettiş görmedim

Ankara’dan gelen müfettişlerin Tepebaşı Belediyesi’nde sık sık denetim yaptığı iddiaları doğru mu?

Senede iki kez Sayıştay denetimi olur, zaman zaman da İçişleri Bakanlığı müfettişleri gelir. Bunlar rutin denetimlerdir. Ancak bu yıl gelen müfettiş, haddini aşan davranışlar yaptı. AKP’lilerle temas etti, done aldı. Bu temasların ardından da üzerimize gelmeye başladı. Örneğin Aşevi’ne gidip yer seramiklerinin fotoğraflarını çekmiş, karoların arasındaki siyah yerleri göstererek bu görselleri AKP İlçe Başkanına vermiş.
Böyle bir haddi yoktur. Ben bu durumu Sayıştay’a ilettim. Onun hazırladığı raporların bulguları geliyor, biz de bunlara resmi yanıt veriyoruz. Bu bulgulardan hiçbir şey çıkmaz. Üstelik üslubu da oldukça bozuktu. “Savcılığa gidiyorum” dediğinde, ben de “Nereye istiyorsan git” dedim. Çatılara çıkıp ölçüm yapıyor, kalemi alıp çiziyor… Abuk sabuk şeyler yapıyor. Kendisine de açıkça söyledim: “Ben 20 senedir bu işi yapıyorum, senin gibi müfettiş görmedim.”

Maaşlarda yaşanan sıkıntıların nedeni yüksek vergi kesintileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelere yönelik 'silkeleme' mesajı sonrasında Tepebaşı Belediyesi nasıl bir süreç yaşadı? Özellikle SSK ve vergi borçlarının ödenmesi konusunda oluşan baskı size nasıl yansıdı?

SGK ile ilgili dosyamızı teslim ettik, şu anda inceleme sürecindeyiz. Kesintilerimiz tamamen vergi kaynaklı ve bu nedenle zaman zaman maaşlarda sıkıntı yaşanabiliyor. Ancak bu, maaşların hiç ödenmesi şeklinde değil… Bir takım miktarlarını azaltarak verdik. Ödemeler, ilk hafta içerisinde tamamen kapatılıyor. Bizi en çok üzen konulardan biri ise kıdem tazminatları… Emeklilik yasasında yapılan değişiklik nedeniyle tahminimizden fazla arkadaşımız emekliye ayrıldı. Bu nedenle kıdem tazminatlarını ödeyemedik. Ancak en kısa sürede bu ödemeleri de tamamıyla kapatacağız.

Sandık gelecek, kazanma şansları yok…

Yıllardır aktif siyasetin içerisindesiniz... Bu bağlamda, ülke siyasetine ilişkin genel gidişatı nasıl değerlendiriyor?

Bunu halka sorun… Yüzde 51’lerden yüzde 30’lara gerileyen AKP, bu düşüşün yanıtını versin. Çünkü ülke çok kötü yönetiliyor. Yargı, bir silah gibi tehlikeli şekilde kullanılıyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, eninde sonunda sandık gelecek. Kazanma şansları yok. Buradaki il ve ilçe başkanları da görecekler… Biz kimleri gördük, kimler geldi geçti. Onların bırakın seçim kazanmayı, seçime katılacak bile yaşayamayacaklarını düşünüyorum.

Yeni Belediye Yasası, başkanları şube müdürüne çevirecek

31 Mart seçimlerinin ardından CHP’li belediyelere yönelik baskıların arttığı sıkça dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelerle ilgili yeni bir düzenleme yapacağına yönelik açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Belediye Yasasının değişmesi gerekiyor. Ancak bu değişikliğin daha demokratik, topluma dönük şekilde yapılması lazım... Bir önceki yasa bundan çok daha demokratik bir yasaydı. Benim tahminim, merkezi yönetimi belediyelerin başına getirmek isteyecekler. Bir anti demokratik hareket olarak kabul edebiliriz. Belediye başkanlarının iş yapma yeteneğini kısıtlayacak ya da yaptırmayacaklar. Şube müdürü gibi bir noktaya getirecekler. İnsanlar, “Belediye Yasası değişiyor” diye sevinmesinler. Daha antidemokratik, bağlayıcı, kuralları olan bir yasa geleceğini tahmin ediyorum.

İflas eden AKP’dir, onlara “güle güle” diyeceğiz

CHP’nin İmamoğlu sonrası aldığı aksiyonları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu aksiyonların parti tabanında ya da toplumda yeterli karşılık bulduğunu düşünüyor musunuz?

Saraçhaneye gittiğimde, öğrencileri görünce çok sevindim. 20 yıldır sokakta göremediğimiz öğrencileri, Saraçhane’de gördüm. Öğrencilerin sokakları doldurmaya başlaması çok önemlidir. O zaman demokrasi ya da hukuk başlıyor demektir. Maltepe’de yapılan son mitingi “Arife günü miting mi olur” diye eleştirmiştim. Oraya gidince dediğime pişman oldum. Bayramdan bir gün önce milyonlarca insan oraya niye gitti? Bunun cevabını versinler. İnsanlar hak ve hukuk arıyor. Gençlerin umudu kalmadı. Aileler zor geçiniyor. Bu süreçte yaşananlar insanlara “artık yeter” dedirtti. Dikiş tutmuyor… Sandık önümüze, adayımız yanımıza. Bu AKP’nin iflası demektir. Esas iflas eden AKP’dir. Onlara “güle güle” diyeceğiz.

Talat Yalaz görevine devam etmeli, her zaman yanındayım

CHP’de kongre takvimi gündemde… Eskişehir’deki kongre süreci nasıl geçer? Bu süreçte destekleyeceğiniz bir isim olacak mı, yoksa üç belediye başkanı bir araya gelip ortak bir aday mı desteklersiniz?

Diğer arkadaşlarım adına konuşamam ama Talat Başkanımızın (Talat Yalaz) süreci çok iyi yönettiğini düşünüyorum. Aday olduğuna kimse kazanacağına ihtimal vermedi ama delegeleri ikna etmeyi başardı. Ben onun bu göreve devam etmesini isterim ve her zaman yanında olduğumu da söylerim. Bildiğim kadarıyla şuan parti içinde böyle bir süreç yok, olmaması da gerekir. Çünkü gerçekten zor bir dönemden geçiyor. Bu süreçte parti içi bölünmelere gerek yok. Tabii sol kesimde fikirler çok kıymetlidir ve bu çeşitlilik bazen fikir ayrılıklarına yol açar. Fikir çatışmalarından dolayı bu bölünmeler olur. Eskişehir’de ciddi bir ahenk var. Üç belediye başkanı olarak yan yanayız, meclis üyelerimizle uyum içinde çalışıyoruz.

Görev verilirse yerine getiririm…

Erken seçim ihtimaliyle birlikte, sizin milletvekili adayı olabileceğiniz konuşuluyor. Bu yönde bir düşünceniz var mı?

Milletvekili sayısı biliyorsunuz 7’ye çıktı. CHP olarak 4 milletvekili çıkarmamız mümkün görünüyor. Ben zaten belediye başkanıyım, herhangi bir sıkıntım yok. Ama partim görev verirse, o görevi de en iyi şekilde yerine getiririm.

Yılmaz Hoca vardı, şimdi farklı bir dönem başlıyor

Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eskişehir’de milletvekili adaylarını belirlerken ön seçim yapma ihtimali var mı?

Kesin bir şey söylemek zor. Şimdiye kadar Yılmaz Hoca (Yılmaz Büyükerşen) vardı ve dilediğini yaptırıyordu. Bundan sonra nasıl olur, ön seçim yapılır mı yapılmaz mı, göreceğiz. Ancak meclis üyelikleri için bu dönem ilk kez ön seçim yapıldı. Güzel de bir netice çıktı. Ön seçimden şikayetçi değilim. Parti isterse yapılır. Ön seçimi destekliyorum.