Aydın Abası

Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu, Özgür Özel… CHP çatısı altında 3 genel başkanla aktif olarak çalışmış ve halen aktif siyasetin içerisinde önemli görevlerde bulunmuş bir siyasetçiye rastlamak oldukça düşük ihtimaldir. O kişi belki de nadir bir vakanın mazharıdır.

CHP’de böylesine bir kariyer için House Of Cards dizisindeki Francis J. Underwood seviyesinde bir siyaset simsarı olmanız gerekmektedir. Türkiye’deki siyasetin önemli kısmının aslında bir lobi faaliyetleri bütünü olduğunu var saymak yanlış olmaz. Bu lobi faaliyetleri kendi faydalarını, politika üretiminden ziyade popülistlik ve çapraz çıkarlar bütününde var olan bir ekosistem içinde gözetirler. Yansıtmacı hamasetle lobilerin birilerini kahramanlaştırması veya düşmanlaştırması en önemli silahlarıdır. Ülkemizde özellikle 80 darbesi sonrası 1983’teki siyasi partiler kanunu sayesinde iyi organize olmuş lobiler faydalarını süreklilik arz edecek şekilde var edebilmektedirler. Tabi onların karşısında partilerin hem içinde hem de dışında gerçekten idealleri için siyasete bulunan yüz binlerce belki milyonlarca insan vardır.

Bugün CHP de 3 genel başkan ile çalışabilmiş ve 4. Olarak da AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çalışmaya başlamış Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu bu lobicilik odaklı fayda ekosisteminin en güncel versiyonu olmuştur. Bunu yakın geçmişte başka isimlerde de deneyimledik. Özellikle Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne kadar kötü tercihler yaptığını seçmenlerin verdiği oyların dolaylı olarak tam zıttı yöne kayışıyla gördük. Özlem Hanımın geçişi de büyük bir gündem işgalinden sonra muhtemelen 10 ile 15 gün içerisinde ulusal gündemden birkaç ay içerisinde de Aydın’ın gündeminden düşecektir. Ta ki bir sonraki seçime kadar.

Özlem Hanımın makas değişikliği etiksiz ve sade bir çıkar örtüşmesi nedeniyle geçişten ziyade farklı arka planları olma ihtimali dolayısıyla başka önemler arz etmektedir. CHP’yi asıl yaralayacak olan da bu arka planın tehlikesidir. Katılım törenindeki konuşması da buna işaret etmektedir.

Özlem Hanım X platformundaki açıklamasında ‘’ 1-) Yaşanan anti demokratik uygulamaların yanı sıra hem benim temel prensiplerim olan hem de Aydınlılara ve aileme verdiğim dürüstlük çerçevesinde hizmet, kamu ahlakından taviz vermeme ilkeleri nedeniyle CHP ile aynı yolda yürüme imkânım artık bulunmamaktadır. 2-) Özellikle bilinmesini isterim ki, bu noktaya gelinmemesi için her seviyede dürüstlük, ahlak, yasalara uygunluk taleplerimizi dile getirmeme rağmen, şahsım ve ailem hedef alındık.’’ beyanını yayımlamıştır.

Geneli itibarı ile açıklamayı değerlendirdiğimizde en vurucu 2 cümle buradadır. 1. Cümlede vurgulanan anti demokratiklik iddiası ne olabilir? CHP Aydın İl Örgütü dahilinde bir anti demokratiklik olduysa müsebbibi il genelinde demir yumruk anlayışını benimsediği söylenen kendisi olabilir. Kendisinin hışmına uğrayan kim bilir kaç parti üyesi olmuştur? Muhtemelen o üyelerde onunla yol yürümek istemiyorlardır. Bu bakımdan ayrılışı isabet olmuştur. X platformundaki açıklamada kasıt, kuvvetli ihtimaldir ki il organizasyonu kapsamındaki anti demokratik uygulamalar iddiası değildir. Bu kadar deneyimli bir siyasetçinin sözlerini oldukça kasıtlı sarf ettiğini düşünmek gerekir.

Cevap büyük ihtimalle 2. cümlededir. Dürüstlük, ahlak, yasalara uygunluk vb. kelimelerinden oluşan istifa gerekçesinin içeriği bir iç dökme veya dışa vurum amacıyla olmayabilir. Amaca dair şu konjonktürde şüphe duymamız doğaldır. Belki de kendisi ‘Kurultay Davası’ sürecinde Lütfi Savaş gibi ortaya çakacaktır. Bu ifadeler bu ortaya çıkışın öncüsü olabilme potansiyelini taşımaktadır. Bu nedenle CHP için sonbahar daha da rüzgârlı geçebilir. Erken seçimi halkın gündeminde daha fazla tutmaya çalışan CHP’nin motivasyonunu koruması için karşısına çıkan asimetrik vakalar bütününe; sonbaharda genel merkez özelinde yeni stratejilerle çözüm üretmek zorunda olması artık kaçınılmazdır.

Özlem Hanım uzun siyasi kariyerinin kalan kısa ikbal sürecini şimdilik güvence altına almış bir pozisyonda olsa da bir sonraki yerel seçimlerde normal şartlar altında kendisinin başkan seçilmesi oldukça zor olacaktır. Muhtemeldir ki bu kadar olaydan sonra sandıktan seçmenin Özlem Hanıma yeter artık sonucu çıkacaktır. Bir başka olasılık ise kendisinin önümüzdeki genel seçim sürecinde siyasete Ankara’da devam etmek istemesi seçeneğidir. Erken seçim olduğu takdirde büyükşehir meclisinin çoğunluğunun kimde olduğu da bu noktada önem arz edecektir.

Bu varsayımsal, çıkarıma dayalı ve tahmin yürütülen yazının hangi bakımlardan doğru öngörüler içerdiğini yakın zamanda deneyimleyeceğiz. Ve hatta benzer başka versiyonlarını milletvekilleri özelinde daha sık tartışacağımız zamanlar çok uzakta değildir. Son sözü seçmen söyleyecektir. Ya ‘Kısa kes Aydın abası olsun’ diyerek erken seçime gidilecek ya da aba altından gösterilen sopaya boyun eğilecek.