Ülke ekonomisinin geldiği noktayı uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Enflasyon, yüksek faiz, yüksek vergiler...
İyi olacağız, düzeleceğiz, hele şu yıl bir bitsin diye diye geldiğimiz nokta ortada...
Sadece tüketen değil üreten açısından da yarını belirsiz, ürkütücü bir gidişat var.
Ülke gibi Eskişehir ekonomisinde de tehlike çanları durmadan çalmaya başladı.
İşverenlerin maaş verirken zorlandığı, çalışanların aldıkları maaş ile geçinemedikleri bir döngü var.
Sanayici, esnaf, vatandaş herkes hızlıca yaklaşan kış mevsimini şimdiden kara kara düşünmeye başladı.
Eskiden döviz yüksek ama ihracat yapanlar kazanıyor, bir akış var derdik.
Şimdi ihracat yapanların hele ki uzun soluklu anlaşmalara imza atanların bırakın kar yapmayı zararına üretim yaptıkları bir süreç var.
Diğer sanayiciler içinde maliyetler, iş gücünün rekabeti engelleyecek noktaya ulaşması, enerji bedellerindeki fahiş zamlar ve yüksek vergiler nedeniyle kıpırdayacak yeri kalmadı.
Asgari ücrete yapılacak zamdan sonra pek çok işletmede işçi çıkarma haberlerini görmek sürpriz olmaz.
Sanayiyi geçelim, şehir ekonomisinde yüzde 60’a yakın pay sahibi olan esnafa bakalım...
Orada durum daha vahim, daha sancılı, daha ürkütücü bir hale geldi.
10 kişi çalıştıran normal bir işletme sahibi 2 aydır personel maaşını dahi çıkartamadığını söylüyor.
Kimi esnaf kiraların altında eziliyor.
Kimisi tüketim düştüğü için zarar ettiğini dile getiriyor.
Kimi dükkanından eksik olmayan maliye ekiplerinden şikayetçi oluyor.
Kimileri de zincir diye tabir edilen marketlerin kendileri gibi küçük esnafı bitirdiğini ve böyle giderse kepenk indireceğini açık açık ifade ediyor.
Kimi bu zorluklara karşın yerel yönetimlerin işgaliye uygulaması ve cezalarından kimileri de bağlı oldukları odanın kredi konusunda destek olmadığından dertli...
Sonuç olarak önünü gören, yarından umutlu olan yok.
Kar yapmayı bırakıp ayakta kalmak için dua eden bile var.
Ve bu serzenişlerinde çok ama çok haklılar.
Çünkü yol bitiyor ve umutsuz konuşmak istemem ama gidecek yeni bir yol ufukta gözükmüyor.
Mesela, basit bir hesap yapalım. Düz bir hesap. Sesli düşünelim.
En az 6 kişi çalıştıran ve gıda üzerine faaliyet gösteren bir aile işletmesinde
100 Bin kira, 300 bin lira personel ve sgk gideri, 100 bin enerji gideri diye bunlara eklenecek diğer giderleri saymadan 500 bin lira gideri olduğunu varsayalım.
Malzeme gideri, temizlik gideri, vergi, teçhizat gideri gibi rakamları değişken giderleri katmıyorum bile hesaba...
Bu işletmenin daha dükkânı açtığında 20 bin lira ekside olduğunu söyleyebiliriz.
Burası bir çorbacı olsa ve 100 liraya çorba satıyorum dese malzeme gideri olmadan bile günde az 200 çorba satması lazım ki zararı sıfırlasın.
Kaç esnaf 30 günün tamamında bu performansı gösterebilir?
Böyle bir işletmede zarar etmese dahi kaç kişi kar yapabilir, evini geçindirebilir?
Ve son soru bu esnaf maliyetleri ürününe yansıtsa ve bir çorba 200 lira dese...
Kaçımız hadi bir çorba içelim diyebilir?
Nokta...