GÜNDEM

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu: Milyonların İnsanca Yaşam Talebini Ankara’ya Taşıyoruz

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul’dan Ankara’ya başlatılan “insanca yaşam” yürüyüşünün ikinci gününde Eskişehir’de konuştu. Çerkezoğlu, yürüyüşün gelirde ve vergide adalet, insanca yaşayacak ücret ve emeklilikte adalet talepleriyle gerçekleştirildiğini vurguladı.

Çerkezoğlu, 2026 asgari ücretinin belirleneceği bu süreçte milyonların insanca yaşayacak bir ücret için yürüdüklerini ifade etti. Çerkezoğlu, “İstanbul'dan Ankara'ya yürüyoruz. Gelirde adalet için, vergide adalet için, ürettiğimiz değerin hakça paylaşılması için yürüyoruz. Aynı zamanda milyonların geçim ücreti olan asgari ücretin belirlenmeye çalışıldığı bu günlerde; Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda 2026 asgari ücretinin belirleneceği bu günlerde, insanca yaşayacak bir ücret için yürüyoruz. Bugün açlık sınırının altındaki asgari ücrete bile hasret bırakılan, 16.000 TL ile geçinmeye çalışan milyonlarca emekli için, emeklilikte adalet için ve emeklilikte insanca yaşam için yürüyoruz” dedi.

İnsanca yaşam için yürüyoruz

Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını söyleyen Çerkezoğlu, DİSK’in talebinin, asgari ücretin kişi başı milli gelirin en az yüzde 60’ı olması ve bir ailenin geçimini sağlayacak düzeyde olması gerektiğini vurguladı. Çerkezoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Bugün Türkiye'de bir ortalama ücret hâline gelmiş olan asgari ücret, açlık sınırının bile altında. 22.104 lirayla yılın başından beri yaşamak zorunda kalan milyonlarca asgari ücretlinin alım gücü 16.000 liralara gerilemiş durumdadır. Vergilerle, kesintilerle ve enflasyon karşısında bu ülkede çalışan bütün işçilerin, emekçilerin cebinden 2 trilyondan fazla bir miktar alınıp patronlara ve onların kasalarına aktarıldı. Böyle bir adaletsizliğin olduğu, hepimizin her gün daha fazla yoksullaştığı bir dönemde yeni asgari ücret belirlenecek ve 2026 yılı asgari ücreti yine açlık sınırının altında, hedeflenen enflasyon üzerinden belirlenmek isteniyor. İşte o nedenle insanca yaşayacak bir asgari ücret için, bir evde 2 kişi çalıştığı zaman o eve en azından bir yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmesi için, asgari ücretin kişi başı milli gelirin en az yüzde 60'ı olması için yürüyoruz. Asgari ücret belirlenirken sadece işçinin kendisinin değil, ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmesi için yürüyoruz. Asgari ücretin masa başında oturulup belirlendiği değil, gerçek bir toplu pazarlıkta belirlendiği bir sürecin önünü açabilmek için yürüyoruz. İnsanca bir ücret için, insanca yaşam için yürüyoruz.”

En düşük emekli aylığı en azından asgari ücret düzeyine

Çerkezoğlu, en düşük emekli aylığının en az asgari ücret seviyesine yükseltilmesi gerektiğini belirterek emeklileri yük olarak gören anlayışı kabul etmediklerini ifade etti. Çerkezoğlu, Emeklileri yoksulluğa mahkûm eden bu politikaları asla kabul etmiyoruz. Emekli olmak haktır, emeklilikte insanca yaşam da haktır. Emekliler bu ülke için yıllarca çalışmış, alın teri dökmüş ve emek üretmiş insanlardır. Son nefesimize kadar insanca yaşamak hakkımızdır. Emeklileri yük olarak gören bu anlayıştan vazgeçilmeli ve en düşük emekli aylığı en azından asgari ücret düzeyine yükseltilmeli ve tüm emekli aylıkları da artırılmalıdır. Emeklilikte insanca yaşam haktır” dedi.

Türkiye'yi patronundan daha çok vergi veren işçiler ülkesi hâline getirdiler

Çerkezoğlu, işçilerin ücretlerini almadan vergi ödediğini, buna karşın büyük şirketlerin ve bankaların kâr rekorları kırdığını belirtti. Çerkezoğlu, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Evet, gelirde adalet için yürüyoruz." dedik. Bugün Türkiye, gelir dağılımı adaletsizliği açısından en kötü dönemlerinden birisini yaşıyor. 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde emeğin milli gelirden aldığı pay, 2 dönemde en düşük düzeye geriledi değerli dostlar. Birincisi 12 Eylül askeri faşist darbe dönemidir, ikincisi de 2018 yılı sonrası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında demokrasinin son kırıntılarının da ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, bütün denge denetleme mekanizmalarının, hukukun üstünlüğünün, güçler ayrılığının yok edildiği bu dönemdir. O nedenle demokrasi yoksa ekmek de yoktur. O nedenle DİSK olarak "Demokrasi işçinin ekmeğidir." diyoruz ve bir yandan emeğimiz için, emeğimizin hakkını almak için mücadele verirken aynı zamanda demokrasi mücadelesini de büyütüyoruz. Bugün bu adaletsiz vergi sistemiyle kaşıkla verilenin artık kepçeyle değil, kazanla geri alındığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu ülkede patronlar canı istediği zaman, canı istediği kadar vergi ödüyor. Ama bizler, bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçiler, emekçiler; ücretimizi daha almadan peşin peşin vergimizi ödüyoruz. Üstelik de en çok vergiyi biz ödüyoruz. Türkiye'yi patronundan daha çok vergi veren işçiler ülkesi hâline getirdiler. O nedenle adaletli bir vergi sistemi istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi için yürüyoruz. İktidara da buradan sesleniyoruz: "Eğer daha çok vergi toplamak istiyorsanız etrafınıza bakın." diyoruz. Etrafınızda o kâr rekorları kıran şirketlere bakın; kârlarını katbekat artıran bankalara bakın. Çekin elinizi cebimizden, çekin elinizi soframızdan, çekin elinizi çoluğumuzun çocuğumuzun geleceğinden. Evet, vergide adalet istiyoruz ve bunun için Ankara'ya yürüyoruz.”