Eskişehir’de kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla, çeşitli kurum ve sivil toplum örgütlerin katılımıyla sessiz bir yürüyüş gerçekleştirildi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, Odunpazarı Belediyesi, Tepebaşı Belediyesi, Odunpazarı Kent Konseyi Kadın Meclisi, Tepebaşı Sağlıklı Kent Konseyi, Türk Tabipler Birliği, Eskişehir Barosu ve Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin ortak organizasyonuyla düzenlenen yürüyüşte kadınlar, sessiz bir mesaj verdi.
Kadınlar, Odunpazarı Hicri Sezen Meydanı’nda bir araya gelerek slogan atmadan, yalnızca ışıklar ve düdükler eşliğinde Ulus Anıtı’na yürüdü. Sessiz yürüyüşe Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da katıldı. Yürüyüşün sonunda Ulus Anıtı’nda yaşamını yitiren kadınlar için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu ve ardından basın açıklaması yapıldı.
“Bu sessizlik en büyük haykırışımızdı”
Kortej adına yapılan açıklamada, sessiz yürüyüşün aslında güçlü bir duygu taşıdığı vurgulandı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bu sessiz yürüyüşümüz aslında en büyük haykırışımızdı. Gözyaşlarıyla yastığa sarılan annelerin, hala yaşamak istiyorum diye çığlık atan kadınların sessiz çığlığıydı. Kadınların dile gelmeyen sesi olmak istiyoruz ve kapalı kapılar ardındaki şiddete dilde, zihinde, kalplerde şiddete son verilmesini istiyoruz.”
“Hiçbir kadın yalnız değildir”
Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, yürüyüşün ardından yaptığı açıklamada Türkiye’de kadına yönelik şiddetin boyutlarına dikkat çekti. 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesine rağmen rakamların tersini gösterdiğine dikkat çeken Ataç, şunları söyledi:
“Aile yılı olarak ilan edilen 2025’in ilk 9 ayında 290 kadın erkekler tarafından katledildi. Son 10 yılda kadınlar %28 psikolojik, %18 ekonomik, %13 de fiziksel şiddet gördü. Veriler özellikle boşanmış kadınları daha yüksek oranda şiddet yaşadığını gösteriyor. Boşanmış kadınların %62’si psikolojik, 42,5’i ekonomik, 41,5’i ise fiziksel şiddete maruz kaldı.”
Kadına yönelik şiddetin toplumun tüm kesimlerinde görüldüğünü vurgulayan Ataç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biliyoruz ki kadın ister çalışan olsun, ister ev kadını olsun, ister yüksek eğitimli, ister ilkokul mezunu. Bu şiddet, bu baskı, bu eşitsizlik tüm sosyo-ekonomik sınıflarda yaşanıyor. Bu yüzden buradan bir kez daha haykırıyorum. Hiçbir kadın yalnız değildir. Hiçbir kadın bu düzenin kurbanı olamaz ve biz bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz.”