Eskişehir’e Yeni Bir Mahalle

Biz, televizyonda Lassie’yi hayranlıkla izleyip kapısının önündeki çomarı taşla kovalayan çocuklardık. Lassie sahibini kurtarır, kahramanlık yapardı... Bizimkilerse evin önünde bekler, sürüyle kıra giderdi. Lassie’nin süslü tüyleri rüzgarda savrulurdu. Bizim Karabaş ise kirli tüyleriyle güneşin altında kavrulurdu.

***

Ve mahallemiz: Osmangazi. Mesela Benekli vardı. İri kıyım bir köpekti. Ben korktukça oğlum benimle dalga geçerdi. Finodan bile korkan ben, Benekli’yi gördüm mü yolumu değiştirirdim. Ama Benekli o mahalledendi. O, mahalleliydi. Başka mahalleden gelen hemcinslerine asla aman vermezdi. Metrelerce uzaktan havlayarak hasmına doğru koşmaya başlardı. O başka köpeği kovalarken benim içim içimi yerdi: “Ya bana da saldırırsa?” diye. Allah var, Benekli ile yaklaşık beş yıl aynı mahallede yaşadık; ne o bana saldırdı, ne ben ondan korkmaktan vazgeçtim.
Köpeklerle diyaloğum işte bu kadardı: Televizyon başında hayranlıkla izleyen bir çocuk, sokakta “acaba bana saldırır mı” diye tırsan bir kişi.

***
O zamanlar başıboş değillerdi aslında. Hepsi o sokağın, o mahallenin köpekleriydi. Şehirde kısa bir tur atar, yine dönüp kendi mahallesine, kendi sokağına gelirdi.
Sonra bir şeyler değişti. Bakmak için alınıp sokağa bırakılan “tehlikeli” ırklar, köylerden getirilip şehrin kenarına terk edilen çoban köpekleriyle şehirdeki köpek nüfusu bir anda değişti. O dönemde hiçbir tedbir alınmadı. Bir sabah uyandık ve bu köpeklerin başıboş ve serseri olduklarını fark ettik ama ne yapacağımızı bilemedik.

***

Olaya bir yasa ile müdahale etmeye karar verdik.
En kanlı şakasıydı uyutmak. Pervasızca sarf ettik sarf edildi.
Yasa çıktıktan sonra hepsi televizyonda azılı birer katil gibi gösterildi.
Ve dün en barışçıl yöntemle yeni yaşam alanlarına kavuştular.
Burada şunu belirtmek isterim: İnsan bir sabah yataktan kalkıp “vicdan ehli”, “merhamet timsali” olamaz. Anan, baban, eşin, dostun, eğitimin, görgün seni vicdanlı yapmamışsa, ne ala. Yoksa bir karar verip de vicdanlı olamazsın.
“Dur, bugün vicdanlı olayım” diyemezsin. Çünkü vicdan bir davranış biçimi değildir. Esasında ya vicdanlısındır ya değilsindir. Yani yürüdüğün yolda vicdan sahibi olamadıysan, vardığın yerde de olamazsın.

***

“Sevgiyle yaptık, şefkatle bakacağız” diyor ya Başkan Ünlüce… Aslında hiç slogana ihtiyacı yok. Hem şahidiz, hem kefil: Baştan aşağı vicdan, baştan aşağı merhamet.
Bir yaşam alanı değil, bir mahalle yaratmış.
Bir insana nasıl yaklaştıysa, bir cana da öyle yaklaşmış.
Eşref-i mahlukat’ın kutsal ve biricik olmadığını, kutsalı bildiği için Eşref-i mahlukat olduğunu ilan etmiş Başkan Ünlüce…
Sağ olsun, var olsun. Nitekim her can biriciktir her can kutsaldır.