Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğum oranının düşmesi üzerine doğurganlığı arttırmak adına bir kampanya yayımlamış ve bu yılı "aile yılı" olarak ilan etmişti. Bu kapsamda da Anadolu Üniversitesi Öğrenci Merkezi'nde, AK Parti Eskişehir Milletvekili Ayşen Gürcan'ın da konuk olduğu "Aile Sempozyumu" düzenlendi.
Üniversite öğrencileri ise bu sempozyumu cinsiyetçi bulduklarını aktararak, "Aile değil, mücadele yılı" sloganlarıyla protesto etti.
Anadolu Üniversitesi Dayanışma Ağı, Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) ve Öğrenci Temsil Komiteleri (ÖTK) bir bildiri yayımlayarak Öğrenci Merkezi'nin önünde toplandı.
Dayanışma Ağı adına basın açıklaması yapan Deniz Şanlı, geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan olayları da gündeme getirerek şunları söyledi:
"Boğaziçi Üniversitesi’nde tüm öğrenci kulüpleri kapatılırken faaliyetlerine halen devam eden İslam Araştırmaları Kulübü, 6 yaşındaki çocukların evlendirilmesini savunan gerici Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’ı okula çağırdı. Yıldız’ın gelişini protesto eden öğrenciler polisin saldırısına uğradı, 97 kişi darp edilip ters kelepçeyle gözaltına alındı.82 kişi serbest bırakıldı, 15 kişiyse adliyeye sevk edildi. Kadına yönelik şiddeti ve çocukların evlendirilmesini savunan Yıldız’a karşı büyük protestonun ardından gericiler, 12 yıl önceki videosundan kısa bir bölümü paylaşarak aslında Yıldız’ın pedofiliye karşı çıktığını iddia etmeye girişti. Ne kadar iddia ederlerse etsinler; Yıldız'ın ne dediği bellidir. Eşitliğin, laikliğin, aydınlanmanın ve bilimin ön planda olması gereken üniversitelerimizde " reşit olmadığı takdirde çocuk aile rızası ile evlendirilebilir" diyen caniler, utanmazlar ve gericiler ön plana çıkmaktadır. Yurdumuzun bakanlıklarını birbirlerine pay edip ülkenin üstünü bir örümcek ağı gibi sarmaları yetmezmiş gibi, geleceğimizi ellerimizden almaya çalışanlar aynı zamanda bu ülkedeki yüzlerce kadın ve çocuk istismarının altyapısını kuruyorlar. Bu duruma itiraz eden, boyun eğmeyen arkadaşlarımız ise polis şiddetine, gazına ve copuna maruz kalıyor."
ÖTK adına konuşan Arya Aksu ise şöyle kaydetti:
"Cumhurbaşkanı, çeşitli yılları 'bir şeyler yılı' olarak ilan etmeye devam ediyor. Resmi Gazete'den ilan edilen duyurulara göre 2025 yılı 'aile yılı' olarak duyuruldu. İktidarın aile yılının temelinde evlenme oranlarındaki azalmanın önlenmesi ve nüfus artış hızında ilerleme sağlanması hedefleri yer alıyor. Aile kurmayı teşvik etmek için genç çiftlere maddi destekler, evlilik danışmanlığı, ilk evini alanlara öncelik tanıyan sosyal konut programları, doğum izinlerinin artırılması, doğum yardımları ile esnek ve uzaktan çalışma gibi birçok konu ele alınıyor. Ancak bizler biliyoruz ki kadını güçlendirmek şöyle dursun, aile içerisinde olabilen en erken yaşta eriyen, hatta yok olan, sesi çıkmayan kadınlar planlanıyor!
Anadolu Üniversitesi'nden sesleniyoruz! Bizler sizin aile yılınıza karşılık mücadele yılımızı ilan ediyor; özgürlük ve eşitlik talebimizi yükseltiyoruz! İktidarın sürekli tekrar ettiği 'şiddete sıfır tolerans' sözlerinin ve 'kadına yönelik şiddet azaldı' iddiasının gerçekliği yansıtmadığı her yeni kadın cinayetinde, kadına yönelik şiddete yapılan her ihmalde bir kere daha ortaya çıkıyor."
KDK'nın basın açıklamasını ise Mersiye Hazır üstlendi ve şunları dedi:
"15 Mayıs Uluslararası Aile Gününü dün iktidarın bütün kurumları bangır bangır kutladı. Aile Bakanlığı tivit attı, aile sevmekti dedi, dayanışmaydı dedi. Bu ülkede insanlar çocuğuna mama alamadı diye evine ekmek götüremiyor diye canına kıyıyor. İşte ülkemizde yoksul ailelerin durumu bu. Durum buyken utanmadan aile günü kutlayanlara yuh olsun. Dün atılan her tweette, yapılan her açıklamada 2025 yılının Türkiye'de aile yılı ilan edilmesi gündemdeydi. Cumhurbaşkanına övgüler düzüldü. Peki ülkemizde aile yılında ne oluyor? Biz söyleyelim. Kadınlar ölmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Kütahya'da Nagihan Uygur'un dayısı tarafından öldürülerek kendi evinin bahçesine gömüldüğü ortaya çıktı. Nagihan'ı bir yıl sonra tesadüfen buldular. Ülkemizde hala onlarca kadın kayıp, onlarca şüpheli ölüm var. Bunların ne kadarı o kutsadıkları aile içinde oluyor bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir sayı var dostlar paylaşalım. 2024 yılında yani geçtiğimiz yıl öldürelen kadınların %71'i aile içerisinde öldürüldü. Evet, yanlış duymadınız %71. Biz kadınlar düzenin methiyeler düzdüğü ailelerin içinde katlediliyoruz ve sayımız büyük oranda bilinmiyor bile.
Vekil Gürcan'a Tepki Büyüktü
Öğrenciler, üç basın açıklamasında da Vekil Ayşen Gürcan'a tepki gösterdi.
Deniz Şanlı Gürcan için şunları söyledi:
"Şimdi bizler "Aile sempozyumu" olarak karşımıza çıkardıkları bu rezalete itiraz ediyoruz. AKP'nin milletvekillerinden Ayşen Gürcan bu etkinliklerde aileyi, kadını ve çocuklara dair konuşacağına kendisinin de yönetiminde olduğu Enstitü Sosyal’in kadın öğretmenlere ‘Etkili Öğretmenlik İçin Dış Görünüm ve Giyim Kodları’ dersi adı altında yaptığı dayatmayı anlatsın. Kendisi aynı zamanda gericiliğin, tarikatların ve holdinglerin temsilcisi olan iktidarın bir parçasıdır. Ayşen Gürcan aileler, kadınlar ve çocuklar hakkında konuşacaksa ancak parçası olduğu iktidarın yaptıklarının hesabını vermek üzere konuşmalıdır."
Arya Aksu ise, "İşte bu zihniyetin bir temsilcisi de bugün Anadolu Üniversitesi'nde Aile Yili sempozyumuna katilan AKP Milletvekili Ayşen Gürcan. Buradan bir kez daha sesleniyoruz:Üniversitelerde kadın düşmanı etkinliklerinize de sizlere de yer yok!
Üniversiteler bizimdir bizim kalacak" dedi.
Mersiye Hazır'da Gürcan'a, "şte böyle bir tabloda bugün AKP milletvekiliyle birlikte burada toplanmışlar Aile Sempozyumu yapıyorlar. Sesleniyoruz milletvekiline, burada aile sempozyumu yapacağınıza aile içinde öldürülen kadınların hesabını verin. Nagihan'ı bir yıl boyunca nasıl bulamadığınızın hesabını verin" şeklinde tepki gösterdi.