Ulucan, dün Eskişehir’de bir polis memurunun yaptığı açıklamanın da toplumda bastırılmış duyguların dışa vurumu olduğunu söyledi.
Bu süreç samimi değil milletimizi derinden yaralıyor
Ulucan, açıklamasında “Terörsüz Türkiye” sürecini samimi olmadığını belirterek Türk Milletini derinden yaraladığını ifade etti. Ulucan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
"Malumunuz olduğu üzere "Terörsüz Türkiye" adıyla başlatılan sürecin başından beri İyi Parti ailesi olarak biz, bu sürecin bir safsata olduğunu, bu sürecin gerçek samimiyeti yansıtmadığını, bu sürecin şehit gazi ailelerimizin, kahraman Türk anne babalarımızın ve 80 milyona yakın Türk evladının, Misak-ı Millî sınırları içerisinde yaşayan Türk evladının içini yaraladığını, derinden üzdüğünü, teröristle hiçbir zaman müzakere edilmeyeceğini, terörle her daim mücadele edileceğini sıklıkla dile getirmiştik.”
Milletimiz tarafından da gayet takdir edildiğini net olarak görüyoruz
Geçtiğimiz Cuma akşamı Eskişehir’de bir polis memurunun yaptığı açıklamayı değerlendiren Ulucan, bu çıkışın milletin uzun süredir bastırılmış tepkisinin yansıması olduğunu vurguladı. Ulucan, “, 5 Aralık Cuma akşamı Eskişehir'de kahraman, onurlu bir Türk evladının yapmış olduğu açıklama, tamamıyla aziz Türk milletinin, bu 23 yıllık cebelut iktidarın getirmiş olduğu tablo süreçte bastırılmış, sindirilmiş duygularının safilikle dışa yansımasıdır. Biz bunu farklı bir şekilde görmüyoruz, herhangi bir farklı bir durum olarak da değerlendirmiyoruz. Tamamıyla kurucu değerlerine, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere açmış olduğu Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan, Cumhuriyet değerleriyle büyümüş, Cumhuriyet değerleriyle yetişmiş kahraman bir Türk evladının içindeki duygularını dışa yansıması olarak görüyoruz. Biz de bu görüntüyü izlediğimizde oradaki aziz halkımız ve milletimiz tarafından da gayet takdir edildiğini net olarak görüyoruz” dedi.
Cizre’de ikinci bir Habur rezaleti yaşandı
Ulucan, geçtiğimiz hafta Cizre’de yaşanan gelişmeleri “skandal” olarak nitelendirdi. Ulucan, Habur süreci ve hendek olaylarını hatırlatarak, Türkiye’nin yeniden benzer bir tabloya sürüklenmek istendiğini ifade etti. Ulucan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Buna baktığımızda da geçen hafta Türkiye'de ikinci bir Habur durumu yaşanan Cizre skandalını gördük. Daha önce de "Çözümsüz Türkiye" altındaki Habur rezaletini, Habur rezaletiyle beraber hendek olaylarını ve hendek olaylarında dün açığa alınan değerli polis kardeşimizin silah arkadaşlarının şahadetlerini, şehit cenazelerine ulaşmış olduk. Ateş her zaman düştüğü yeri yakıyor ve maalesef Türkiye'nin içerisinde de çok büyük ateş çıkartmaya çalışıyorlar. Ama İyi Parti olarak biz burada net şunu söylüyoruz: Bu ülkede Hasan Tahsinler tükenmez. Bu milleti farklı akıl oyunlarıyla, ayrıştırarak, kutuplaştırarak, bir noktada ayırma, bölme, parçalama hususuna gelindiğinde aziz Türk milleti gereken cevabı verir. Dünkü yaşanan tabloya baktığımızda Turgut Özakman'ın ‘Şu Çılgın Türkler’ kitabındaki Yüzbaşı Faruk karakterini anımsadık. Hasan Tahsin'in İzmir'de düşmana ilk attığı mermiyi hatırladık.”
Türk Milleti olarak bu durumu kabul etmedik, etmiyoruz
Ekonomik krizin dokuzuncu yılına girildiğini belirten Ulucan, "Kürt kardeşlerimizin, İmralı'daki terörist başı üzerinden temsil edilme çabalarını asla kabul etmeyeceklerini" vurguladı. Ulucan, “Bizleri farklı yöntemlerle bölmeye ve ayrıştırmaya yönelik bu durum, artık milletimizin sabrını taşırmıştır. Ülkemiz, dokuzuncu yılına giren ve bilinçli bir şekilde çözülmek istenmeyen derin bir ekonomik kriz yaşamaktadır. Bu ağır tabloyla birlikte, ‘Terörsüz Türkiye’ söylemi adı altında, Kürt kardeşlerimizin iradesini İmralı'daki caninin tek bir odasına sıkıştırmaya ve onu Kürtlerin temsilcisi yapmaya çalışıyorlar. Biz, ne İYİ Parti olarak ne de aziz Türk Milleti olarak bu durumu kabul etmedik, etmiyoruz ve asla etmeyeceğiz” ifade etti.
Bu kardeşimize sahip çıkmamız vatan borcumuzdur
Ulucan, hükümet ile devletin farklı olduğunu vurgulayan Ulucan, “Dün orada açıklama yapan kardeşimiz devletin memuru. Hükümetin memuru değildi” dedi. Ulucan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Millet hükümetle devlet kavramını ayıramıyor. Dün orada açıklama yapan kardeşimiz devletin memurudur, hükümetin memuru değildir. Devletin yetiştirdiği bir evlat olarak halisane duygularını dile getirmiştir. Bizim de bu kardeşimize sahip çıkmamız vatan borcumuzdur. Mevcut iktidarın il başkanı ve diğer yöneticileri, siyasi olarak Eskişehir’de ve Türkiye’nin diğer yerlerinde her şeye karar veren bir noktaya geldiler. ‘Devletçilik anlayışı bu’ diyorlar. Oysa siyasi partiler, bir devletin hükümet noktasındaki temsilcileridir. Aziz milletimiz devlet ile hükümet arasındaki farkı lütfen karıştırmasın.Biz, gelecek tahriklere karşı devletimize bağlılığımızı ve birliğimizi her daim ifade ederiz. Demokratik ve hukuki çerçevede yapacağımız basın açıklamaları, kamuoyu bilgilendirmeleri ve gerektiğinde kullanacağımız demokratik eylem hakkımızla; Gazi Meclisimizin çatısı altında, ay yıldızlı bayrağımızın gölgesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birliği ve bütünlüğü için gereken süreci işletiriz.”