Eskişehir’in Alpu ilçesine bağlı Karahüyük Mahallesi… Anadolu’nun orta bozkırında, gökyüzünün maviliği ile toprağın kızıllığının birleştiği yerde sessizce duran bir köy. Ama bu sessizlik, içinde binlerce yılın fısıltısını saklıyor. Her adımda tarihin katmanları ayaklarınızın altında açılıyor; kimi zaman Frigler’in mezar taşlarında, kimi zaman Roma’nın köprü kemerlerinde…
Frig Kralı Midas tarafından kurulmuş bir şehir olarak bilinen Midaion yani bugünkü adıyla Karahüyük, Eskişehir’in büyük ve ünlü höyüklerinden biri. Eskişehir’in 30 kilometre doğusunda, Porsuk Nehri kenarında, verimli Alpu Ovası'na hâkim bir yerde konumlanmış. 500 metre çapında, 20 metre yüksekliğinde.
İlk Tunç Çağı’ndan Bizans Çağı’na kadar kesintisiz yerleşim görmüş. Yerleşim alanı höyüğün eteklerinde yaklaşık 500 metre çapında bir alana yayılmakta ve kuzeydoğu eteklerinde nekropolle son buluyor.
Friglerin Gölgesinde Bir Nekropol
Karahüyük’ün en çarpıcı miraslarından biri, Frig uygarlığından kalan nekropol alanı. M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun batısında hüküm süren Frigler, yalnızca efsanevi Kral Midas ile değil, mobilya işçiliği, madencilik ve taş işçiliğindeki ustalıklarıyla da tanınıyordu. Onlar için ölüm, yaşamın sonu değil; başka bir yolculuğun başlangıcıydı. Bu nedenle mezar taşları, lahitler ve kaya mezarları yalnızca defin yerleri değil, inançlarının ve sanat anlayışlarının yansımasıydı.
Karahüyük’teki mezar taşları, bu anlayışın bir parçası olarak hâlâ dimdik duruyor. Yüzlerce yılın rüzgârı, yağmuru, güneşi onları aşındırmış olsa da üzerlerindeki motifler hâlâ okunabiliyor. Kimi taşlarda güneş ve hayat sembolleri, kimi taşlarda ise ölüme rağmen sürekliliği simgeleyen geometrik desenler var. Burası, adeta Frig taş ustalarının zamana bıraktığı imzaların açık hava sergisi.
Roma’nın Köprüsü: Zamanı Aşan Mühendislik
Friglerin ardından Roma İmparatorluğu’nun güçlü eli bu topraklara uzandı. İmparatorluk, yalnızca askeri zaferlerle değil, inşa ettiği yollar, köprüler ve su kemerleriyle de bilinir. Karahüyük’teki Roma dönemi köprüsü, bu mühendislik mirasının canlı bir örneği.
Taş kemerleriyle nehir yatağını aşan bu köprü, asırlar boyunca hem tüccarların hem askerlerin hem de köylülerin yolunu kısaltmış. Roma mühendislerinin ustalığı, taşların arasına yerleştirilen kilit taşıyla kemerin yüzyıllar boyunca ayakta kalmasını sağlamış. Bugün restorasyon çalışmalarıyla yeniden hayat buluyor. Bir gün, bu köprünün üzerinden yeniden turistler, bisikletliler, fotoğraf tutkunları geçecek.
Turizm İçin Saklı Bir Hazine
Karahüyük, bugünkü haliyle hâlâ keşfedilmeyi bekleyen bir tarih hazinesi. Doğru planlama ile Frig nekropolleri, Roma köprüsü ve çevresindeki arkeolojik alan, Eskişehir’in turizm rotasında yeni bir yıldız olabilir. Burada arkeolojik yürüyüş parkurları, bilgilendirici tabelalar, küçük bir ziyaretçi merkezi hayata geçirilebilir. Böylece hem bölge halkına ekonomik katkı sağlanır hem de Anadolu’nun bu eşsiz mirası dünya ile paylaşılır.
Taşlara Can Veren Eller
Bu tarihî alanın yeniden hayat bulmasında en büyük pay, bugün burada çalışan ustalara ait. Restorasyon ekibinin başında Diyarbakırlı Veysel Toprak var. Elinde çekiç, yanında metre, gözünde usta bir zanaatkârın dikkati… Veysel Usta, “Taş, konuşmayı sever. Ona sert davranırsan kırılır, yavaş davranırsan sana boyun eğer.” diyor.
Sekiz kişilik ekip, Diyarbakır’dan gelmiş. Her birinin hikâyesi farklı ama amaçları aynı: geçmişi onarmak, geleceğe bırakmak. Onlar taşın ağırlığını yalnızca kas gücüyle değil, sabır ve sevgiyle kaldırıyorlar. Gün boyu köprünün kemerlerinde, mezar taşlarının gölgesinde çalışıyor; akşam olunca Müftülük binasının yanında kendilerine tahsis edilen yerde çay eşliğinde gülüşüyorlar. Kimi yârini, kimi evlatlarını kimi de yarınlarını hayal ediyor.
Birlikte Yaşama Kültürünün Sessiz Dersi
Molalardan birinde, ekipten Halef Dayı memleketinde yıllardır yan yana yaşayan iki farklı inançtan komşuların hikâyesini anlatıyor. Halef Dayı, Mardinli. Bana, Mardin’e gidip gitmediğimi soruyor, ona tek bir soru ile cevap veriyorum; “Kanından, canından biri eğer Mardin topraklarında ebedi uykusundaysa sence gitmiş miyimdir?”
Halef Dayı düşünmeden cevap veriyor; “Sen işte o zaman Mardinli sayılırsın, evlat”
Kısa bir sessizlikten sonra, Midyat’ı anlatıyor; Bir caddenin bir tarafında Müslümanlar, diğer tarafında Hristiyanlar…
… Ama aralarındaki çizgi sadece asfalt; gönüllerinde ise hiçbir sınır yok. Bayramlarda, düğünlerde, cenazelerde yan yana, aynı sofrada, aynı yasın ya da sevincin ortasında…
O an anlıyorsunuz ki, Karahüyük’te yapılan iş yalnızca taş onarmak değil; insanlığın ortak mirasını onarmak. Burada geçmişten alınan ders, bugün işçilerin ellerinde geleceğe dönüşüyor.
Karahüyük’ün Fısıldadığı Mesaj
Gün batımında, köprünün kemerleri altın rengine bürünürken, Frig nekropolü sessizliğe gömülüyor. Ama bu sessizlik, bir kapanış değil; aksine bir söz veriş gibi. Karahüyük, binlerce yıldır ayakta durarak bize şunu söylüyor:
“Barış, birlikte çalışarak inşa edilir. Gelecek, geçmişin taşları üzerine kurulur.”
Belki bir gün, bu topraklarda yeniden adımlarımız yankılanacak; turistler Friglerin mezar taşları arasında gezecek, köprünün kemerlerinden fotoğraf çekecek. Ve biz, Karahüyük’ün taşlarına dokunan bu ustaların adını da hatırlayacağız.
Çünkü tarih, yalnızca kralların, komutanların değil; onu koruyan isimsiz ellerin de hikâyesidir.
***
KARAHÜYÜK’ÜN GAYRİRESMİ KRONOLOJİSİ
📜 M.Ö. 8. – 6. yüzyıllar – Frig Dönemi
- Anadolu’nun batı ve iç bölgelerinde hüküm süren Frigler, Karahüyük çevresine yerleşti.
- Nekropol (mezarlık) alanı, kaya mezarları ve süslemeli mezar taşları inşa edildi.
- Mezar taşlarında güneş, hayat ve sürekliliği simgeleyen geometrik motifler kullanıldı.
🏛 M.S. 1. – 4. yüzyıllar – Roma Dönemi
- Roma İmparatorluğu bölgeye hâkim oldu.
- Karahüyük’te nehir yatağını aşan taş kemerli köprü inşa edildi.
- Köprü, hem askeri birliklerin hem ticaret kervanlarının hem de yerel halkın ulaşımını kolaylaştırdı.
- Roma mühendisliği sayesinde köprü yüzyıllar boyunca ayakta kaldı.
⚒ Günümüz – Restorasyon ve Koruma Çalışmaları
- Karahüyük, henüz tam anlamıyla turizme açılmamış bir arkeolojik alan.
- Frig mezar taşları ve Roma köprüsünde restorasyon çalışmaları başlatıldı.
- Diyarbakırlı usta Veysel Toprak ve sekiz kişilik ekibi, taşları aslına uygun biçimde onarıyor.
- Bölge, doğru tanıtım ve altyapı yatırımıyla Eskişehir’in yeni turizm rotalarından biri olma potansiyeline sahip.