GÜNDEM

Sanatçılar ve Toplum Birlikte Gelişiyor

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Eskişehir, sanatın ve toprağın büyülü buluşmasına ev sahipliği yapıyor.

Tepebaşı Belediyesi’nin öncülüğünde ve Kılıçoğlu Kiremit düzenlenen 17. Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu, kenti bir kez daha adeta açık hava müzesine dönüştürüyor. Yurt içinden ve kardeş şehirden gelen sanatçıların yanı sıra farklı üniversitelerden genç öğrenciler de bu yaratıcı sürecin bir parçası.

Toprağın binlerce yıllık hafızasıyla şekillenen eserler, yalnızca seramik sanatı için değil, Eskişehir’in kültürel kimliği ve Türkiye’nin sanat dünyası için de yeni bir ufuk açıyor. Bu yılın teması ise 3.500 yıllık Yazılıkaya Anıtı. Anadolu’nun kalbinde gizemini hâlâ koruyan bu anıt, sanatçıların kişisel yorumlarıyla yeniden hayat buluyor.

Biz de sempozyumun çalışma alanında, yıllardır bu sürecin içinde yer alan Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğretim görevlisi Özgür Kaptan ile bir araya geldik. Hem sempozyumun geçmişini hem de bu yıl ortaya çıkan heyecan verici çalışmaları konuştuk.

Özgür Hocam merhabalar. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Özgür Kaptan: Merhaba, ben Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde öğretim görevlisi Özgür Kaptan. Bu sempozyuma 2001 yılında ilk bildirimi sunarak katıldım ve o bildiri de burada yayınlandı. Daha sonra Tepebaşı Belediyesi ile Anadolu Üniversitesi iş birliği kapsamında yıllardır yürütme kurulunda görev yapıyorum.

Eskişehir 17. Pişmiş Toprak Sempozyumu'nun Eskişehir ve Türkiye için ne gibi bir misyon yüklendiğini düşünüyorsunuz?

Özgür Kaptan: Bu yılki çalışmalara katılan arkadaşlarım, sanatçı hocalarımızın hepsi Eskişehirli; yalnızca bir Alman sanatçımız var. O da belediyemizin kardeş şehrinden geldi. Bu sempozyumda hepimiz bir arada, birbirimizden çok şey öğreniyoruz. Yıllardır seramikçi olmamıza rağmen burada yeniden farklı teknikler geliştirme fırsatı bulabiliyoruz. Bu sempozyumun en önemli unsurlarından biri ise öğrenciler.

Farklı üniversitelerden gelseler de aynı eğitimi alıyor gibi görünseler de aslında farklı birikimlerle geliyorlar. Bu nedenle aralarında çok verimli bir paylaşım oluyor. Bize destek olurken bizden öğreniyorlar, biz de onlardan çok şey öğreniyoruz. Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanından belirli sayıda öğrenci kabul ediyoruz.

Bu öğrenciler burada gerçek anlamda bir atölye stajı yapmış oluyor ve bunu özgeçmişlerine ekleyebiliyorlar. Zaten okullarının da onlardan istediği bir deneyim bu. Hem onlar için büyük bir kolaylık hem de burası adeta tam bir okul işlevi görüyor. Yıllardır gözlemlediğim kadarıyla öğrenciler buradan çok şey öğrenerek ayrılıyor, hem mutlu oluyorlar hem de Türkiye çapında farklı üniversitelerden öğrencilerin tanışmasına ve birlikte çalışma deneyimi kazanmasına imkân sağlanıyor.

Eskişehir'in pişmiş toprak sempozyumu sayesinde çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Bir açık hava müzesine dönüştüğünü görüyoruz. Sempozyumlarda ortaya çıkan değerli eserlerin açık hava parklarında açık havada özgürce sergilendiğini görüyoruz. Birbirinden daha farklı eserler de belediyeden kendi hizmet binasında sergileniyor. Konuya bu açıdan baktığımızda Eskişehir halkının ve toplumun pişmiş toprak sempozyumuna bakışını siz nasıl gözlemliyorsunuz?

Özgür Kaptan: Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’ın da söylediği gibi, bir şehirde sadece binalar ve parkların olması o şehri farklı kılmaz. Bir kente gerçek hizmet, sanat eserleriyle verilir. İnsanlar da bizimle birlikte o alanları yeniden keşfediyor. Bu açıdan bakıldığında şehir, çok sayıda turist çekiyor ve izleyici kazanıyor. Eskişehir, diğer şehirlerden farklı bir konumda. Adeta bir terrakotta şehri, toprağın gerçek merkezi gibi.

Türkiye içinde de kendine çok önemli bir yer edinmiş durumda. Kent yapısının, parklarının bu kadar sanat eserleriyle dolu olması halkı ve izleyiciyi çok olumlu etkiliyor. Burada herkes sanatla iç içe. Herkes sorular soruyor, sorguluyor, hayatı sorguluyor ve kendi felsefesini kuruyor.

Aslında sanatçı eserinde bir şey anlatıyor, ama izleyicinin ondan aldığı bambaşka olabiliyor. Dolayısıyla hem sanatçılar hem de toplum birlikte gelişip büyüyor.

Bu seneki temamız Yazılıkaya Anıtı'nın yani 3500 yıl önce inşa edilen, gizemini aslında halen arkeolojik ve tarihsel olarak koruyan önemli bir anıtın yorumlanması.

Özgür Kaptan: Yazılıkaya Anıtı’nın geometrik yapısı, giriş-çıkışlı formu ve levhaları bizlere ilham verdi. Oradaki giriş-çıkışlı formları ve levhaları hepimiz kullanıyor gibi görünsek de aslında kişisel yorumlarımızı katıyoruz. Evet, eserler Yazılıkaya Anıtı’nı çağrıştıracak, ölçüleriyle ona oldukça yakın olacak. Ancak burada üreten 9 sanatçının her biri, ortaya çok farklı ve çeşitli yorumlar koyacak.

Bu nedenle ortaya çıkan eserler, Yazılıkaya’yı çağrıştırsa da her sanatçının elinden bambaşka bir yorum çıkıyor. Toplamda 9 sanatçının üretimleriyle çok zengin ve çeşitlilik içeren bir bütün ortaya çıkacak. Bu da beni çok heyecanlandırıyor.

Çeşitli sanatsal yorumları içinde barındıran bambaşka ve çok zengin bir şeye dönüşecek aslında. Bu sizi heyecanlandırıyor gördüğüm kadarıyla.

Özgür Kaptan: Çok heyecanlıyım, evet. Sonucu hep birlikte on ikisinde göreceğiz. Umarım her şey yolunda gider. Seramik süreci biraz zorlu; kuruma aşaması var, fırında pişirme var, çatlama ya da patlama riskleri var. Tüm bunlara rağmen sonuca ulaşmak bizim için çok büyük bir heyecan. Ortaya çıkan eserleri görmek ve her birimizin farklı anlatım diline tanık olmak da ayrı bir heyecan kaynağı.

Biz de sabırsızlıkla bekliyorum hocam. Çok teşekkürler.

Çok teşekkürler.

Özgür Kaptan kimdir?

1990 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nü bitirdi. 1997’de Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nden “İç Mekânda Seramik Maskelerin Yardımcı Malzemeler ile Uygulanması” adlı teziyle mezun oldu. 1997 yılında Araştırma Görevlisi olarak Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde göreve başladı. Hâlen aynı fakültede, 2003 yılından bu yana Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Beş kişisel sergi ve pek çok ulusal ve uluslararası karma sergiye katılmıştır.