Tutturmuşlar “Sürecin Takipçisi Olacağız” Diye…

Eskişehir’de bulunan PTT Başmüdürlüğü’nün kapatılacağı bilgisini ilk kez kamuoyuna taşıyan isim, Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’dı.

Tarih 4 Ağustos 2025’ti.

Arslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu’na verdiği soru önergesiyle bu meseleyi Meclis gündemine taşıdı.

Ardından Bakan Uraloğlu’nun yanıtı geldi:

PTT zarar ediyordu ve bu nedenle kapatılacaktı.

Konu orada kapanmadı.

Kapanmadı çünkü Arslan, Eskişehir PTT Başmüdürlüğü’nün kapatılmasının kısa vadede sessiz, uzun vadede ise ciddi sorunlar doğuracağını biliyordu.

Bu yüzden ağustosta verdiği soru önergesini yeniledi.

Israr etti.

Takibi bırakmadı.

İpin ucunu hiç bırakmadı.

Peki o günlerde kimler neredeydi?

Aylar sonra sahneye Birlik Haber-Sen çıktı.

Bizzat takip ettiğim basın açıklamasında rakamlar havada uçuştu, zorluklar sıralandı, destek mesajları peş peşe geldi.
Ancak ortada bir sorun vardı:

Zamanlama.

Tam da bu noktada Arslan’dan şu mesajı alıyorum:

“İş işten geçtikten sonra, bugüne kadar sessiz kalanların şimdi ses yükseltmesine tanık olmak canımı sıkıyor…”

Haklı.

Sonuna kadar haklı…

Ağustos ayında verilen ilk soru önergesi karşısında sendikaların bu denli kritik bir meseleyi görmezden gelmesi; farkındalık eksikliği midir, yoksa meselenin ciddiyetini kavrayamamak mıdır?

Hangisi olursa olsun tablo değişmiyor.

Birlik Haber-Sen açıklamasını şu sözlerle bitiriyor:

“Şehrimizin kazanımlarına sahip çıkma noktasında sergilenecek her türlü çabanın destekçisi olacağız…”

Ancak bu destek, iş işten geçtikten sonra verilmiş bir destektir.

Yetmiyor…

Odunpazarı Kent Konseyi, Arslan’ın soru önergesinden tam dört ay sonra bir basın açıklaması yapıyor.

Açıklamada şu ifadeler yer alıyor:

“Eskişehir PTT Başmüdürlüğü’nün kapatılmayarak Bölge Müdürlüğü statüsüyle hizmet vermeye devam etmesini talep ediyoruz. Bu sürecin takipçisi olacağız.”

Aynı tablo.

Aynı gecikme.

Aynı samimiyet sorunu.

Yine söylüyorum:

İş işten geçtikten sonra verilmiş bir destek.

Sonuç net.

İbrahim Arslan’ın gerginliğini anlıyorum ve kendisine katılıyorum.

Soru önergesi verildikten dört ay sonra yapılan açıklamalar, yükseltilen sesler ve gösterilen refleksler samimi değildir.

Geç kalınmıştır.

Bir kamu kurumu ya da sivil yapı, olaylar bittikten sonra konuşuyorsa; bu ne mücadeledir ne de sorumluluk.

Bu, en iyi ihtimalle pasifliktir.

Şimdi sormak gerekiyor:

CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan’ın ilk soru önergesi, Eskişehir’deki sendikalar tarafından neden ciddiye alınmadı?

Aylar sonra yapılan basın açıklamaları, hangi vatandaşa ne fayda sağlayacak?

Sendika ve kent konseyi açıklamaları, gerçekten vatandaş için mi yapıldı; yoksa “destek olmadı” denmesin diye mi kaleme alındı?

Arslan, bakanlıktan geç yanıt alındığını ya da yanıt verilmediğini söylerken, Eskişehir için ısrarla mücadele ederken; bu kentteki kurum ve kuruluşlar neden bu süreci bu kadar geç fark etti?

Üzgünüm…

Ama sonradan yapılanlar ne sahici ne de samimi.