Çakırözer, en kapsamlı incelemenin Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yapıldığını ancak raporda yer alan uyarı ve tespitlerin savcılık tarafından sorgulanmadığını ifade etti. Çakırözer, “TTB heyetinin ‘bakılsın, incelensin, açıklığa kavuşturulsun’ dediği tek bir husus bile savcılık tarafından dikkate alınmamış. En ufak bir şüphe dahi akıllarından geçmemiş” ifadelerini kullandı.
Bu ölümler kader değil ihmalin sonucudur
Soruşturma sürecindeki dağınıklığa dikkat çeken Çakırözer, dosyanın Ankara, Eskişehir ve Afyon arasında gidip geldiğini ancak hangi ilde neyin sorgulandığının bile belirsiz olduğunu belirtti. Çakırözer, takipsizlik kararının ailelere yalnızca “bir satırlık” bir yazıyla bildirildiğini belirterek bunun kabul edilemez olduğunu dile getirdi:
Onca isimler sıralanmış şikâyetçi olarak, müşteki konumunda, hepsi acılı aileler. Hepsine 1 satırlık bir yanıt: Takipsizlik kararı. Bu konunun takip edilmeyeceği kararı. Bunu vicdanlar kabul etmiyor. Bu yüzden sizlerin burada olması, vicdanların sesi olarak önemlidir.
Yangınlarda yaşanan ölümlerin kader olmadığını söyleyen Çakırözer, orman işçilerinin eğitimsiz bir şekilde yangın alanına gönderildiğini ve bu durumun ciddi bir ihmal oluşturduğunu ifade etti. Çakırözer, “Tarım Bakanı üzülmesi gereken şeyin benim konuyu gündeme getirmem olduğunu söyledi. Asıl üzülmesi gereken, eğitimsiz orman çalışanlarının ölüme gönderilmesidir” dedi.
AKUT ve diğer gönüllüler yangının ortasında olmamalıydı
Çakırözer, yangın bölgesinde hayatını kaybeden gönüllülerin de büyük bir ihmal sonucu yaşamını yitirdiğini ifade ederek, arama-kurtarma ekiplerinin yangının ortasında bulunmaması gerektiğini vurguladı. Çakırözer, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Sadece orman çalışanları değil, biliyorum Eskişehir'de de, Türkiye'de de binlerce gönüllü var, AKUT gönüllüsü olsun, diğer kurtarma ekiplerindeki gönüllüler. Orada da vahim bir ihmal vardır. Bir kere daha altını çizerek ifade etmek istiyorum: AKUT'un çok sevgilidir, hepimizin değerlisidir ama Eskişehir'de de hem AKUT var hem diğer sivil toplum kurtarma ekipleri. O yangında orada olmaması gerekiyordu. O 5 kişi, Eskişehir'imiz için koşup gelen, onların da aileleri var. Onlar da birilerinin tek canlarıydı, sevdikleriydi. Maalesef büyük bir ihmal nedeniyle ölmüşlerdir. Bunu kabul etmek gerekir. Bunun üstü örtülemez. Orada olmamaları gerekir. Arama kurtarma ekibinin olacağı yer yangının ortası değildir. Bunu herkes biliyor ama kimse söylemiyor. Biz söylüyoruz işte. Şimdi sorgulansın ki, bundan sonra bu iyi niyetli insanlar, bu vatanını seven, ormanını seven, insanı seven gönüllü insanlar böyle göz göre göre ölmesinler diye. Onun da bir kez daha kamuoyu tarafından tartışılması gerekir. AKUT'un yönetiminin de çıkıp konuşması gerekir. Ormansa orman, diğer kamu kurumlarıysa kurumları, çıksınlar söylesinler. AKUT orada olmalı mıydı, olmamalı mıydı?”





