Gelecek Partisi İl Başkanı Hüseyin Durmazlar, Porsuk Barajı’nın altından fay geçtiğini söyledi ve sizin çalışmanıza atıf yaptı. Bu konuyu biraz açar mısınız?
Eskişehir biliyorsunuz fay üzerinde yaşayan şehirlerden bir tanesi. Türkiye’de yaklaşık 30 tane böyle kent var. Fay üzerinde yaşayan bir kent, aslında korku oluşturacak bir unsur değil. Yaşadığımız coğrafyada bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin bulunma sebebi bu aktif faylar. Eskişehir’de benzer bir konumda. “Eskişehir Fayı” olarak adlandırılan fay, kentin hemen güneyinden geçmektedir. Bu fayın kollarından bir tanesi de Dodurga Fayı. Bu fay, Eskişehir’in daha güneyine doğru ilerlemekte ve Porsuk Barajı’nın hemen altından geçmektedir. Bu faylar aslında sonradan keşfedilmiş faylar değil. Zaten varlığı bilinen, MTA’nın diri faylar haritasında da çizilen faylar. Biz, yaptığımız yapıları bunların üzerinde yapıyoruz. Porsuk Barajı da ilk inşa edildiği yıllarda bu fayın üzerine oturtulmuş yapılardan bir tanesi.
-Fayın morfolojisi, barajın konumunu belirledi
Evet hocam. 1944’te baraj yapılırken fay dikkate alınmamış. Daha sonrasında bir taşkın meydana geliyor ve 66’da yükseltilme kararı alınıyor.
Revizyonu gidiliyor ve barajın gövdesi büyütülüyor. O yıllarda faylarla ilgili bilgilerimiz bu yıllardaki gibi değil. O yüzden orada bir fayın olup olmadığının araştırmasının yapılıp yapılmadığını beklemiyoruz. Ancak bu yapıların yapıldığı tarihlerde Eskişehir’de de önemli sel sorunları var. Özellikle yağışlı dönemlerde Porsuk Nehri’nin seliyle birlikte Eskişehir yerleşim yeri son derece vahim durumlar yaşıyor. Bunların da önüne geçilebilmesi amacıyla bu baraj inşa ediliyor. Dolayısıyla birinci amacı seli engellemek ve gövdesinde tuttuğu suyla buranın içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını karşılamak. Dolayısıyla fayın oluşturduğu morfolojide ideal bir yer olduğu için suyun tutulması için oraya baraj gövdesi oturtuluyor.
-Porsuk Barajı deprem riski altında
Bu baraja yapısal bir zarar geldiği taktirde, şehir merkezinin yaklaşık 5 saat içerisinde 7,4 metre sular altında kalacağı söyleniyor. Bu ne kadar doğru? Doğruysa da bu fayın deprem üretme riski veya yapısal zarar verme riski nedir?
Dodurga Fayı uzunluğu itibariyle Türkiye’deki önemli faylardan bir tanesi. Yeryüzündeki uzunluğu, onun üreteceği deprem potansiyelini de belirleyen bir nitelik. Dolayısıyla 7’nin üzerinde bir deprem üretme potansiyeli olan bir fay. Bunun detaylı analizleri şu an çalışmalarla devam ediyor. Ortaya çıkartılmaya çabalanıyor. 3 üniversitenin bir arada çalıştığı projeyle bunun nitelikleri ortaya çıkartılacak. 1-2 yıl içerisinde net olarak öğreneceğiz. Şu anda ön bilgilerimiz, 7’nin üzerinde bir deprem üretme potansiyelinin olduğu…Fayın üzerine yerleşmiş Porsuk Barajı ise 400 milyon metreküp su tutma potansiyelinde. Barajı bir anda yıkıp da boşaltırsanız Porsuk’un kanalı boyunca, yaklaşık 30 kilometrelik bir mesafeyi katedip tamamen Eskişehir’in olduğu yüzeye yayılması gerekiyor bu suyun. Biz bunların tamamını modelledik. Avrupa Birliği için bir proje başvurusunda bunların modellemesini yaptık. Söylediğiniz gibi 3-5 saatlik aralıklarda suyun akış hızıyla birlikte hesaplandı tabii ki bunlar, Eskişehir’in önemli bir bölümünün sular altında kalacağını hesaplıyoruz. Elbette bu 400 milyon metreküp, normal şartlarda barajın tutacağı su kapasitesi. Şu an kurak bir dönemde olduğumuz için bu daha az miktarda. Ama yağışlı dönemlerde barajın dolu olduğunu hayal edersek ve burada bir deprem meydana geldiğini hayal edersek, bunun olması kaçınılmaz. Dolayısıyla Eskişehir’in önemli afet risklerinden bir tanesini barındırıyor baraj.
-Dodurga Fayı’nın deprem döngüsü henüz bilinmiyor
Peki Dodurga Fayı’nda yakın zamanda bir deprem bekleniyor mu?
Dodurga Fayı’nın özellikleri şu ana kadar hiç detaylı çalışılmadı. Tek bilinen niteliği, MTA’nın diri fay haritasında bunun aktif fay olarak ve önemli bir deprem üretme potansiyeline sahip olarak tanımlanması. Sonrasında da AFAD tarafından yapılan deprem tehlike haritasında da bu dikkate alındı. Ancak özelinde çalışma yapılarak, ne kadar zamanda bir deprem ürettiği ve bundan sonra ne zaman deprem üretebileceğiyle ilgili veriler hiç üretilmedi.
-2023 depremi sonra üç bakanlık insiyatif aldı, Dodurga Fayı araştırılmaya başlandı
Araştırmalarda neden bu faya hiç önem verilmedi?
Önem verilmeme değil de Türkiye’de biz önceliklerimizi yaşadığımız depremlere göre yapıyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde benzer şekilde fay uzatımları var. Bunlardan bir tanesi Dodurga Fayı… Bunların artık hızlı bir şekilde ortaya çıkartılması için 3 bakanlık bir araya gelerek 2023 depreminden sonra bir inisiyatif aldı. Bu inisiyatif de “Diri Fay Haritasında”haritalanmış ve niteliklerini net olarak bilmediğimiz fayların çalışılmasına karar verildi. Şu anda o çalışma başladı ve devam ediyor. Eskişehir için de çok önemli bir çalışma. 3 üniversiteden bilim insanları bir arada bunların özelliklerini çıkartmaya çalışıyoruz. Tabii ki hiçbir çalışma kısa sürede sonuç vermiyor. Dodurga Fayı’da 1-2 yıl içerisinde net bir şekilde anlaşılacak ve ne zaman deprem üreteceğini, ne kadar büyüklükte deprem üreteceğini net olarak söyleyeceğiz.
-Ova yerleşimi Eskişehir’i depreme karşı kırılgan hale getirdi
Eskişehir’de zeminin sağlam olmadığı ve kentin 2. derece deprem bölgesinde yer aldığı söyleniyor. Eskişehir için endişe etmeli miyiz?
Eskişehir’de depremden korkmalıyız. Çünkü mevcut yerleşim şekliyle aslında hatalı bir şekilde şehir planlaması yapılmış. Eskişehir’de en büyük problem sizin de söylediğiniz gibi zemin problemi. Verimli, tarıma ayrılması gereken ovada insanlar buraya bir yerleşim kurmuşlar. Porsuk’un çökelleri biliyorsunuz gevşek malzemeler. Bunun üzerinde biz bir şehir oluşturmuşuz. Normal şartlarda eski insanlara baktığınızda, eski insanlar yaşadıkları depremleri daha zararsız atlatabilecekleri yüksek yerlere ve kayalara yerleşmişler. Mesela Odunpazarı Evleri daha yüksek yerlerde. Eskişehir’de de daha yüksek yerlerde ve ana kayanın üzerinde yerleşimin seçilmesi beklenirken, zamanla insanlar Porsuk’un kenarına doğru yerleşimi ilerletmiş. O nedenle şu anda en büyük problemimiz zemin problemi. Balıkesir Sındırgı’da olan, yaklaşık 300 kilometre mesafedeki bir depremi bile burada çoğu insanımız şiddetli bir şekilde hissettiğini söyledi. Bu tamamen yaşadıkları zeminle ilgiliydi. Gerçeği söylemek gerekirse Eskişehir’in hemen altından geçen bir fay var ve bununla ilgili bir durumda bu davranışın nasıl olacağını hayal bile edemiyoruz. Bunun için yerel zemin koşullarını net olarak ortaya çıkartmamız gerekiyor. Bu da yerleşime uygunluk olarak değerlendirmelerde mikro-bölgeleme dediğimiz çalışmalarla yapılıyor. Her parsel bazında oranın zemin özelliklerinin nasıl olduğunun ortaya çıkartılması, bölgedeki faylarla ilgili etkileşimlerde nasıl davranacaklarının ortaya çıkartılması gerekiyor. Eskişehir’de bu çalışmaları yapması gereken kentlerden bir tanesi.
-Eskişehir’in fay haritası ortaya çıkarıldı, bakanlıkta beklemede
Mikro-bölgeleme konusunda bir adım atıldı mı?
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi bu çalışmayı yapmak için son derece hevesli ve uzun zamandır da talep ediyor. Tabii ki bu çalışmaların yapılmasında Çevre Şehircilik Bakanlığı ön ayak oluyor. Çevre Şehircilik Bakanlığı da ilk olarak, fayların net olarak çalışması gerektiğini söylüyor bu çalışmaya geçilmeden önce. Biz Eskişehir’in üzerine yerleştiği fayları net olarak çalıştık. Büyükşehir Belediyesi’nin de talebiyle bu fayların tamamını ortaya çıkarttık. Fayların nitelikleri, nereden geçtiği, ne kadarlık bir yerde hasar verebileceği ve bunun ne kadar büyüklükte bir deprem üretebileceğiyle ilgili çalışmaların tamamı şu anda Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirildi. Şu anda top Çevre Şehircilik Bakanlığında... Oranın vereceği kararla burada mikro-bölgelemeye başlanacak ve Eskişehir’de artık her şeyi net olarak bilinen şehirlerimizden bir tanesi haline gelecek.
-Eskişehir Fayı, 7.4 büyüklüğünde deprem üretebilir
Türkiye Diri Fayları Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi ve Araştırılması Platformu’ndan bahsedilmişti. Bu platformun yaptığı çalışma neticesinde Eskişehir Fayı’nın 25’er metrelik sakınım bandı öngörüldü. Bu çalışmayı aktarabilir misiniz?
Bu platform aslında fayların çevresinde sakınım bandı önermiyor. O fayların özelliklerini ortaya çıkartıyor. Bu platform özellikle 2023’ten sonra 3 bakanlığın inisiyatifiyle bir araya geldi. Türkiye’de yaklaşık 200’e yakın bilim insanından oluşuyor. Farklı üniversitelerden hocalar, Türkiye’nin bu bilinmeyen faylarını tek tek paleosismolojik çalışmalarla ortaya çıkartıyor. Biz de bu çalışmalardan bir tanesini Eskişehir’de yürütüyoruz. 9 Eylül Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin iş birliğiyle beraber, bizim tarafımızdan, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi yürütüyor ve Eskişehir Fayı’nın bütün niteliklerini ortaya çıkartacak, Paleosismolojik hendek kazılarını tamamladık. Eskişehir Fayı’nın üzerinde gerçekten de 7.2 büyüklüğünde bir deprem üretme potansiyeli olduğunu ortaya koyduk. Bu deprem olabilecek maksimum büyüklüğü veriyor. İnsanları korkutmak için söylemiyoruz bunu. Bir olguyu ortaya koymak adına söylüyoruz. Burada bir fay var ve üretebileceği maksimum deprem büyüklüğü bu. Ancak normal şartlarda üretebileceği depremler de var. 6.4 büyüklüğünde deprem üretebilir. Biliyorsunuz Eskişehir Depremi var 1956’da. Onun büyüklüğü de bu civarlardaydı. Dolayısıyla 6.4 ve üzerindeki depremler için hazırlıklı olmakta fayda var. Bu depremin tekrarlanma aralıklarına baktığımızda da Eskişehir Fayı’nın belli bölümlerinde yeniden deprem üretme zamanına yaklaşıldığını görüyoruz. Bu nedenle yerleşim yeri planlanırken bu fayın üzerinde bir yerleşim planlanıyorsa, fayın geçtiği çizgiden belli miktarlarda uzak durmakta fayda var. Bunu söylüyoruz. Bunu sizin de bahsettiğiniz gibi mikro-bölgeleme çalışmalarında artık Çevre Şehircilik Bakanlığı netleştirecek ve bizim önerdiğimiz, sizin de söylediğiniz gibi 25’er metrelik mesafelerde yerleşim engellenmesini sağlayacak. Siz bu bandın içine girip, ev yapmazsanız eğer, evinizin yüzey kırığıyla yıkılması imkansız hale gelir. Siz sadece sarsıntılardan etkilenirsiniz. Sarsıntılardan etkilenmemek için de dediğim gibi doğru zemine, doğru mühendislik yapısı planlayarak binalarımızı yapmaya çalışacağız.
-Üç üniversitenin katkısıyla en kapsamlı fay çalışması otaya kondu
Şu an sanırım Karabayır Bağları’nın üzerindeymiş. Yine Sultandere, Ihlamurkent gibi yerler de riskli bölgeler arasındaymış ve sakınım bantlarıyla alakalı çalışmanızı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na iletmişsiniz fakat bakanlık ne onay ne de retvermiş. Bunu bekletiyormuş. Neden bir türlü karar verilmiyor? Veri mi bekleniyor yoksa bürokratik bir süreç mi bu?
Veri bekleniyor diyemem çünkü bütün istenilen teknik şartnamedeki şartları, hatta üzerine daha da fazlası konularak belediye tarafından finanse edildi ve bu çalışmalar yapıldı. Üniversiteyle beraber belli protokoller de oluşturarak üniversitenin de katkısı bunu içine konuldu. Zaten bahsettiğim gibi 3 üniversitenin inisiyatifinde devam eden o platform nezdindeki çalışmalar da Eskişehir’de devam ediyor. Son derece detaylı çalışmalar ortaya çıkartıldı. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim; Türkiye’deki benzer çalışmalardaki en detaylı çalışma Eskişehir’de yapıldı. Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın bunu veri eksikliğiyle bunu kabul etmeme gibi bir şansı olabileceğini düşünmüyorum. Tüm istekler karşılandı. Sürece bakacağız. Bakanlığın yetkilileri bunu incelediğinde herhalde doğru kararı vereceklerdir. Eskişehir için sağlıklı bir yerleşim potansiyeline geçilecektir.
Proje ne kadar süredir bakanlıkta bekliyor?
Geçtiğimiz yıl tamamlandı, belediyenin finansmanıyla.
-Üniversite içinden geçen fay için 50 metrelik koruma bandı önerdik
Tıp Fakültesi’nin de riskli bir bölgede olduğu ve bir an önce bu konuyla alakalı eylem alınması gerektiği söyleniyor. Tıp Fakültesi için deprem konusunda neler yapılmalı?
Tıp Fakültesi’nin hastane binası önemli bir mühendislik yapısı. Yaklaşık bin yataklı bir hastane ve içinde fazlaca insan bulunuyor gün içerisinde. İnsanların doğal olarak depreme karşı tetikte olması veyahut depreme karşı dayanıklı binanın içerisinde olması beklenir. Ben de hatırlıyorum. 1-2 yıldır gündeme gelen bir konuydu. Tıp Fakültesi fayın üzerinde mi veya depreme dayanıklı mı tartışmaları. Bir binanın doğrudan fayın üzerinde olup olmaması çok da önemli değil. Biraz önce de bahsettiğiniz gibi Balıkesir’deki bir sarsıntı burada çok şiddetli bir şekilde hissedildi. Dolayısıyla bizim önceliğimiz yapının sağlam olup olmadığı, doğru zemine yapılıp yapılmadığıyla alakalı. Bunlarla ilgili çalışmalar da bildiğim kadarıyla üniversite tarafından, söylemlerden sonra gerçekleştirildi. Hızlı bir şekilde yapının hem temelleri hem de oturduğu zemin kontrol edildi ve bununla ilgili gerekli iyileştirmeler de yapıldı diye biliyorum. Yapının yeriyle ilgili bir soru işareti vardı. Şunu net olarak söylemekte fayda var; Eskişehir Fayı ciddi bir fay ve bu üniversitenin kampüs alanından geçiyor. Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin Kampüs alanında geçiyor ancak bu fayın üzerinde önerdiğimiz 25’er metrelik toplam 50 metrelik koruma bandı, bizim hastane yapımızı içermiyor. Dolayısıyla hastane binasının çok yakınında değil bu fay. Fayın üniversitenin içinden geçtiğiyle ilgili net verilerimiz var. Dolayısıyla bizim almamız gereken önlemler bu kadar yakınından geçen bir faya bu bina hazırlıklı mı? Bununla ilgili önlem çalışmaları da bildiği kadarıyla yapıldı. Geoteknik çalışmalar inşaat mühendisleri tarafından gerçekleştirildi diye biliyorum.
-Bilimsel uyarılar korku yaratmak için değil önlem içindir
Eklemek istediğiniz son bir şey var mı?
Biz bilim insanları, size yaptığımız açıklamalarla topluma korku saldığımız düşüncesi oluşuyor. Bu kesinlikle doğru değil. Yapmaya çalıştığımız şey şu; bir uzmanlığımız var bu uzmanlık çerçevesinde bilgilerimizi ortaya koyuyoruz, basına açıklıyoruz. Bunu yapmak da en temel görevimiz. Biz bu açıklamaları yapmazsak, bilimin ışığında olmayan söylemlerle bazı planlamalar yapılıyor. O da insanları daha fazla riske atıyor. Biz olan tehlikeleri ortaya koyuyoruz, bununla ilgili önlemlerin de alınıp alınmaması hem devlet yetkililerinde hem de yerel yönetimlerde. O kısımla ilgili de bilgimiz paylaşmak zorundayız.