Yerel Reform Girişimi Derneği tarafından 7’ncisi düzenlenen Yerel Reform Buluşmaları kapsamında Eskişehir’e gelen SHP eski Genel Başkanı ve Yerel Reform Girişimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Murat Karayalçın, etkinlikte dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelerin idari ve mali yapısına ilişkin düzenleme sinyalini değerlendiren Karayalçın, “Belediyeciliğin özü olan idari ve mali özerkliği yoksa bir belediyeden söz etmemiz mümkün değildir. AKP yönetimi tarafından 2005 yılında çıkartılan 5393 sayılı yasanın 3. maddesine göre çok açık bir biçimde belediyelerimizin idari ve mali özerkliğe sahip olduğu belirtilmektedir. Ulusal egemenliğimizi simgeleyen Türkiye Büyük Millet Meclisi çıkardığı bu yasa ile belediyelerimizi hangi partiden olursa olsun idari ve mali özerkliğe sahip olduğunu ifade etmektedir. Uzunca bir süredir bu yönetimin, yerel yönetimlerin idari özerkliği konusuna farklı bir biçimde baktığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“İdari özerkliğe ilk müdahale 2017’de geldi”
İdari özerkliğe ilk ciddi müdahalenin 2017 yılında yaşandığını ifade eden Karayalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla Ankara, İstanbul, Bursa ve Balıkesir büyükşehir belediye başkanlarının istifasını istediğini hatırlattı. Karayalçın, “Bunların hiçbiri benim partimin üyesi değil. Ancak fark etmez. Hangi partinin üyesi olursa olsun, seçimle gelmiş bir kişinin istifasını isteyemezsiniz. Bu idari özerkliğe müdahale anlamı taşır. Bu bir işaretti, o işaretin devamını yaşıyoruz” dedi.
“Türkiye’de belediyecilik ciddi bir gerileme yaşıyor”
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından birçok belediye başkanının görevden alındığını, bazılarına kayyum atandığını, bazılarının ise tutuklandığını vurgulayan Karayalçın, yaşananların Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu dile getirdi. İdari ve mali özerklik başta olmak üzere belediyelerde ciddi bir gerileme yaşandığını belirten Karayalçın, “Görevden almalar, tutuklamalar, silkelemeler, anayasa ve yasalara aykırı uygulamalar, Türkiye’de belediyeciliği geriletmektedir. Her geçen gün daha da deforme olan bir belediyecilik sistemi var. Bu deformasyon içinde bir reform önerisini dile getirmenin bana göre bir anlamı bulunmamaktadır. Sistem deforme edilmekteyken, neyin reformundan söz edeceğiz” diye konuştu.
“Görev tanımı net, sorun keyfi müdahalelerde”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediyelerle ilgili "görev karmaşası" açıklamalarına da yanıt veren Karayalçın, belediyelerin görev ve yetkilerinin yasalarla açıkça tanımlandığını belirtti. Karayalçın, şunları söyledi: “Belediyelerimizin görev tanımı çok net… Sayın Erdoğan’ın dediği gibi bir karmaşa yok. Merkezi yönetimin canı istediği zaman belediyelerin işine karışmasından kaynaklanan sorunlar var. 5393 sayılı belediye yasası. Büyükşehir Belediyelerinin ise ayrı bir yasa var. 6360 sayılı yasa büyükşehir belediyelerimizin görev alanını bütün şehre yaydı. Yalnızca kent merkezinde değil şehrin bütününe hizmet vermek durumunda.”
“Belediyeler artık kalkınmadan da sorumlu”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin “dengeli kalkınma modeline” değinen Karayalçın, “Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nin seçim çalışmasında kullandığı broşürü okumuştum. Broşürde, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin görevini bir kalkınma sorumluluğu olarak anlatıyor. Sonrasında kendisinden detaylı bir açıklama istedim. Sağ olsun anlattı. Şehrin kalkınmasını amaçlıyor. 1989 yılında bizim böyle bir görevimiz yoktu. Kalkınmadan söz etmemiz söz konusu değildi. Ancak Büyükşehir Belediye Başkanlarımız bu tür sorumlulukları üstlenmeye başladılar” dedi.