-BERKE AKYEL’İN İSTİFASI
“Partiden çok başka çevrelere yaklaştı”
Geçtiğimiz hafta CHP Odunpazarı Belediye Meclis Üyesi Berke Akyel’in partisinden istifa ettiğini açıklaması kamuoyunda gündem oldu. Bu istifayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kardeşimiz, Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokratik ortamından yararlanarak seçilen bir kardeşimiz. Hem ön seçime katılmış hem de gençlik kotası kapsamında meclis üyesi olmuştur. Ancak çok büyük bir başarı ya da üyelerin tercihiyle pozisyon almış noktada değildi. Yaşı gereği, zorunlu olarak listede yer aldı. Listenin 20’nci sırasındaydı, biraz küstü. Piyasadan kayboldu. Seçildikten sonra geri geldi. Eski Gençlik Kolları Başkanı olması nedeniyle partililiğinden bir kuşkumuz yoktu. Gençlik kotasından gelmesi de bizim açımızdan bir sıkıntı yaratmadı. Şimdiye kadar çalıştık. Mecliste dışlanması ya da ötekileştirilmesi gibi bir pozisyonda yoktu. Her alanda görev verdik. Kendisini farklı bir noktaya çekti. Bizden çok başka çevrelerle ilişki kurmaya başladı. MÜSİAD ile iç içe olmuş. Sanıyorum ideolojik anlamda bir kayma söz konusu…
-AK PARTİ İDDİALARI
“AK Parti’nin “buyur gel” dediğini zannetmiyorum”
Akyel’in AK Parti’ye katılacağı yönünde çeşitli iddialar gündeme geliyor. Bu iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
AK Parti’ye gider mi ya da gitmez mi bilemem. AK Parti’nin “buyur gel, biz seni canı gönülden istiyoruz” dediğini zannetmiyorum. Çünkü her partinin kendisine göre bir dengesi var. Bizden ayrılıp AK Parti’ye gittiği zaman o dengeyi tutturur mu ya da bozar mı zaman gösterecek. Biz gereken ilgiyi de gösterdik. Grup Başkanvekilimiz kendisiyle defalarca görüştü. Ancak ısrarla partiden ayrılacağını belirtti. Onun için biz de bir şey diyemedik.
-İŞ YERİ YIKIMI İDDİALARI
“İnatlaşma ya da keyfi bir uygulama yok”
Bu istifa kamuoyu açısından yeni bir gelişme olarak görülüyor. Peki, parti içinde ne kadar süredir gündemdeydi?
Yaklaşık bir aydır bizim arkadaşlarımız görüşmeleri yapıyordu. İkna edemediler.
Akyel ile ilgili olarak, bir belediye başkan yardımcısının tutumundan tutun da kendisine ait bir işyerinin süre talep edilmesine rağmen belirlenen süreden önce yıkıldığı yönünde iddialarda kamuoyuna yansıdı. Bu yönde bir durum yaşandı mı?
Hayır, kendisi yıktı. İmar ile ilgili bir işlem olduğu zaman gerekli araştırma yapılır, sonra işleme başlanır. İnatlaşacak bir pozisyon olmadı.
-MECLİS ÜYELİĞİNDEN DE İSTİFA ÇAĞRISI
“Sıradaki arkadaşın hakkı teslim edilmeli”
Berke Akyel’in istifasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi Odunpazarı Grubu tarafından, belediye meclis üyeliğinden de istifa etmesi yönünde bir çağrı yapıldı. Bu çağrıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğer bir kişi Cumhuriyet Halk Partisi’nin oylarıyla bir göreve seçilmişse ve sonrasında partiden ayrılıyorsa, seçildiği görevden de ayrılması gerekir. İşin doğası ve doğrusu budur. Ben de bu görüşteyim. Nitekim grup olarak bir bildiri yayımlayarak bu tutumuzu kamuoyuyla paylaştık. Çünkü hiç kimse “Bu sırada Berke Akyel var, onu seçtireyim” diyerek oy kullanmadı. Belediye başkanına oy veren aynı zamanda belediye meclisinde de Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verdi ve seçildi. Bu nedenle, bence kendisinden sonra gelen arkadaşımızın hakkını teslim etmesi gerekir.
-İL KADIN KOLLARI’NDAKİ İSTİFALAR
“Bunu Bir Operasyon Olarak Görmüyorum”
Cumhuriyet Halk Partisi’nde bir diğer istifa süreci de İl Kadın Kolları yönetim kurulunda yaşanıyor. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yönetimlerde uzun süre birlikte çalışınca bazı sürtüşmeler ve çekişmeler olur. Sanıyorum kadın kolları yönetiminde de öyle bir sıkıntı var. İl Başkanımız “CHP örgütüne değil doğrudan bana operasyon yapılıyor” şeklinde bir değerlendirmede bulunmuş. Ancak ben bunun böyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü şu anda Cumhuriyet Halk Partisi örgütlenme yapısı içinde, gençlik kolları ve kadın kolları henüz tam anlamıyla yerine oturmuş durumda değil. O nedenle ben zaman zaman tüzük ve program tartışmalarında bu kolların kaldırılması gerektiğini dile getirenlerdenim. Çünkü biz “kadın-erkek eşitliği” diyorsak, yönetimlerde de eşit sayıda kadının olması gerekir. 20 kişilik yönetimde 10 tanesi kadın, 10 tanesi de erkek olsun. Bu iş böyle çözülür. Diğer türlü kendi yapıları içerisinde bir hiyerarşi oluşuyor. Örneğin Odunpazarı’nda İlçe Gençlik Kolları seçimi yapıldı ve farklı kişiler kazandı. İl Gençlik Kolları seçimi yapıldı ve farklı gruplar kazandı. Kazanan il yönetimi, Odunpazarıİlçe Yönetimini görevden aldı. İkinci alındı, şimdi üçüncü atandı. Bu doğru bir iş değil. Cumhuriyet Halk Partisi’nin böyle bir tartışmanın içerisinde olması gerekmiyor. Aynı şey kadın kollarıyla ilgili de söylenebilir. Gençlik ya da kadın kolları ayrı yapılanma içerisinde olduğu sürece ana kademenin yaptığı bazı eylemlerde ve etkinliklerde onların farklı duruş sergilemesiyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Böyle olunca da parti içerisinde bir kargaşa ortaya çıkıyor. Şu anda bana göre partinin Eskişehir’deki temsilcisi birinci derecede il başkanı, ilçede de ilçe başkanıdır. Yan kollar o başkanlara bağlı olarak çalışmalıdır. Ama ne yazık ki “Biz Genel Merkeze bağlıyız, bizim ayrı genel başkanımız var” diyorlar. Böyle olunca da sıkıntı çoğalıyor. İstifaların kişisel olduğunu düşünüyorum. Örgütsel ya da il başkanına bir operasyon olarak değerlendirmiyorum. Yorulan, usanan, işleri yoğunlaşan arkadaşlarımız çekiliyor, yedekteki gelir ve devam edilir. Ya da olağanüstü kongre yapılır, yönetimler yenilenir. Ama sorun çözülmüş olmaz. Sorunun kökten çözülmesi için kollarla ilgili idari yapılanmanın düzeltilmesi gerekir.
-GRUPLAŞMA İDDİALARI
“Tartışma parçalanma anlamına gelmez”
Yaşanan bu istifalar, parti içinde bir gruplaşmanın varlığına işaret ediyor mu?
Mümkündür… Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer sol partiler ideolojik anlamda gruplardan oluşan bir çalışma biçimi uygular. Ama bu grupların daha ideolojik olmasında ve daha siyasi olmasında yarar var. Bizim maalesef şu anda yapılanmalarımızda öyle değil. Dış politikayla ilgili bir konuda “a grubunda” bulunan ve orada yoğunlaşan insanlar farklı düşünebilir, onun karşısında farklı düşünen bir grup da çıkabilir. Bu “Parti parçalandı ya da bölündü” anlamına gelmez. Partinin bütünlüğü içinde bir tartışma grubu olarak değerlendirilmelidir. Ben gruplaşmanın kişisel hedeflerle ilgili olması halinde zarar vereceğini düşünüyorum.
-ABDÜLKADİR ADAR’IN AÇIKLAMALARI
“1995 bugünün gündemi değil, birbirimizi suçlamanın anlamı yok”
Eski CHP İl Başkanlarından Abdülkadir Adar, sizin “Eskişehir’de vesayet dönemi bitti” sözünüzün ardından, 1995 yılında milletvekilliği için ön seçim talebini sizin reddettiğiniz yönünde iddialarda bulundu. Adar’ın bu açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2025 yılındayız… 1995 güncel bir örnek değil. Sayın Adar’ın 1995’i bilmediğini ya da hatırlamadığını düşünüyorum. Öyle değil, ben her zaman böyle talepler de bulundum. Ama zaman zaman gücümüz yetti, zaman zaman yetmedi. O nedenle toptancı bir yaklaşımı doğru bulmam ve kabul etmem. Bir kere ilçe ve il başkanı olarak o noktaydım. Ama Sayın Adar, benden daha çok yöneticilik yaptı. Dolayısıyla birbirimizi suçlamanın anlamı yok. Önemli olan şudur; Şuandaki durum…2025’te ve 2026’da var mıyız, yok muyuz? Hala bir şemsiye ya da kurtarıcı arayacak mıyız, yoksa biz parti örgütünün bu işe el koymasını destekleyecek miyiz? Bütün sorun budur. Bütün arkadaşlarımız eline fırsat geçtiği zaman ön seçim talebini geri çekti. Niye çekti? Çünkü Yılmaz Hoca istemiyordu. Yılmaz Hoca’ya yanaşmak ya da yakın olmak için herkes “Hocam sen haklısın” dedi. Sonuçta bu noktaya geldik.
-‘VESAYET DÖNEMİ BİTTİ’ SÖZLERİ
“Gücüm yettiği sürece ön seçimi savunurum”
“Vesayet dönemi bitti” derken örgütleri işaret ettiniz. Bu ifadeyle, bundan sonraki seçim süreçlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nde daha demokratik bir yapının hayata geçeceğini mi kastediyorsunuz?
Gücüm yettiği sürece, adayların ön seçimle belirlenmesi için mücadele ederim. Bu konuda benimle aynı düşüncede olan arkadaşlarımız varsa, birlikte mücadele ederiz. Farklı düşünenler varsa kendileri bilir ve sonucuna kendileri katlanır.
-‘YENİ PATRON’ TARTIŞMALARI
“Çalışmadan bir yere gelme devri bitti”
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde Eskişehir siyasetinde Yılmaz Büyükerşen’in belirleyici bir rolü olduğu biliniyor. Büyükerşen’in ardından, parti tabanında yeni bir “patron” arayışı başladı mı?
Biz bir sol partiyiz. Sol partide patron olmaz. Sol partide örgüt olur, taban olur, bireyler olur, demokrasi olur ve özgürce mücadele edilir. Bir tane cumhurbaşkanı adayını bile ön seçimle belirleyen bir partinin üst yönetimi bundan sonra yapılacak 600 kişinin belirleneceği milletvekili seçimlerinde ön seçimin dışında bir yol izleyemez. Çok net. Benim mücadelem budur. Arkadaşlarımız ‘Ali’yi, Veli’yi, Kazım’ı suçlayarak bir sonuca varamaz. 2023 kurultayından sonra Cumhuriyet Halk Partisi değişti. Değişimi içine sindirenler için sıkıntı yok. Sindiremeyenler başka bahaneler ve dedikodularla iş yürütmeye çalışıyor. Ön seçime var mısınız, yok musunuz? Ön seçim olacaksa aday olacak mısınız, olmayacak mısınız? “Ön seçim olmadan aday olalım” diye bir şey yok artık. Herkes bunu unutsun. Ön seçimde kapı kapı çalışsın, mahalle mahalle çalışsın, delege delege çalışsın. Çalışmadan bir yere gelme devri bitti. Bu kadar net…
-KAMU KURUMLARIYLA GERİLİM
“2025 yılında parti devleti olmaz”
Kamu kurumlarıyla yaşadığınız sıkıntılar hala devam ediyor mu?
Devlet kurumları ile Kazım Kurt arasında bir sorun yok. Kazım Kurt, hakkını istiyor. Milletvekilimiz İbrahim Arslan’ın dün bir açıklaması vardı. Eskişehir kişi başına 30 bin lira vergi ödemiş. 4 bin lira yatırım almış. Başından beri anlatmaya çalıştığım budur. Eskişehir’deki iktidar partisi milletvekilleri, yetkilileri bunu düzeltsin. Bizim ödediğimiz verginin hiç değilse yarısının Eskişehir’e gelmesini sağlasınlar. İbrahim Bey’in söylediği tabloda ortaya çıkan %20’si, beşte biri… Bu kadar kötü ve olumsuz bir tablo olamaz. Barınağımızı kapatıyorlar, itiraz etmeyelim mi? “Kavga ediyorsun” diyorlar. Bizi Külliye’dençıkarmaya çalışıyorlar, itiraz etmeyelim mi? Afet riskli alanlar ve kentsel dönüşümle ilgili “verin biz yapalım” diyoruz, “olmaz” diyorlar. Ama kendileri de yapmıyorlar. Şimdi ben bunlara “çok haklısınız, çok doğrusunuz mu” diyeyim. 2025-2026 yılında parti devleti olmaz. Bunlar istiyor ki Ankara’da Recep Tayyip Erdoğan, Eskişehir’de il başkanı… “Ben ne istersem o olur” anlayışındalar. Öyle bir şey olmamalı. Ben sadece barınakla ilgili ya da kentsel dönüşümle ilgili değil TOKİ’lerden de şikayetçiyim. Eskişehir’in geleceğini mahvettiler. Eskişehir’in gelecekte çekeceği sıkıntıların büyük sorumlusu TOKİ’dir. Ihlamurkent’e 4 bin konut yaptı, şimdi Kocakır’a 5 bin konut yapmaya çalışıyor. Burada plan var mı? Yok. Yol nasıl gidecek, insanlar oraya nasıl ulaşacak? Elektrik ya da kanalizasyon nasıl çözülecek? Temizliği nasıl olacak? Bunların hepsi bir sorun. TOKİ bu konuda bizimle bile görüşmüyor. Dolayısıyla kavga başlıyor. Ben “köy yerleşim alanlarını genişletelim” diyorum. Çünkü insanlar köylere yerleşmek ve ev yapmak istiyor. Tarım arazisine ev yapamıyorsunuz. “Biz planlamasını yapalım, izin verin” diyoruz, izin vermiyorlar.
-TOKİ ELEŞTİRİLERİ
“TOKİ Eskişehir’in Geleceğini Mahvediyor”
TOKİ’nin Odunpazarı’nda konut yapmak amacıyla belediyeden arsa tahsisi talebinde bulunduğu, ancak belediye tarafından yer gösterilmediği yönünde tartışmalar yaşandı…
TOKİ’nin yer tahsisi diye bir derdi yok. TOKİ Kanununa göre her istediği araziye el koyabilir. Nitekim Kocakır’da aldı. Buralarda, bu kadar arazi varken OdunpazarıBelediyesi’nin arazisi olmadığını bilmiyor mu? Odunpazarı Belediyesi’nin elinde olsa 5-10 dönüm arazi olur. Oraya TOKİ ne yapacak? Bize köylerden intikal eden araziler var. Toplasınız 5 bin dönüm çekmez. Nerede? 50 tane köyde… TOKİ’ye arazi şehrin yakınında, toplu bir arazi lazım.
‘UZLAŞMIYORSUNUZ’ ELEŞTİRİLERİNE YANIT
“Biz Adalet ve Kalkınma Partili politikacıların oyuncağı değiliz”
2014 yılından bugüne kurumlarla kavga etmeden çözdüğünüz bir mesele var mı?
Maalesef yok… Odunpazarı Belediyesi’nin insanlar ciddiye almalı, kurumsal kimliğine saygı göstermeli. Hakkını da yemeye kalkmamalı.
Uzlaşma noktasında sizin de politika yaptığınızı düşünenle var…
Ben politikacıyım. Eskişehir’de, Odunpazarı Belediye Başkanı olarak Cumhuriyet Halk Partili bir politikacıyım. Bunu herkes bilecek. Politikacıyla da nasıl uzlaşma yapılıyorsa öyle yapılacak. Ben dayatmaya gelemem. Talimatla “şu işi şöyle yapın” diyemezler. Kusura bakmasınlar yasa neyse, hukuk neyse uzlaşacağımız nokta orasıdır. Hukukun dışında bir çözüm biz de bulamazlar. Teslim olarak da bulamazlar. Biz, Adalet ve Kalkınma Partili politikacıların oyuncağı değiliz. Birinci parti olarak, onlardan daha çok iktidara yakın bir partiyiz. Devletin bürokratları bize politika çizdirmeye çalışmasınlar.





