Durur, Lazkiye, Tartus, Humus ve çevresinde Alevi topluluklarına yönelik etnik ve mezhepsel temelli katliamların uluslararası raporlara da yansıdığını belirterek, saldırıların acilen durdurulması çağrısında bulundu.
Durur, çeşitli silahlı grupların ve resmi güçlere bağlı paramiliter unsurlar Alevileri sokak ortasında infaz edildiğini ifade etti. Duru, son haftalarda yoğunlaşan saldırılarda kadınları, çocuklar, yaşlılar ve tüm siviller hedef alındığını belirtti. Durur, “. Uluslararası gözlem ve insan hakları örgütlerinin raporlarına göre; silahlı gruplar zaman zaman resmi güçlere bağlı milisler ‘Alevi misiniz?’ diyerek insanları hedef seçiyor, kimlik kontrolü yaptıktan sonra onları sokak ortasında infaz ediyor. Son haftalarda yaşanan saldırı ve katliam dalgasında yalnızca erkekler değil; kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve siviller de hedef alındı. Sivil yerleşimler yakıldı, evlere saldırıldı, hastaneler ve sağlık tesisleri bile hedef gösterildi” dedi.
Bu saldırılar mezhep temelli nefret suçları kategorisinde değerlendirilmelidir
Ortaya çıkan bulguların saldırıların “misilleme” ya da “intikam” gerekçesiyle yürütüldüğünü gösterdiğini vurgulayan Demir, eylemlerin açık bir şekilde mezhep temelli nefret suçu, azınlıklara yönelik baskı ve toplumsal temizlik kategorisine girdiğini ifade etti. Durur, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Bulgulara göre bu katliamlar adeta sistematik bir temizlik olarak bir ‘misilleme’ ya da ‘intikam’ mantığıyla yürütüldü. Ancak mağdurlar arasında rejimle doğrudan bağlantısı olmayan, sivil Alevi vatandaşlar da yer alıyor. Böylece bu eylemler, toplumsal temizlik, azınlıklara yönelik baskı ve mezhep temelli nefret suçları kategorisinde değerlendirilmelidir.
Mezhep temelli nefret ve etnik temizlik politikalarının tolere edilmesin
Durur, saldırılarda kaçırılan, kaybolan ve göç etmek zorunda bırakılan Alevi sivillerin akıbetinin ortaya çıkarılmasını ve zorla yerinden edilenlerin hukuki, insani ve maddi haklarının güvence altına alınmasını istedi. Ayrıca, mezhep temelli nefret ve etnik temizlik politikalarının hiçbir şekilde tolere edilmemesi gerektiğini vurguladı. Uluslararası toplumun bu zulme karşı sessiz kalmaması ve Suriye'nin tarafsız, adil bir topluma dönüşmesi için baskı oluşturması gerektiğini belirtti.
Sessiz kalmak bu katliamları meşrulaştırmak demektir
İnsanlığın vicdanının bu yaşananlar karşısında sarsıldığını vurgulayan Durur, “Gerçek adalet, hesap verebilirlik ve toplumsal barış ancak bu katliamların durdurulmasıyla mümkündür. Zulme karşı ses çıkarmak insanlık görevidir” ifadelerini kullandı.