Eskişehir’den beş dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) Üyeliği yapan Prof. Dr. Gaye Usluer, son günlerde kamuoyunda tartışılan PM üyeliği hakkında Eskişehir Haber Ajansı (EHA) Yazı İşleri Müdürü Ayşe K. Uçak’ın sorularını yanıtladı.
“Her ilden bir temsilci olacak diye bir kural yok”
Usluer, Parti Meclisi’nin 60 kişiden oluştuğunu hatırlatarak, “her ilden bir üye olacak” şeklinde bir zorunluluk bulunmadığını söyledi. Usluer, “PM, 60 kişiden oluşuyor. Türkiye’de 81 il olduğuna göre “her ilden bir temsilci olacak” diye bir şey yok. Ancak kentten bir kişinin Parti Meclisi’nde olması, o şehir için prestij meselesidir” dedi.
“Parti Meclisi’ne giden iki yol var”
Parti Meclisi’ne girmenin iki farklı yolu bulunduğunu aktaran Usluer, “Birincisi ‘garantili’ yol. Kişi diyor ki; ‘Eskişehir siyasetinde sözü dinlenen kişiler beni genel başkanın anahtar listesine koydursun, ben oraya seçileyim.’ İkincisi kişinin partide emeği ve ülke genelinde tanınırlığı çok… Diyor ki; ‘ben girerim ve hak ettiğim yere geçerim.’ Doğru olan Genel Başkanın da söylediği ‘çarşaf liste.’ Çarşaf liste daha demokratik bir yöntem… Ancak çarşaf liste yapıp, yanına da anahtar listeyle çıkarıyorsan ve o sistemin hakimi sensen oradan bir demokrasi öyküsü çıkmıyor” ifadelerini kullandı.
“Delege iradesine ipotek konuluyor”
“Kurultaylarda her zaman genel başkanlar güçlüdür” diyen Usluer, Özel ve Kılıçdaroğlu sürecine ilişkin şunları söyledi: “2023 kurultayında ve bu yıl içinde yaşadığımız iki kurultayda şunu gördük; Kemal Kılıçdaroğlu’nun zamanında çoğunlukla yarışan bir kişi olurdu. Parti Meclisi 6-7, bazen 15’e kadar çıktığı olurdu, anahtar liste dışından insanlar da PM’ye girebilirlerdi. Son iki olağanüstü kurultayda hiç kimsenin, Genel Başkanın PM anahtar listesini delememesi burada ne kadar güçlü antidemokratik sistem olduğunu gösteriyor. Delege iradesine ipotek konulduğunu gösteriyor.”
“Partimiz zor günlerden geçiyor” söylemi kabul edilemez
“Partimiz zor günlerden geçiyor, şimdi zamanı değil” yönündeki söylemlerine katılmadığını vurgulayan Usluer, “Genel Başkan seçimi için bile bunu söylemek doğru bir şey değil. Sonuçta bu bir parti içi yarış. Anahtardaki kişiler çok yararlı kişiler olacak da anahtarın dışındakiler zararlı kişiler olacak diye bir şey yok. Maksat en üst düzeyde parti temsiliyetinin güçlü isimlerle oluşturulması ve çok sesin oluşturulmasıdır. Tek sesin oluşturursan onun adı demokrasi değil ki… AKP’de de öyle… Tek aday giriyor, oyların tamamını alıyor ve kazanıyor. AKP’de genel başkan her kimse onun MKYK listesi delinmeden geçiyor. O zaman buradan bir demokrasi öyküsü yazamayız. Bunun altını kuvvetle çizmek istiyorum. Bu bir demokrasi öyküsü değildir, ‘partimiz zor günlerden geçiyor aman haa’nın cevabı da değildir. Çünkü adayların tamamı CHP’li. Başka bir CHP’li seçildiğin kötü bir şey olacak da öteki CHP’li seçildiğinde iyi bir şey olacak değil” dedi.
“Aday olmak için cesaret göstermek önemli”
Eskişehir özelinde CHP’de siyaset yapan çok sayıda değerli isim olduğunu belirten Usluer, Parti Meclisi’ne girecek kişilerin donanımlı, sözü olan ve partiyi üst kademelere taşıyabilecek nitelikte olması gerektiğini söyledi. PM’ye girebilecek yetenekli ve birikimli isimlerin aday olmalarının önemine işaret eden Usluer, “Parti Meclisi en yüksek düzeyde karar alma organı ve bu karar alma organında temsil gücü olacak kişiler ya da temsili hak edecek kişiler sözü olan, fikri olan, partiyi üst kademelere yükseltebilecek kişiler olmalıdır. Burada esas olan ‘benim istediğim kişiler olsun, tek ses olsun, Parti Meclisi’nden bütün kararlar oy birliğiyle geçsin’ demek doğru değil. Bunun adı demokrasi değildir. Eskişehir’de PM’ye girebilecek, yetenekte, donanımda ve birikimde arkadaşlarımız vardır. Bunlar aday olmalıdır. Aday olma cesaretini göstermekte önemli. Birilerine sırt dayamaktan öte ‘ben adayım’ diyebilmek önemlidir. Ben bunu çok rahatlıkla söylüyorum. Çünkü beş dönem CHP Parti Meclisi’nde olma onuruna eriştim.
İkisin de Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesindeydim, diğer üçünde anahtar da yoktum. Dördünde Eskişehir delegasyonunda bana oy vermeyen çokça arkadaşımız oldu. Hatta Kazım Kurt dışında bazı belediye başkanlarımız oylamaya bile katılmadılar. Parti Meclisi seçiminde oy vermeden Eskişehir’e geri döndüler. Ama son seçimde örgütün, Kazım Kurt’un ve şehrin gücünü de arkama alarak tekrardan seçildim” diye konuştu.
“Sırtını bir yere dayayarak aday olmak doğru değil”
Adayların yalnızca bir kişinin arkasına yaslanarak bir yere gelmeye çalışmasının doğru olmadığını savunan Usluer, “Sırtını bir yere dayayarak, bir yere gelmeye çalışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Elbette ki ortaklaşmak, gücü birleştirmek ve o gücün desteğini almak çok kıymetli. Ama ‘A’ kişisinin’ ya da ‘B’ kişisinin adayı… Neyse ki Eskişehir’de bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi siyasetine yön veren kişi ve kendi dediğini yaptıran, yaptırmaya çalışan kişi şuanda aktör değil. O nedenle Eskişehir’in bu açıdan daha iyi bir süreçte olduğunu, daha demokratik bir süreçte olduğunu düşünüyorum. Kişilerin de aday olurken birinin arkasına saklanmak ya da biri beni itelesin düşüncesiyle aday çıkmalarının da doğru olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.
“PM adayları kendine güvenmeli, şehrin desteğini arkalarına almalı”
PM’ye aday olacak isimlerin kendilerine güvenmeleri ve Eskişehir’de desteğini arkalarına almasının önemli olduğunun altını çizen Usluer, “Şehrin siyasetinde söz sahibi olan kişiler, bunun başında il başkanı, il örgütü, ilçe örgütleri, belediye başkanları, milletvekilleri… Hepsinin desteğiyle, onların içinden biri veya onların desteklediği birinin aday gösterilmesi ve Parti Meclisi’ne girmesi için çalışılmalıdır. Şunun kolaycılık olduğunu düşünüyorum; ‘Genel Merkez bizden birini seçsin de, Eskişehir’de orada temsil edilsin.’ Bu bir demokratik yarış. Çarşaf liste diye övünüyorsak, biz o listede güvendiğimiz, olsun istediğimiz arkadaşlarımızı seçtirebilecek delege bazında kamuoyunu oluşturabilmeliyiz, oluşturmalıyız. Bunun yanında Genel Merkez’in tasarrufu da bizim tasarrufumuzu destekler yönde olursa işimiz kolaylaşır. Olmazsa da imkansız diye bir şey yoktur. Bunun en güzel örneği benimdir…” dedi.
“Şehrin dinamikleri Genel Merkez üzerinde baskı kurmalı”
Eskişehir’den bir kişinin PM’de olması ve şehrin dinamiklerinin Genel Merkez üzerinde baskı kurması gerektiğini belirten Usluer, şunları söyledi: “Şehir dinamiğindeki etkin kişilerin, bizden bir kişinin olmasını istiyorlarsa ve önemsiyorlarsa ki, önemsediklerini düşünüyorum. O zaman şimdiden ‘Genel Merkez’in elini serbest bırakalım’ demekten öte Genel Merkez üzerinde o etkiyi ve baskıyı oluşturmaları gerekiyor. Çünkü başarılı bir şehir. Üç milletvekilinin olduğunu bir şehir. Son yerel seçimde başarı grafiğini yükseltmiş, yeni ilçeler kazanmış ve üç milletvekili olan bir şehir. O zaman şehrin siyasi aktörlerinin bir yaptırım gücünün olduğunu düşünüyorum. Bu yaptırım gücü de bu yönde kullanılmalıdır. Eskişehir’den bir kişi olmalıdır. Böyle bir başarı grafiği olan, bozkırın ortasında görünen değerli bir şehir. Aynı zamanda akıllı, katma değeri yüksek insan potansiyeli olan bir şehir. İnsan kaynağı sıkıntımız yok, rezervimiz de var. O zaman mutlaka aday çıkarmalıyız. Bu adayımızı desteklemeliyiz. Onun yanında da Genel Merkez’de gerçek gücümüzü görmek istiyorsak, Genel Merkez’e de bir baskı oluşturmalıyız. ‘Biz şu arkadaşımızın Parti Meclisi’nde yararlı olacağını düşünüyoruz, Sayın Genel Başkanımız sizde tasarrufunuzu bu yönde kullanın’ diye.”
“Yüzde yüz Eskişehir’den biri olur’ demek kolay değil”
Usluer, “Eskişehir’in, Genel Başkanın anahtar listesinde olma şansını nasıl görüyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi: “2023’ten bu yana üç tane kurultay yapıldı. Birine genç bir arkadaşımızı almışlardı o da seçilemedi. Anahtarda olacak kişi seçilebilecek bir kişi olmalıdır. Bizim seçtirtebileceğimiz, delege desteğini sağlatabileceğimiz kişi olmalıdır. Sadece ‘anahtarda bizden de biri olsun’ kısmı çok doğru değil. İki tane olağanüstü kurultay oldu. Genel Başkan, 2023’teki kurultayda anahtarı delen 10 kişiyi, son yapılan olağanüstü kurultaydan bir önceki kurultayda anahtarın dışında bıraktı. 10 yeni kişi aldı, orada da Eskişehir olmadı. Onun için ‘yüzde yüz Eskişehir’den biri olur’ demek kolay değil. Öyle bir tasarrufu olup olmadığını göreceğiz.”
“Parti Meclisi nedir, bilmeden konuşuyorlar”
Usluer, bazı çevrelerin “Parti Meclisi’ne giren Gaye Usluer’in Eskişehir’e ne faydası oldu?” şeklindeki eleştirilerine şu sözlerle yanıt verdi: “Bu, Parti Meclisi’nin içeriğini bilememekten kaynaklanıyor. Parti Meclisi’ne seçilen kişi, şehre faydası olsun diye PM’ye girmez. Parti Meclisi, partinin politikalarını üretir, yol haritasını oluşturur. Parti Meclisi’ndeki olay şehir değildir. Şehir ‘beni orada temsil eden birisi var’ diye gururlanır. Parti Meclisi’nde bulunan kişi ülke politikası üzerinde katkı sunan, katma değer sunan kişi olur. Salt Eskişehir’i temsiliyeti açısından değil, orada oluşturabilecek katma değer Eskişehir’in görünürlüğü artıracak. Sonuçta o kişiye insanlar baktığında Eskişehir’den Parti Meclisi üyesi diye bakacakları için şehrin zaten mevcut durumu için bir avantajlı konum oluşturmaktadır. Şehrin iç dinamikleri çokça farklı katmanlar tarafından, parametreler tarafından belirlenir. İyi bilmek lazım. Parti Meclisi nedir? Ne yapar? Ne içindir? Aradaki farkları çok iyi bilmek gerekiyor. Bu konuda herkes konuşuyor… Bilen de, bilmeyende… Biraz daha bilerek konuşmak lazım.”
“PM’ye giren otomatik olarak milletvekili olmaz”
“PM’ye giren kişi milletvekili adayı olur mu?” sorusuna yanıt veren Usluer, “Öyle bir şey yok. Özgür Özel dönemini daha deneyimlemedik. Ancak Kılıçdaroğlu dönemini deneyimlediğim için Parti Meclisi içerisinde mevcut milletvekilleri de oluyor. Parti Meclisi’nden milletvekili olan kişi sayısı üçte bir oranında olur. 60 kişinin 60’ı da milletvekili olmuyor. Üçte bir oranında… O kadar kişi geldi geçti ki, hiç milletvekili olamayan kişiler var” ifadelerini kullandı.
“Seçime gidecek PM ve MYK, CHP’yi omuzlayacak güçte olmalı”
PM ve MYK üyelerinin belirlenmesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ciddi etkisinin görüldüğünü söyleyen Usluer, şunları kaydetti: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız şuanda tutuklu. Aynı zamanda partimizin cumhurbaşkanı adayı... Dolayısıyla orada ciddi bir ortaklaşma var. Hem 2023 kurultayında hem de sonraki olağanüstü kurultaylarda Parti Meclisi’ne baktığımızda karma bir Parti Meclisi olduğunu görüyoruz. Orana baktığımızda hangisi daha güçlüdür onu bilemiyorum. Sonuçta Parti Meclisi üyelerinin saptanmasında, hatta MYK üyelerinin görevlendirilmesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nun çok ciddi bir imzası olduğu net şekilde görünüyor. ‘Ortak ses çıkaralım, aykırı ses çıkmasın’ düşüncesinin daha çok hakim olduğu söyleniyor. Seçime giderken CHP’yi omuzlayacak bir PM ve MYK olacaksa eğer yeni PM ve MYK’nın daha toplumsal görünürlüğü yüksek, toplumsal kabulü fazla ve parti politikalarının oluşmasında, iktidara giden yolda o taşların döşenmesinde daha kalifiye kişilerden oluşması gerekir. Böyle bir mantalite ile yola çıkılması lazım. Böyle yapacaklarını umuyorum. Olması gerekenin bu olduğu çok net görünüyor.”
“Sağdan gelenler Parti Meclisi ve MYK’da görev alacaklar mı?”
Usluer, Cumhuriyet Halk Partisi’ne katılan sağ kökenli isimlerin yeni oluşacak Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu’nda yer alıp almayacağının merak konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Sağ cenahtan milletvekili seçilen ya da MYK gibi parti organlarında görev yapan efektif kişiler CHP üyesi oldular. Kemal Kılıçdaroğlu dönemi için ‘sağcıları partiye doldurdu, son seçimde şu kadar milletvekili verdi’ deniliyor ama şuanda 10-14 arası milletvekili CHP’ye geçti. Bunların dışında partinin önemli alanlarında olan, örneğin İYİ Parti ya da Gelecek Partisi’nde Genel Başkan Yardımcılığı yapmış kişiler var. Merak ediyorum, oluşacak PM’ye bu kişiler alınacak mı? Kaç kişi alınacak? MYK’ya girecekler mi? Çünkü partimizin, partinin sağcılaştırıldığı yönünde bir söylemi var. Ben buna karşı değilim ancak bunlar CHP’lilerin yerine geçiyorsa, 40 yıllık CHP’liden daha CHP’li gibi oluyorlarsa buna karşı çıkıyorum. Gelmelerinde bir sorun yok. Daha önce de vardı. Ama 40 yıllık CHP’lilere ahkam kesip, daha CHP’li gibi davranırlar veya öyle bir rol onlara verilirse bunun da parti bütünlüğü açısından çok da doğru olmayacağını ve partinin bugün ki söylemlerine de aykırı olacağını düşünürüm. Söylemlere göre bu kişilerden birçoğunun Parti Meclisi’nde veya MYK’da görev alacakları şeklinde.”





