İl kongresinde yeniden aday olacağınızı açıkladınız. Öncelikle geride kalan iki yılı nasıl değerlendiriyorsunuz? Adaylığınızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Kendimi bildim bileli siyasetin içindeyim. Eskişehir’e geldiğim ilk andan itibaren de Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyaset yapıyorum. Benim için bu görevlere talip olmanın kıstası, her zaman örgüt olmuştur. Örgütten, bu görevi başarıyla yürüttüğüm ve devam etmem gerektiği yönünde çok net ve ciddi bir talep var. Bu talebe ne yüz çevirebilirim ne de kulak tıkayabilirim. Örgütten gelen bu talep doğrultusunda yeniden aday olduğumu açıkladım. Aday olmanın koşulu, 600 delegeden en az 60’ının imzasını almaktır. Bu imzayı toplayabilen herkes aday olabilir.

Rektör Adıgüzel’den Tepki Çeken Paylaşım: Yorumlar Kapatıldı!
Rektör Adıgüzel’den Tepki Çeken Paylaşım: Yorumlar Kapatıldı!
İçeriği Görüntüle

-Kongre takvimi açıklandığından beri telefonum susmuyor

Kolay bir süreçte bu görevi devralmadık. İl kongresini kazandığım anda partimiz bir kurultay sürecine girdi. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir siyasi partide genel başkan kurultayla değiştirildi. Partimiz bir kabuk değişimi ve yeni bir sürece girdi. Bu sürece çok hızlı bir şekilde adapte olduğumu düşünüyorum. Kurultayın hemen ardından yerel seçim süreci başladı. Bu süreç sıradan bir seçim dönemi değildi. Genel seçim mağlubiyetinin ardından, toplumda bir yılgınlık hakimdi. Ancak zamanla bu yılgınlık yerini umuda bıraktı. Örgütümüzle birlikte büyük bir özveriyle çalıştık. Eskişehir’de tarihi bir başarı elde ettik. Ancak bu başarıya rağmen rehavete kapılmadım. Yerel seçim sürecinde başladığım saha çalışmalarını hiç bırakmadım. Yürüyüşler organize etmeye, siyasi faaliyetlerde bulunmaya, halkla temas kurmaya devam ettim.

Ayrıca, uzun yıllar sonra Eskişehir’e sandığı getirerek bir ön seçim süreci yaşadık. 19 Mart’tan sonra da yine farklı bir sürece girdik. Sokak eylemleri, öğrenci hareketleri gibi toplumsal süreçlerin hep bir parçası olmaya çalıştım. Gecemizi gündüzümüze katarak, uykusuz kalarak bu sürecin içinde yer aldık. Bugün, Türkiye’de örgütsel anlamda en fazla yürüyüş yapan ve en çok faaliyette bulunan il başkanlıklarından biriyiz. Ortaya koyduğum politik tarz, tavır ve üslubun, örgüt içerisinde bir teveccüh yarattığını açıkça görüyorum. Kongre takvimi açıklandığından bu yana telefonum hiç susmuyor.

-Ufak tefek meselelere takılmadım, polemiklere girmedim

Sizden önceki il başkanları ile belediye başkanları arasında zaman zaman gerilimler yaşanırdı. Ancak sizin döneminizde böyle bir durum gözlemlenmedi. Bunu Talat Yalaz’ın başarısı olarak yorumlayabilir miyiz?

Bu hususta mütevazılık yapmak istemem. Sürecin birlik ve beraberlik içerisinde yürüyor olması, çatışma ortamının sona ermesi ve ufak tefek bazı konulara zamanında müdahale ederek bunların daha büyük sorunlara dönüşmemesi adına ciddi bir emeğim olduğunu düşünüyorum. Örgütümüzde de bu yönde bir kanaat olduğunu biliyorum.

Elbette, “bu başarı sadece bana ait” dersem ukalalık yapmış olurum. Asla böyle bir iddiam olamaz. Belediye başkanlarımızın tutumu, ülkenin geldiği siyasi atmosferin parti içi çekişmeleri taban nezdinde affedilemez bir noktaya taşıması gibi etkenler de bu birlik ortamının oluşmasında etkili oldu. Ancak kendi adıma da çok ciddi bir emek ve çaba sarf ettiğimi söylemeliyim. Ufak tefek meselelere takılmadım, gereksiz polemiklere hiçbir zaman girmedim, hala da girmemeye özen gösteriyorum. İşimi yapmaya odaklı bir il başkanlığı yürüttüm. Tabanın sesini dinleyen, örgütten kopmayan, örgütün taleplerine kulak tıkamayan bir il başkanı olma niyetiyle göreve başladım. Bugün geriye dönüp baktığımda, kafamdaki il başkanlığı profiline uygun bir çizgide yürüdüğümü ve örgütümüzü getirmek istediğim hedefe oldukça yaklaştığımı düşünüyorum. Kavga etmek isteyen biri için her gün kavga edecek bir sebep bulunabilir. Bu, tüm partilerde böyledir. Ancak ben, örgütümüze zarar verecek hiçbir kavganın parçası olmamaya gayret ettim. Bugün ortaya çıkan bu birlik, beraberlik ve dayanışma ortamı, tabanda da ciddi bir teveccüh yaratıyor. Bu havanın korunması ve devam etmesi ise büyük bir kıymet taşıyor.

-Kazım Başkan beni başarılı buluyorsa destekleyecektir

Geçtiğimiz kongrede, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un desteklediği adaya karşı seçimi kazandınız. Bu kongrede üç belediye başkanının, özellikle de Kazım Kurt’un desteğini alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Belediye başkanlarımızla ilişkilerim oldukça iyi. Göreve geldiğim ilk günden bu yana Ayşe Başkan, Ahmet Başkan ve Kazım Başkan ile son derece uyumlu bir şekilde çalıştık. Sürekli istişare halindeyiz, sık sık bir araya gelip görüş alışverişinde bulunuyoruz.

Kazım Başkan kıymetli bir siyasetçidir. Ömrünün yarım asrını Cumhuriyet Halk Partisi’nde siyasete adamış bir isimdir. Bizim için de hem fikirlerine başvurduğumuz hem birlikte siyaset yapmaktan onur duyduğumuz, son derece değerli bir parti büyüğümüzdür. Ben, Kazım Başkanın daha önceki söylemlerinden, basına verdiği demeçlerden ve birebir yaptığımız görüşmelerden yola çıkarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Eğer benim il başkanlığımı başarılı buluyorsa, yani “Talat Yalaz iyi bir il başkanlığı yaptı” diyorsa, beni destekleyecektir. Aksi bir düşüncesi varsa, elbette desteklemeyecektir. İki yıldır il başkanıyım ve bu süreçte Kazım Başkandan en ufak bir engelleme, mesafe ya da polemik görmedim. Aksine, parti açısından bir eksiklik fark ettiğinde, “Başkan, burada dikkat edilmesi gereken bir durum var” diyerek beni dostane bir şekilde uyardığını gördüm. Bu öneriler, çoğu zaman benim zarar görebileceğim ihtimalleri ortadan kaldırmaya yönelik, iyi niyetli ve yapıcı yaklaşımlardı. Bu benim için çok kıymetlidir. Elbette Kazım Başkan adına konuşmak gibi bir haddim olamaz. Ancak kendisini tanıdığım kadarıyla ve daha önce yaptığı açıklamalardan hareketle şunu söyleyebilirim; İl başkanlığımı, süreçler içinde verdiğim politik refleksleri yerinde ve uygun buluyorsa, beni başarılı görüyorsa, destekleyecektir.

-Siyasete Ahmet Başkanın ekibinde başladım

Politikaya Ahmet Başkanın ekibinde başladım. Tanıştığımız ilk andan itibaren bana ilçe yöneticiliği teklif etti. Daha sonra ilçe başkanlığı için teklifte bulundu. Biz daha sonra il başkanı olduk, yoksa o süreçte ilçe başkanlığına devam edecektim. Bu ilişkimiz hiç bozulmadı. Ahmet Başkan da yakın zamanda yaptığı bir açıklamada süreci çok iyi yönettiğimi ve devam etmem gerektiğini söyledi. Ayşe Başkan ile ise ayrı bir hikayemiz var. İl başkanlığımın dördüncü ya da beşinci ayında, onun adaylığı süreciyle başlayan bir yol arkadaşlığımız var. Hayatım boyunca bu yol arkadaşlığımızın bozulmayacağına inanıyorum.

-Sahada görünmeyenler, şimdi ‘biz örgütün adayıyız’ diyor, şaşırıyorum

CHP kongreleri çoğunlukla çok adaylı ve çekişmeli geçmektedir. Önümüzdeki kongrede de benzer bir durum bekleniyor mu? Aday çıkması ya da bir çekişme yaşanması söz konusu olabilir mi?

Cumhuriyet Halk Partisi bir kongre partisidir. Bizde herkes demokratik hakkını kullanabilir. Cumhuriyet Halk Partisi, iktidar partileri gibi değildir. Bizde kimse aday olduğu için yadırganmaz, yargılanmaz. Oysa diğer partilerde yukarıdan talimat gelir, göstermelik kongreler yapılır. Bizde işler böyle yürümez. Biz kendimizi örgüte sunarız. 60 imzayı toplayan ve adaylık koşullarını sağlayan herkes aday olabilir.

Son iki yıl partimiz en yoğun siyasal ve toplumsal süreci geçirdi. Baskılara maruz kaldık, belediye başkanlarımız tutuklandı, yerel seçim sürecini yaşadık. Sahayı hiçbir zaman boş bırakmadık. Partimizin üyelerine ve örgütüne en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçtik. Şuna şaşırıyorum ama yadırgamıyorum; İki yıldır biz sahada, sokakta sürekli siyaset yaparken, gecemizi gündüzümüze katarken, terimizin damlamadığı sokak bırakmazken, pazar toplantıları, danışma kurulları yaparken bir kere bile bu çalışmalarda yer almayan bazı kişiler bugün çıkıp “biz örgütün adayıyız, biz örgütçüyüz” diyebiliyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin örgütü, algılarla yönlendirilecek bir yapı değildir. Ben örgütün sağduyusuna ve emeğe verdiği kıymete her zaman güvenirim. Adaylığıma olan inancımın temel dayanağı da budur. Elbette herkes aday olabilir, demokratik hakkıdır. Ama keşke bu arkadaşlar, sokak eylemlerinde, saha çalışmalarında, partimizin en çok desteğe ihtiyaç duyduğu zamanlarda da aramızda olsalardı. Bu işin mutfağından pişip daha sonra bu işe niyet etselerdi.

-Bu kongrede örgütün sözü geçecek…

Partinizde belediye başkanlarının kongre süreçlerine müdahil olmasından rahatsızlık duyanlar var. Tüzük kurultayında belediye çalışanlarının delege olmasının önüne geçildi. Bu değişiklikle birlikte söz konusu rahatsızlık giderilmiş oldu mu?

Örgüt ile belediye arasındaki ilişki dengesine yönelik net çizgiler çeken bir uygulama hayata geçirildi. Daha önce bu durum bazı teorik sıkıntılara neden oluyordu. Örneğin, il başkan yardımcısı belediyede çalışıyor, iş anlamında belediye başkanının altında, ancak örgüt hiyerarşisinde üstünde yer alıyor. Bazı illerde il başkanı, belediye personeli olarak görev yapıyor. Şehirde genel başkanı temsil ediyorsunuz ama aynı zamanda bir belediye başkanının personelisiniz. Bu, ciddi bir kavram karmaşasına yol açıyordu. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi, eskisi gibi dar bir alana sıkışmış, “küçük olsun, benim olsun” anlayışıyla yönetilen bir örgüt değil artık. Ben göreve geldiğimde üye sayımız 15 bindi, bugün 23 bine dayandı. İki yılda önemli bir artış yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi kabuk değiştirdi. Örgütün sözünün geçeceği bir kongre süreci olacak. Belediye başkanları da örgütün bir parçasıdır, örgütten ayrı düşünülemez. Partimizin bağrından çıkan ve aday gösterilen belediye başkanlarımız da, milletvekillerimiz de bu yapının doğal bileşenidir. Göreve geldiğimden bu yana hiçbir zaman “Ahmet Başkan beni destekliyor” ya da “Ayşe Başkanla aramız iyi”, “Kazım Başkanla arayı düzelttik” gibi ifadeler kullanmadım. Gecemizi gündüzümüze katarak sahada örgütle bağımı hiç koparmadım. Bu işler biraz da bileğimizin hakkı olmalı.

- Kişisel ihtiraslar, suni gündemler yaratıyor

Odunpazarı delegesi, bu kongrede sizi destekler mi?

Taban anlamında Odunpazarı’nda da çok büyük bir sevgiye sahip olduğumu görüyorum. Peki taban ne ister? İyi bir il başkanı… AKP’ye meydan bırakılmamasını ister. Biz de hiçbir zaman meydanı AKP’ye bırakmadık. Eskişehir’de uzun süredir gündem belirleyen bir profil ortaya koyduk. Tabanın bu konuda ciddi bir memnuniyet içinde olduğunu görüyorum. Kendime karşı tabandan gelen bir sevgi seli hissediyorum. Eskişehir’de, belediye başkanlarının tahakkümü ya da onların yönlendirmesiyle yürüyen bir süreç hiç olmadı. Örgüt içerisinden gelen biri olarak, örgütle bağımı hiç koparmadan siyaset yapmayı sürdürdüm. Eskişehir’de aslında bir örgüt-belediye ayrımı da yok. Sadece kişisel ihtirasların gölgesinde yaratılmaya çalışılan suni gündemler var.

- Yönetimimin desteğini sonuna kadar hissediyorum

Size yönelik en sık dile getirilen eleştirilerden biri, güçlü bir ekibinizin olmadığı yönünde. Çarşaf listeyle oluşan bir yönetim yapınız var. Bu durumun çalışmalara nasıl bir etkisi oldu?

Yönetimimizin hakkını yiyemem. Görevini layıkıyla yerine getiren kişilerden oluşuyor. Bu işin o kadar çok parametresi var ki… Biz sadece işin görünen yüzüyüz. Oysa mutfakta olan, kendini öne çıkarmadan elinden gelenin en iyisini yapan yöneticilerime haksızlık etmek istemem. Yönetim kurulundaki arkadaşlarım, benim iyi bir il başkanlığı yapmamın arkasındaki en önemli destek gücüdür. Onlar cephe gerisinde büyük bir emek veriyor. 20 kişilik yönetim kurulu listeme 9 kişi delerek girdi, yani 11 kişi benim doğrudan yazdığım isimlerdi. Şu anda neredeyse tamamıyla uyum içinde çalışıyoruz. İlk etapta biraz sancılı bir süreç yaşadık ama bugün yönetimimin desteğini sonuna kadar arkamda hissediyorum.

-Mahalle örgütlenmesinde ciddi yol almamız gerekiyor

Görev süreniz boyunca partinin yapısını yakından gözlemleme şansınız oldu. Eskişehir örgütünün güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?

Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir örgütü, güçlü bir örgüt. Reaktif bir yapısı var ve çok nitelikli üyelerimiz bulunuyor. Ben de bu yapıdan feyz alıyorum. Ancak örgütümüzün zayıf yönü, mahalle örgütlenmesi konusunda. Bu alanda çok ciddi bir yol almamız gerekiyor. Açıkça ifade etmeliyim ki, bu konuda yalnızca Eskişehir değil, tüm Türkiye genelinde yeterli değiliz. Bir sonraki dönemimde de özellikle bu hususa ağırlık vererek gayret göstereceğim.

-“Sana oy vermedik, keşke verseydik” diyen çok oldu…

Geçmiş kongrede size oy veren delegelerin, bugün bu tercihleriyle ilgili bir pişmanlık duyduğunu düşünüyor musunuz?

Bir tane bile pişman olduğunu söyleyen görmedim. Ama “Biz sana oy vermedik ama keşke verseydik” diyen çok oldu. En çok duyduğum cümle ise “İyi ki seni seçmişiz” oldu.