Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Terörsüz Türkiye Komisyonu’nun terörist elebaşı Abdullah Öcalan’ın İmralı’da ziyaret edilmesi yönünde aldığı kararın ardından sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. CHP’nin komisyona katılmama kararı netleşirken Arslan, iktidarı sert sözlerle eleştirdi.
Arslan açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Dün bizi ‘teröristlerle iş birliği yapmakla’, ‘altılı masanın altında yedinci ortak var’ iftiralarıyla suçlayanlar; montaj videolarla algı yaratıp seçmenin tercihlerini manipüle ederek iktidar koltuğuna tutunanlar bugün, ‘Niye İmralı’ya gitmiyorsunuz? Niye yeni kurulan masanın bir ayağı hâline getirdikleri PKK ile ilişki kurmuyorsunuz?’ diye hesap sormaya kalkıyor. Hadi canım.”
“Ekonomik kriz ve baskılar derinleşirken bu sözlerin hiçbir karşılığı yok”
Arslan, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal tabloyu hatırlatarak iktidarın CHP’ye yönelik suçlamalarının gerçeklikten uzak olduğunu şu sözlerle belirtti:
“Bugün milyonlarca yurttaşımız ağır ekonomik koşullar altında yaşam mücadelesi verirken; anti demokratik uygulamalar, baskılar, gözaltı ve tutuklamalarla temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınırken; CHP’ye yönelik siyasi kuşatma girişimleri, CB adayımız ve İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na yönelik açık operasyonlar, belediye başkanlarımıza yönelik uzun tutuklu yargılamalar, kayyum atamaları, partimizin üzerine kurulan davalar ve medya susturma çabaları artarak devam ederken bu kokuşmuş, köhne düzeni yaratanların ve bundan beslenenlerin CHP’ye söyleyecek tek bir çift sözü olamaz.”
“CHP’nin gücü milletin iradesidir”
Arslan, CHP’nin devlet geleneğindeki yerine vurgu yaparak partinin meşruiyet kaynağının millet olduğunu belirtti. Arslan, “CHP, bu ülkenin kurucu partisidir. Demokratik, laik hukuk devletinin; barışın, kardeşliğin, eşitliğin, adaletin ve özgürlüklerin teminatıdır. Biz gücümüzü ve meşruiyetimizi millet iradesinden, milletin egemenliğinden alırız” şeklinde konuştu.
“Çözüm demokrasi ve güçlü bir parlamenter sistemdir”
Arslan, Türkiye’nin sorunlarının çözüm adresinin güçlü bir demokrasi olduğunu belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Bu ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarının çözümü; daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla hukuk, daha güçlü bir anayasal-parlamenter sistemden geçmektedir.”
