Daha öncesinde çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran açıklamaları bulunan İlahiyatçı Nureddin Yıldız, Boğaziçi Üniversitesi'nde bir etkinliğe konuşmacı olarak davet edilmişti. “Evlilikle ilgili şeriatımız İslam’ın yaş haddi yoktur. Bu ne demek? Buluğ çağından önce de bir çocuk evlenebilir" açıklamasıyla tepki çekmiş Yıldız'ı, Boğaziçili öğrenciler protesto etmiş ve protestolar sırasında 97 öğrenci gözaltına alınmıştı.
Eskişehir'de de Sol Genç, Eskişehir Direniş Ekibi (ESDE) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Öğrenci Komiteleri, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan olaylarla ilgili bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe öğrencilerin yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz'da katıldı.
Yürüyüş Ulus Anıtı'nda başladı. Göstericiler, İsmet İnönü 1 Caddesi Boyunca yürüdü ve ardından Adalar'a bağlandı. Ulus Anıtı'na tekrar dönerek yürüyüşü basın açıklaması yaparak sonlandırdılar.
"Coplarınıza, Kelepçelerinize, Susturma Çabalarınıza Rağmen Buradayız"
Basın açıklamasını ESDE ekibinden Eftelya Özçelik üstlendi. Özçelik, hem kadına yönelik şiddeti hem de Boğaziçi'nde yaşananları gündeme taşıyarak şu ifadeleri kullandı:
"Bu ülkede her gün bir kadın daha sistematik şiddetin hedefi oluyor. Kadınlar evde, sokakta, iş yerlerinde öldürülürken tacize uğrarken; bu cinayetleri önlemek yerine “iyi hal” indirimleriyle katiller korunuyor. Biz adalet istediğimizde ise hedef gösterilen, ters kelepçeyle gözaltına alınan, hücrelere atılan, işkenceye maruz bırakılan oluyoruz. Bu bir tesadüf değil; bu bir politik cinayet düzeni. 19 Mart’tan bu yana onlarca öğrenci, sabaha karşı ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Bazılarımız günlerce sorguda tutuldu, ters kelepçelendi, çıplak arama dayatıldı, fiziki ve psikolojik şiddete maruz kaldı. Bu ülkede genç olmak, soru sormak, itiraz etmek suç haline getirildi. 13 Mayıs’ta Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar bu baskının devamıdır. Kadına yönelik şiddeti meşru kılan gerici bir figürün üniversiteye davet edilmesine karşı çıkan öğrenciler, bir kez daha polis copuyla, gözaltıyla, şiddetle karşılaştı. 97 öğrenci ve bir gazeteci yerlerde sürüklendi, ters kelepçelendi. Suçları neydi? Kadın düşmanı bir zihniyete karşı çıkmak ve, üniversitelerine sahip çıkmaktı. Polis şiddeti sokaklarımızda kol geziyor. Barışçıl her protestoya gazla, barikatla, soruşturmayla yanıt veriliyor. Kadınların yürüyüşlerine barikat kuranlar, kadın katillerinin önünde sessiz kalıyor. Kayyumlarla üniversiteler, kollukla kampüsler teslim alınmaya çalışılıyor. Ama bu baskılar bizi yıldırmadı yıldıramayacak. Kadın cinayetleri durmadıkça, polis şiddeti bitmedikçe, ifade özgürlüğü suç sayıldıkça bu mücadele sürecek. Çünkü bu sadece Boğaziçi’nin değil, hepimizin meselesi. Gençliğin susturulamayacağını, direnişin bastırılamayacağını hatırlatmak için buradayız. Bugün Esila’yı, katledilen tüm kadınları, ve işçileri gözaltında işkence gören arkadaşlarımızı, Üniversitelerde direnenleri unutmuyoruz. Özgürlük için direnen herkesin yanındayız. Coplarınıza, kelepçelerinize, susturma çabalarınıza rağmen buradayız."