Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, geçtiğimiz günlerde CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın çevik kuvvet ekiplerince ablukaya alınmasının ardından İstanbul’a gitmişti. Diğer milletvekilleriyle birlikte il binası önünde nöbet tutan Arslan’a polis ekiplerince biber gazıyla müdahale edilmiş, yaşanan arbede sırasında milletvekili yere düşmüştü. O anlarda zor anlar yaşayan Arslan, Eskişehir Haber Ajansı (EHA) muhabiri Yusufhan Toraman’a yaşananları anlattı.

İki kez biber gazına maruz kaldım

Müdahale sırasında ciddi şekilde zorlandığını aktaran Arslan, yaşadıklarını şu sözlerle paylaştı:
“Orada ne yazık ki iki kez müdahalede çok ciddi hem gaza maruz kaldık hem de ezilme tehlikesi yaşadık çünkü dengemi yitirmiştim. Bunların hiçbirinin kıymeti harbiyesi yok. Eğer Mustafa Kemal’in emanetleri olarak tanımladığımız Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne sahip çıkamazsak, onu koruyup geliştiremezsek varlığımızın kıymeti harbiyesi yoktur. İbrahim Arslan’ın canı bu mücadelede, bu uğurda feda olsun.”

CHP’nin 102’nci Yıl Dönümünde Eskişehir’den Kayyum Tepkisi
CHP’nin 102’nci Yıl Dönümünde Eskişehir’den Kayyum Tepkisi
İçeriği Görüntüle

“Türkiye’de olmaz dediğimiz her şey artık oluyor”

Arslan, “Türkiye’de olmaz dediğimiz ne varsa ne yazık ki artık oluyor. Bunu da kanıksatmaya çalışıyorlar ama kanıksamayacağız. Çünkü baştan sonuna kadar özellikle son dönemde yaşadıklarımız aslında anayasanın, hukuk devletinin ve demokrasinin rafa kaldırılmasından kaynaklı sorunlar” dedi.

Siyasi partilerin anayasal güvence altında olduğunu hatırlatan Arslan, “Anayasamıza göre siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu alanda bizi bağlayan yasal düzenlemeler var; başta seçim kanunu ve siyasi partiler kanunu olmak üzere. Ayrıca bu iş ve işlemlerle yetkili olan tek kurum da Yüksek Seçim Kurulu’dur ve ona bağlı seçim kurullarıdır” diye konuştu.

“Polisin parti binamıza girmesi yasal değil”

İstanbul İl Kongresi üzerinden açılan davaların hukuksuz biçimde sürece taşındığını belirten Arslan, şöyle devam etti:

“Yaklaşık iki yıl öncesinden bu yana hem kurultayımızla ilgili hem de İstanbul İl Kongremizle ilgili yürütülen davalar, seçim kurullarının almış olduğu kararlar yok sayılarak Asliye Mahkemeleri’ne dayandırılmak istendi. Polis bizim parti binalarımıza giremez. Yasal olarak da böyle bir hakkı yok. Polis bizim güvenliğimizi sağlamakla mükelleftir. Ama dün ve bugün, önceki günden başlayarak hala etkileri devam eden şekilde polis, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yöneticilerini ve üyelerini parti binamıza soktu. Böyle bir şey söz konusu dahi olamaz.”

Türkiye hukuk devleti olmaktan çıkıp polis devletine dönüştü

Arslan, polisin müdahalesine sert sözlerle tepki göstererek şunları söyledi:

“Eğer bir ülkeyi hukuk devleti olmaktan çıkarıp polis devleti konumuna getirmişseniz, baskıcı bir düzen oluşturmaya kalkmışsanız bunların yaşanması kaçınılmazdır. O nedenle hiçbir karamsarlığa, umutsuzluğa yer olmaksızın biz bu yolculuğumuzu yalnız yürümeyeceğiz. Sağımızda solumuzda siyasi partilerle, meslek örgütleriyle, sendikalarla, sivil toplum örgütleriyle ve halkımızla birlikte bu iktidar yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.”

“Kayyum heveslerini kursaklarında bırakacağız”

Arslan, kayyum kararına ilişkin de kararlı mesajlar vererek şunları söyledi:

“O kayyum nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi’ni kendi içine kapatıp karıştırdıklarını ya da farklı kazanım elde ettiklerini düşünenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız. Onlar ne hamle yapıyorsa bizim A’dan Z’ye kadar bütün planlamalarımız ve hamlelerimiz hazır. En fazla iki hafta orada kalacaklar. Kurultayımızla ilgili böyle bir karar çıkarsa da hem olağanüstü kurultay hem de olağanüstü İstanbul İl Kongresi’yle birlikte o heveslerini kursaklarında bırakacağız. O işbirlikçileri de tarihe işbirlikçi olarak geçecekler. Türkiye’nin hiçbir sokağında, caddesinde sokağa çıkmaya yüzleri olmayacak.”