Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın, 2025 yılının hukuki değerlendirmesine ilişkin olarak Eskişehir Haber Ajansı’ndan (EHA) Alperen Ata’nın sorularını yanıtladı. Günaydın, “Eskişehir’de ekonomik krizin etkisiyle borçlarını ödeyemeyen vatandaşların sayısı artmış, bu durum icra dosyalarına yansımıştır. Kira alacakları, banka ve kredi borçları öne çıkan konular arasındadır” dedi.

Maalesef hukuk ve adalet arayışı açısından çok olumlu bir tabloyla karşı karşıya değiliz

ALPEREN ATA: 2025 yılı hukuk ve adalet sistemi açısından nasıl bir yıl oldu?

BARIŞ GÜNAYDIN: Hukukla dolu, hukukun işlediği ve adalete olan inancımızı pekiştiren bir yıl oldu demeyi çok isterdim. Ancak ne yazık ki 2025 yılı, haksız tutuklamaların devam ettiği; siyasal anlamda seçilmiş kişilerden başlayarak, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin muhalif olarak görülen birçok kişinin tutuklandığı bir yıl oldu. Sadece siyasetçiler değil; gazeteciler, ifade özgürlüğünü kullanan basın mensupları ve farklı toplumsal kesimler de bu süreçlerden etkilendi. Bununla da sınırlı kalmayarak kadın cinayetlerinin arttığı, işçi haklarının ihlal edildiği ve çocukların mağdur edildiği çok sayıda olaya tanıklık ettik. Bunlar yalnızca sayısal veriler değil; Türkiye’de hukuki mücadelenin ne kadar derin ve hayati konular etrafında şekillendiğini gösteren gerçeklerdir. 2025 yılı, bu anlamda hukuk mücadelesinin ne kadar zor bir zeminde sürdüğünü açıkça ortaya koymuştur. Ekonomik açıdan bakıldığında ise artan hayat pahalılığıyla birlikte icra dosyalarında ciddi bir artış yaşandığını görüyoruz. Borçlarını ödeyemeyen bireylerin ve işletmelerin konkordato ya da iflas noktasına geldiğine tanık olduk. Maalesef hukuk ve adalet arayışı açısından çok olumlu bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Ancak her şeye rağmen adalet arayışı sürmektedir. Bu noktada barolara ve avukatlara çok önemli görevler düşmektedir. Meslektaşlarımın büyük bir kısmı, 2025 yılı boyunca adalet mücadelesini kararlılıkla sürdüren, hak arama özgürlüğünü savunan bir mesleğin temsilcileri olarak önemli bir sorumluluk üstlenmiştir.

ALPEREN ATA: Yargıya olan güven açısından yeni yıldan beklentileriniz nelerdir?

BARIŞ GÜNAYDIN: Ben umutlu olmak istiyorum. Hep söylediğim gibi; avukat varsa umut vardır. Umutlu olmak zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti köklü bir devlet geleneğine sahiptir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet’te, hukukçuların çabalarıyla yargıya güvenin artmasını istiyor. Bugün hâlâ mesleğini etik değerlerle, ahlaki sorumlulukla ve meslek onuruyla icra eden hâkimlerimiz ve savcılarımız var. Umudum, bu yargı mensuplarının vereceği kararlarla birlikte Anayasa’da tanımlanan sosyal hukuk devleti ilkesinin fiilen hayata geçmesidir.

Geciken adalet, adalet olmaktan çıkar

2026 yılına girerken en büyük beklentimiz; yargının siyasallaşmasının önüne geçilmesi ve gerçek anlamda hukuk devletinin hâkim olduğu bir düzenin tesis edilmesidir. Son dönemde verilen bazı siyasal nitelikli kararların yargıya olan güveni zedelediği bir gerçektir. Ancak 2026’dan beklentim; yasal düzenlemelerle birlikte yargı reformunun hayata geçirilmesi ve bu reformların kağıt üzerinde kalmamasıdır. Geciken adalet, adalet olmaktan çıkar. Bu nedenle hem hızlı işleyen hem de hukuk devleti ilkelerine uygun bir yargı sistemi görmek istiyoruz. En temel arzumuz budur.

Hayati konularda cezasızlık algısı yaratabilecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır

ALPEREN ATA: 11. Yargı Paketini nasıl değerlendiriyorsunuz?

BARIŞ GÜNAYDIN: Yargı paketlerinin artık “yamalı bohça” anlayışıyla hazırlanmasından vazgeçilmelidir. Gerçek anlamda topyekûn ve katılımcı bir yasal düzenleme sürecine ihtiyaç vardır. Avukatların ve uygulayıcıların görüşlerinin alınarak düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Son düzenlemeye baktığımızda, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları sonrası oluşan boşlukların doldurulması açısından zorunlu ve olumlu adımlar atıldığını görüyoruz. Özellikle mesela avukatlık kanunundaki disiplin hükümleri anayasa mahkemesi iptal etmişti. Bununla ilgili bir zorunlu düzenleme gerekiyordu. Bunlar olumlu gördüğümüz düzenlemeler. Ancak bizi kaygılandıran husus, toplumda bir “af” algısının oluşmasıdır. Özellikle olası kast gibi hayati konularda cezasızlık algısı yaratabilecek düzenlemelerden kaçınılmalıdır. Depremde sorumluluğu bulunan kişiler açısından olası kast nedeniyle bir af niteliği taşıyabilecek düzenlemelerin gündeme gelmesi kabul edilemez. Çünkü af, toplumsal bir yaradır ve bu tür yasal düzenlemelerle cezasızlık algısının oluşmaması gerekir. Öte yandan, yargı reformu strateji belgesine uygun ve hukuk devleti ilkesini güçlendiren her düzenleme, bizim açımızdan da olumlu değerlendirilecektir.

Yaşam koşulları mesleği icra etmeyi her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır

ALPEREN ATA: Avukatların ve genç avukatların yaşadığı en büyük sorunlar nelerdir?

BARIŞ GÜNAYDIN: Genç avukatların en büyük sorunu bugün ekonomik sorunlardır. Türkiye genelinde yaklaşık 200 bin avukat bulunmaktadır ve bunların büyük bir kısmı genç meslektaşlarımızdan oluşmaktadır. Plansız şekilde açılan hukuk fakülteleri, bu sayının hızla artmasına neden olmuştur. Avukatlık mesleği mücadelede mesleğidir. Genç avukatlarımız ciddi ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir. Büro açma maliyetleri, kira giderleri ve genel yaşam koşulları mesleği icra etmeyi her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır. Oysa avukatlık, bağımsız bir meslektir ve kendi ofisine sahip olmayı gerektirir. Baro olarak bu noktada elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Eğitim faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. Genç meslektaşlarımızı farklı alanlarda donatacak, mesleki gelişimlerine katkı sunacak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Boşanma davalarının arttığını görüyoruz

ALPEREN ATA: 2025 yılında Eskişehir’de hukuki açıdan öne çıkan konular nelerdi?

BARIŞ GÜNAYDIN: Elimde net sayısal veriler bulunmamakla birlikte, iş mahkemeleri ve aile mahkemelerinde ciddi bir yoğunluk yaşandığını gözlemliyoruz. Ceza mahkemeleri ve icra dosyalarında da belirgin bir artış söz konusu. Ekonomik krizin etkisiyle borçlarını ödeyemeyen vatandaşların sayısı artmış, bu durum icra dosyalarına yansımıştır. Kira alacakları, banka ve kredi borçları öne çıkan konular arasındadır. Aile mahkemelerinde ise boşanma davalarının arttığını görüyoruz.

Bilirkişi ücretleri ve yargılama giderleri, hak arama özgürlüğünü zorlaştırmaktadır

ALPEREN ATA: Eskişehir’de adalete erişimde yaşanan sorunlar nelerdir? Çözüm önerileriniz var mı?

BARIŞ GÜNAYDIN: Adalete erişimdeki en büyük engellerden biri artan harç ve masraflardır. Bilirkişi ücretleri ve yargılama giderleri, hak arama özgürlüğünü zorlaştırmaktadır. Bu giderler yeniden değerlendirilirken vatandaşın ekonomik durumu mutlaka gözetilmelidir. Eskişehir Adliyesi’nin fiziki yapısı da önemli bir sorundur. Eskişehir’de Adli birimlerin farklı lokasyonlara dağılmış olması, hem vatandaşlar hem de avukatlar açısından ciddi zorluklar yaratmaktadır. Eskişehir’in, tüm birimleri kapsayan büyük bir adalet kompleksi ihtiyacı bulunmaktadır. En temel beklentimiz; hızlı işleyen, gecikmeyen ve hukuk devleti ilkelerine uygun kararların verildiği bir yargı sistemidir.

Demokrasiyi güçlendirmek baroların temel sorumluluklarıdır

ALPEREN ATA: Baroların demokrasi mücadelesindeki rolü yeterince anlaşılıyor mu?

BARIŞ GÜNAYDIN: Barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır ve diğer meslek örgütlerinden farklı olarak çok önemli görevler üstlenirler. İnsan haklarını korumak, hukukun üstünlüğünü savunmak ve demokrasiyi güçlendirmek baroların temel sorumluluklarıdır. Son dönemde İstanbul Barosu üzerinden yaşanan gelişmeler bizleri endişelendirmektedir. Baroların siyasal baskılara maruz bırakılması, demokratik toplum düzeni açısından kabul edilemez. Barolar, kentlerin ve toplumun en önemli demokratik güçlerinden biridir ve bu role saygı gösterilmelidir.