Ünlüce: Kongre sürecinde olacağım ama belediyenin gücüyle değil

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Eskişehir Haber Ajansı (EHA) Medya Grup Başkanı Soner Yüksel’in hazırlayıp sunduğu “Yürürken” programının konuğu oldu. Aktif Yaşam Parkı’nda gerçekleştirilen söyleşide Ünlüce, hem belediyecilik anlayışını hem de kent yaşamına dair projelerini anlattı.

Eskişehir evim, Eskişehirler ailem gibi…

Seçim döneminde yapamayacağım hiçbir şeyin sözünü vermedim. Dürüst ve şeffaf yaklaştım. Genel sekreterlik döneminde sahip olduğum bilgi ve donanım da Eskişehir halkını etkiledi. Bu şehri bilen ve liyakatli birinin eline teslim etmek çok önemliydi. Seçim döneminde ‘tanınmadığım’ ve ‘siyasetin içerisinden’ gelmediğime yönelik eleştiriler çok olmuştu. Eskişehir halkında kadını hayatın içerisinde görmek ile ilgili müthiş bir kültür var. Onu da çok hissettim. Eskişehir evim gibi geliyor bana… Eskişehirli hemşerilerim de ailem gibi…

Aydın Ünlüce’nin ismini layıkıyla yaşatacağız

Aydın Ünlüce’nin mirası benim ve çocuklarım için çok değerli. Geleceğe dönük yaşantımızı belirlerken Aydın’ın mirasına dikkat ediyoruz. İsmini layık olduğu şekilde yaşatmak istiyoruz. Aydın, meclis üyeliği döneminde de çok karmaşık ve çetrefilli konularda uzlaşıyı sağlardı. Hukukçu olması, temiz ve dürüst siyaset yapması ona karşı bir güven oluşturuyordu. Aile geleneğimiz belki de… Evde de öyleydik.

Oy versin ya da vermesin herkesin başkanıyım

Bu süreçte uzlaşıya çok önem veriyorum. Seçildikten sonra artık Eskişehir’in başkanı oluyoruz. Bir parti aidiyeti ile seçime giriyoruz, sonrasında bütün şehrin başkanıyız. Genel Başkanımız Özgür Özel yerel seçimlerden önce Türkiye’de ‘Türkiye İttifakı’, şehirlerde de ‘şehir ittifakı’ kurulmasına vurgu yapmıştı. Eskişehir’de böyle bir ittifak kurduk ve partinin çok üstünde bir oy aldık. Oy versin ya da vermesin herkes bu güveni hissetmeli. Bu duygunun da vatandaşlarımız da yerleştiğini görüyorum.

İçime sinmeyen hiçbir şeyi yapmıyorum

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Baskılardan hiç etkilenmiyorum. İçime sinmeyen hiçbir şeyi yapmıyorum. Önemli olan benim içime sinmesi. Şehrimiz, belediyemiz ve vatandaşlarımız için doğru bir şey yaptığımı düşünmek benim için yeterlidir. Görüntü de birkaç sorunu çözdük ama hala istediğimiz düzeyde değil. Şehrin çok daha önemli sorunları var. Şuana kadar yapılanları yeterli bulmuyorum, daha fazlası yapılmalı.

Bürokrasi ile belediye arasında çözülemeyen meseleler var

Ben isterim ki; 6 milletvekilimiz bir araya gelsin, bürokrasi belediye ile bir araya gelsin… Ne yazık ki hale kamu bürokrasi ile belediye arasında çözülemeyen meseleler var. Birçoğunun siyasi nedenlerle olduğunu düşünüyorum. Ülke ciddi bir kutuplaşma içerisinde. Siyaset çok sertleşti. Gruplaşma ve ayrışmalar çok yoğun yaşanıyor. Bunun için mutlaka çaba göstereceğiz. “Türkiye İttifakı” ve “Şehir İttifakını” çok önemsiyoruz. Şehrin ve ülkenin yararına ise herkesin bir araya gelebilmesini istiyoruz. Bu konudaki ısrarımızı devam ettireceğiz. Yerel ile merkezi idare her zaman bir araya gelerek şehrin ve ülkemin faydasına çözümleri üretmeli. Siyaset geri de yapılır. Şehirler ve ülke zaman kaybediyor. Dünya birçok sorunla boğuşurken, bizim Türkiye’de gereksiz bir gündeme hapsolmamızı kabul edemiyorum. Bugün dünya teknoloji ile bambaşka bir yere giderken, iklim krizi çözmekle ilgili projelere imza atarken, biz içe dönük kendi sorunlarıyla uğraşan, ekonomik sorunlarını çözemeyen bir ülkeye dönüştük.

Bisiklet yollarında geri adım yok, daha da fazlasını yapacağız

Bisiklet yollarında geri adım yok. 72,5 kilometre ile başladık, daha da fazlasını yapacağız. Eskişehir’in en büyük eksikliklerinden biri de bisiklet yollarıydı. Birinci etabı bitirmek üzereyiz. İkinci ve üçüncü etap gelecek. Elbette ki geçiş sancılı olacak. Biz bu tepkileri bekliyorduk. İkinci ve üçüncü etaplar yapılırken daha da fazlası olabilir. Eskişehir’de, yıllar sonra bunun kabul göreceğine ve kent trafiğine katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Bisiklet yollarını, bisiklete ayrılmış yol olarak yapıyoruz. Arabaların park edemeyeceği şekilde bisiklete ayrılmış yol yapıyoruz. Ulaşımın bir parçası olarak görüyoruz. İtiraz edenler de genellikle araba haklarını savunan kişiler oluyor. Zabıtada da bisiklete geçiyoruz. Şehir içinde çalışan diğer arkadaşlarımızı da bisiklet kullanımına özendirici bir takım tedbirler alıyoruz.

CHP’den AK Parti’ye Ağaç Yanıtı: Onların Gönlü Yeşilden Değil Betondan Yana
CHP’den AK Parti’ye Ağaç Yanıtı: Onların Gönlü Yeşilden Değil Betondan Yana
İçeriği Görüntüle

Kongre sürecinin içerisinde olacağım…

Siyasetin bir takım dinamik ve dengeleri var. Delegeler savaşları, il ve ilçe başkanlığı seçimleri gibi… Alışılmış bir kültür var. Ben bunları biraz yıktığımı düşünüyorum. Bunda da bilinçli hareket ediyorum. Geride duruyum ya da siyaset zayıf kalayım gibi değil. Tam tersine benim tercihim. Kongre sürecinin içerisinde olacağım. Çünkü bu dönemde seçilen delegelerimiz, il ve ilçe başkanlarımız, yöneticilerimiz, bizi iktidara götürecek olan kadrolar olacak. Bu kadroların hem belediyelerle çalışması hem de şehirde kabul görmesi çok önemli. Seçilecek arkadaşların heyecanları ve enerjileriyle Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara taşıyacak kadrolar olması gerekiyor. O yüzden benim de içimde olacağım bir süreç olacak. Ancak burada belediyenin gücünü kullanarak, parti içinde söz hakkı sahibi olmak gibi bir durum yok. Demokrasiye inanan birisiyim. Delegeler seçilir, sonrasında ilçe adayları belli olur. Onlar da kendini ifade ederler, neler yapmak istediklerini anlatırlar. Kime ikna olursak onun peşinden koşar, kazanması için uğraşırız. İl başkanlığı için de aynı şey geçerli. Önceliğimiz ülkemizi ve partimizi ileriye götürecek dinamik kadroların oluşmasıdır.

Nasıl bir il başkanı olmalı?

İl başkanı bizim için önemli. Vizyoner olmalı… Süreç çok yoğun olacak. O yüzden il başkanı da çok yoğun çalışacak. Gecesini gündüzüne katacak. Mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı dolaşacak. Hem mevcut iktidarın olumsuzlarını anlatacak hem de iktidar olduğumuz da ne yapmak istediğimizi anlatacak vizyona, birikime ve donanıma sahip olması lazım. Büyükşehir’de başarılı bir belediyecilik sergiliyoruz. Mutlaka ona da çok katkısı olacaktır. Ancak asıl beklentim iktidara gittiğimiz bu yolda bizi de enerjisiyle koşturacak birisini isteriz.

Üç başkan birbirimize kenetlendik, kimse bozamaz

Seçim döneminde yaşadığımız uyumu herkes biliyor. Kazım Bey (Kazım Kurt), meslektaş olarak da çok uzun yıllardır tanıdığım birisi. Ahmet Başkan (Ahmet Ataç) ile de çok eski tanışıklığımız ve dostluğumuz var. Seçim sürecinde birbirimize kenetlenerek ve birbirimizi kollayarak güzel bir süreç yaşadık. Bunu da kimsenin bozmasına izin vermeyiz. Arada oluyor, siyasetin doğası gerek. Ama üçümüzde bu konuda çok bilinçliyiz. Ülkenin sorunlarına ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarına da çok odaklandık. İyi bir uyum yakaladık. Eskişehir’in de her şehir gibi bekleyen birçok sorunu var. Eskişehir belki bu sorunları çözmüş şehirlerden bir tanesi. Bekleyen sorunlarda çok hızlı aksiyon aldık. Daha önce çözülmeyen imar planlarını yapıyoruz. Plan revizyonlarını hızla tamamladık. Yine kamulaştırılma da yaşadığımız problemleri meclis de çözdük. Önemli konularda hızlıca reaksiyon alıyoruz. Hepimizin kırmızı çizgileri var. Üçümüzde bunu biliyoruz. O eşiklerde de birbirimize saygılı davranıyoruz. Birbirimizin kişiliklerine, belediyecilik anlayışına ve şehre bakış açısına saygı duyuyoruz. Hem yaş olarak hem de siyaset de bir abilikleri var. O şehre de yansıyor.

Bizim projemiz Eskişehir’dir…

Herkes bir flaş proje bekler ama bizim projemiz Eskişehir. Eskişehir’in mevcudunu korumak ve geleceğe daha iyi bir şekilde taşıyabilmek… Bu şehrin zaten bir kimliği ve ruhu var. Bir binayla, bir köprüyle, bir çevre yoluyla flaş bir şey yapmazsınız. 80’e yakın projemiz vardı. Aralarında çok parlak projeler var. Yavaş yavaş hepsini hayata geçiriyoruz. Önemli olan Eskişehir’in mevcudunu korumak ve geleceğe taşımaktır.

Ülke olarak morale ihtiyacımız var

Bu yaşadığımız süreci anlatmak çok acı, üzülüyorum. Silivri’ye de zaman zaman ziyaretler gerçekleştiriyorum. Dik duruyorlar ve çok inançlılar. Onların inancına da hayranlık duyuyorum. Büyük bir haksızlık içerindeler. Tutuksuz yargılanma hakları var ancak bu yapılmıyor. Özellikle Murat Çalık’ı rahatsızlığı dolayısıyla maruz bıraktıkları davranış kabul edilemez. İnsani ve vicdani değil. Yaşananlar üzücü ancak hep olumsuzlukları görerek ilerlersek şehrin enerjisini ve neşesini de kaybedebiliriz. Bizim insanımızın enerji ve motivasyona da ihtiyacı var. Bir taraftan bunda da sorumluluk hissediyoruz. Bir taraftan arkadaşlarımızın haklarını savunup ve onlarının arkasında olduğumuzu hissettirirken bir taraftan da şehirdeki belediyeciliğe devam etmek zorundayız. Bu tempo bizim için yorucu. Sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Ülke olarak moralli olmaya ihtiyacımız var.

Yılmaz Hoca ile ilişkimiz baba-kız gibi…

Yılmaz Hoca (Yılmaz Büyükerşen) ile belediye öncesinde de çok bir araya geliyorduk. Bir okul gibi gördüm. Azimle, olmaz denilen işleri yapmış birisi. Ondan çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Elbette ki bunlar bir devir daim. Dünya dönüyor ve hayat değişiyor. Ondan bir bayrak teslim aldım. Onun da güvenerek verdiği bir bayrağı teslim aldım. O bayrağı en ileriye götüreceğim. Ama Ayşe Ünlüce imzasıyla olacak. Yılmaz Hoca ile bazen kopukluklar, bazen de sıkıntılar varmış gibi gösterilmeye çalışılsa da, bizim onunla ilişkimiz baba-kız ilişkisi gibi… Bu ilişkiyi hiçbir şeyin bozabileceğini düşünmüyorum. Bunun için birbirimize özenli davranıyoruz.