CHP İl Başkanı Talat Yalaz, Eskişehir Haber Ajansı (EHA) Medya Grup Başkanı Soner Yüksel’in hazırlayıp sunduğu “Sarı Koltuk” programının konuğu oldu.

-Kazım Başkanın desteği sürece önemli katkı sağladı

Ben o seçime il delegelesi olarak belirlenen yol arkadaşlarımın desteği ile girdim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin üye ve delegeleri hür iradeleriyle oy kullanmak konusunda açık bir mesajı hem benim kongremde hem de kurultay da vermişlerdir. Ortaya koyduğumuz vizyon, vaatler ve duruşumuz örgütte bir teveccüh oluşturdu. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün delegeleri, Eskişehir özelinde Mustafa Kemal’in koltuğunda oturan, Genel Başkanı temsil edecek kişiyi seçtiğinin bilinciyle hareket ederler. Benim için önemli olan kıstas o seçime saplanıp kalmak değil, o seçimde oy veren yoldaşlarımızın bugün oy verdiği kişinin performansından memnun olup olmadıklarıdır. “İyi ki oy vermişim” diyebiliyor mu, bu benim için önemlidir. Bu süreçte Kazım Başkanın da çok önemli etkisi olmuştur. Kürsüye çıkıp “emrindeyim” diyerek tebrik edip kutlamıştır. 20 kişilik yönetim kurulu listesinde, 9 arkadaşımız Figen Hanımın (Figen Kahya) yönetiminden girmiştir. Onlarla da kısa bir süre içerisinde büyük bir uyuma imza attık.

-Salon siyasetinden çok saha siyasetine ağırlık verdim

Üniversite yıllarımda Cumhuriyet Halk Partisi ile ilgili bazı eleştirilerim vardı. Cumhuriyet Halk Partisi’nde ana kademe örgütlerde aktif görev almaya başladıktan sonra yine yapıcı eleştirim oldu. Bunların içerisinde en önemlisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin salon siyasetine saha siyasetinden daha fazla ağırlık veriyor oluşuydu. 2 yıl 1 ay içerisinde birçok kriz yönettik. Gece yastığa başımı koyduğumda, kafamdaki örgüt modeline uygun hareket ettiğim, örgüte farklı bir bakış açısı kazandırdığım ve salon siyasetinden çok saha siyasetine önem verilmesi yönünde önemli çalışmalar ortaya koyduğum konusunda vicdanım son derece rahat. Vaat ettiğim birçok hususu yerine getirdim. İlçe örgütlerimizle doğrudan bağ kurmak konusunda bir vaadim vardı. Her ay bir ilçede ilçe başkanlarımızı topladık. 14 ilçe başkanı ve il başkanı olarak saha çalışmaları yaptık. Yine pazar toplantıları… Bir süre sonra pazar toplantısı yapmaktan utanacak kadar sahaya kendini kaptırmış bir Cumhuriyet Halk Partisi vizyonu ortaya koyduk. Gündemi sürekli tuttuk. AKP’nin buradaki temsilcilerine meydanı asla bırakmadık. Bu anlamda vicdanımın rahat…

-Yönetimsel zafiyet yaşanmadı…

Hiçbir şekilde yönetimsel bir zafiyetim oluşmamıştır. Görünürlük kısmı ise yapısal bir meseledir. İyi niyetli bir eleştiri olmadığını düşünüyorum Eleştiriyi yapanlara da saygı duyuyorum. İşin mutfağında bulunan ve örgütte aktif görev alanlar, yönetimsel anlamda hiçbir zafiyet yaşanmadığını; tüm yönetici arkadaşlarımızın ellerinden gelen çabayı göstererek, kimi zaman bana yardımcı olarak, kimi zaman da asli görev üstlenerek gerekli çalışmaları eksiksiz yerine getirdiklerini görürler.9 kişi benim listemi delerek girdi. Bunların 8 tanesi net olarak benim yanımdadır. Uyum kolay değildir. Uyumu sağlamak ilk başta bir çaba gerektirmiştir. Bunu çabuk atlattık. Eleştiri yapılırken, benim listemdeki 9 kişinin farklı arkadaşlardan oluştuğunu ve bunların bir çalışmanın emaresinin veya ibresinin görünür olmak olmadığının da kabul edilerek yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yönetimdeki arkadaşlarım bu söylentilerden son derece rahatsız. 20 kişilik yönetim kurulumuzdan 19 arkadaşımız net olarak Talat Yalaz’ın yanındadır. Verdiğim görevleri itinayla yapmak konusunda gayret göstermektedirler.

-Görevden almalar konusunda yetkimiz yok

Tüzüğümüzde, Gençlik Kollarının yapılanması farklıdır. Ana kademe örgütleri değil kendi örgütlenme biçimine bağlı bir şekilde politika üretirler. Bizimle istişare şeklinde…Görevden almalar, oraya olan müdahalelerle ilgili bizim yetkimiz ve bağlantımız yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi’nde kişilerin kendi arasında yaptığı tartışmaların, Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne ve gençliğine lanse edilmesini haksızlık olarak değerlendiriyorum. Oğuzhan Demir arkadaşımız il gençlik kolları başkanıdır. Kendisiyle çalışma anlamında bir uyumsuzluğum söz konusu değildir. İl yönetim grubundadır. Katılmak istediği tüm çalışmalara katılmaktadır. Kendi icra etmek istediği çalışmalarda destek istediğinde de tartışmasız ve istinasız gerekli destekleri almaktadır.

-Taraf olduğum iddiaları haksız algıdır

Birlikte o gün saat 02.00’ye kadar oturmuşlar. Bir arkadaş ortamında sohbet ediyorlar. Bu süreçte kendi aralarında kişisel bir tartışma yaşanıyor. Bunun örgütle bir ilgisi yoktur. Bu konuda “taraf olduğum” söylentileri de haksız bir algıdan ibarettir. Ben aynı zamanda bir avukatım. İki kişi arasında adliyeye intikal etmiş bir olayda maddi gerçeğe ulaşmadan açıklama yapmam kesinlikle doğru olmayacaktır. Çünkü iki taraf olayı farklı anlatmaktadır. Benim hangisine inanıp inanmadığımı dahi kamuoyunda açıklama durumumun olmamıştır. Birisinin 7-8 tane şahidi vardır, onlar farklı şekilde söylemektedir. Birisi olayı farklı şekilde anlatmaktadır. Hiçbirisine “yalan söylüyorlardır” da diyemem. Olay adliyeye intikal etmiş, gerekli incelemeler yapılacak. Partisel ve disiplin anlamında müdahale etmemizi gerektiren bir husus oluştuğunda da ivedilikle müdahale edilecektir. Kişiler arasında yapılan bu tür spekülatif hareketlerin örgüte mal edilmesi yanlıştır.

-Adayların beni yıpratmaya çalışması normaldir

Seçim sürecindeyiz… Bir önceki seçimde yaşanan kutuplaşma bu seçimde yok. Bir önceki seçimde kıran kırana, şahsi ve örgütsel geçmişten gelen kırgınlıklar gölgesinde bir süreç icra etmiyoruz. Bunda benim de emeğim vardır. Bugün aday olmak isteyen arkadaşların yol ve yöntem olarak, Talat Yalaz’ı yıpratmaya çalışmaları ve haksızlık etmeleri de normaldir. Neyi yaptığımız ya da yapamadığımız açıkça ortadadır. Artık kişilerin üzerinden yalan yürümez. Eskisi gibi dar kutuplarda ve belli çevrelerde siyasetin dizayn edildiği zamanlar çok geride kaldı. Partimiz kabuk değiştiriyor, örgütümüz yenileniyor ve değişiyor. Kongre takvimi açıkladığında ben bunların olacağını bilerek bu sürece girdim. Önemli olan kongre süreci geride kaldıktan sonra bu süreçte taraf olmuş herkesin il delegelerimiz ve örgütün kararına saygı duyarak tekrar kol kola girerek yürümesidir. Bir önceki kongrede bunu başardık.

-Parti içi çekişmeler bugünün derdi değil

Adaylar üzerinden kutuplaşma oluşur. Örgütsel anlamda oluşmaz. Örgüt de, halk da bizim önümüzde gidiyor. Örgüt, parti içi kavganın ve çekişmenin bugünün derdi olmadığını düşünüyor. Herkes aday olabilir. Herkes demokratik bir şekilde hür iradesiyle kimi başkan olarak görmek istiyorsa onun listesine oyu kullanabilir. Bunun teminatını da gerekli ortamı sağlamak suretiyle Talat Yalaz’dır. Ama örgüt parti içine dönmeyi, dış gündemi kaçırmayı, ülkenin ve partimizin içinde bulunduğu bu saldırılarda eskiden olduğu gibi bütün enerjimizi ve gayretimizi bizzat bu hususa gark etmemizi yadsır. Pazarları geziyorum, halkın tavrı çok açık. Halk, Cumhuriyet Halk Partisi’ni son kale olarak görüyor. Kötü günlerde umudu örgütleyebilecek yegane güç ve unsur olarak görüyor. Her Cumhuriyet Halk Partili, halkın ve örgüt tabanının bu talebine uygun hareket etmekle yükümlüdür.

-19 Mart sonrası oy oranı, genel konjonktür ve il örgütlenmesiyle paralel

Süreci “19 Mart öncesi” ve “19 Mart sonrası” diye iki ayırmak gerekiyor. 19 Mart’a kadar ki süreçte de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eskişehir’deki oyu hızlı bir şekilde artmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 19 Mart’tan sonraki süreçteki oyu genel konjonktür ve il örgütlenmesini kapsayan başarısıyla paralel şekilde olmuştur. Eskişehir’de 19 Mart’tan öncede üye sayısının hızla arttığını da vurgulamak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi il ve ilçe örgütleri önemli bir sınav vermiştir. Yeni üyeleri sürece ve çalışmalara konsolide etmek konusunda özel ve başarılı bir çalışmamız da olmuştur.

- Üç belediye başkanımız, üç milletvekilimiz ve örgütümüz arkamda

Kazım Başkan, yaptığım çalışmalarla ilgili “başarılı bir il başkanı olduğumu” ve süreci “başarılı götürdüğümü” ifade etmiştir. Kıstası başarı olan, partinin iyiliğini düşünen, bu konjonktürde yıllarını parti içi kavgalarla geçirmiş bir kişidir. Ömrünü parti içi ve parti dışı hem partinin iktidar mücadelesin de hem de partideki mücadeleyle geçirmiş bir kişinin başarılı bulduğu bir il başkanını desteklemesi kadar normal bir şey yoktur.

Ayşe Başkanla birlikte siyaset yapmanın şöyle bir özelliği vardır; Ayşe Başkan ile birlikte siyaset yapıyorsanız birleştirici ve bütünleştirici olmak konusunda farklı bir tercih hakkınız kalmaz. Yapısı, örgüte, partiye ve ülke sorunlarına bakışı itibariyle muazzam bir olgunlukla birleştirici, bütünleştirici hem şehir siyaseti hem Cumhuriyet Halk Partisi siyaseti anlamında net ve açık bir tavır ortaya koyar. Benim de yapım ve tavrım bu yöndedir. Ahmet Başkanın sürece desteği, her zaman arkamda ve yanımda oluşu, bugün de aynı desteği açıklaması önemlidir. Üç belediye başkanımız, üç milletvekilimiz ve örgütümüzün desteğini sonuna kadar hissediyorum. Özellikle de örgütümüzün…

-Beni başarısız görenin desteğini istemem…

Ayşe Başkan, Ahmet Başkan ve Kazım Başkan başarılı bir başkan ve il yönetiminin devam etmesi yönünde görüş bildiriyorlar. Talat Yalaz’a destekleri çok ayrı bir şey... Talat Yalaz’a desteklerini de sonuna kadar hissediyorum ama sürece böyle yaklaşmıyorum. Bana “başarısız” diyen birisinin, beni desteklemesini istemem. İki yıl gibi çok yoğun bir süreçte ortaya koyduğum performansla kendimi örgütümüze sunacağım. Başarı, birleştiricilik, kapsayıcılık ve sürecin getirdiği şekilde yola devam etme vurgusu son derece kıymetlidir. Bu vurguları yapan bir siyasi liderin, eski alışkanlık nezdinde değerlendirilmesini doğru bulmam. Hem Ayşe Başkan, Kazım Başkan ve Ahmet Başkanın hem de örgüt bileşenlerimizin Talat Yalaz’ın ve örgütümüzün iyiliği için bir isim önerisinde bulunacaklarından sonuna kadar eminim.

-Kim sürece gövdesiyle katkı sundu, kim sunmadı biliyorum

Talat Yalaz’ı bir önceki kongre sürecinde destekleyenlerin yüzde 90’nından fazlası bugün yine kapı gibi yanımdadır. Bir önceki kongrede Talat Yalaz’ı desteklemeyenler, bugün net olarak desteğini açıklamışlardır. Örgüt net olarak desteğini ifade etmektedir. Eskişehir halkının desteğini de hissediyorum. Yönetici arkadaşlarım da şahit. Partiye gelip “beni üye yap, sana oy vereceğim” diyen arkadaşlarımız oluyor. Siyaset ikiye ayrılır. Birincisi; vizyoner, konjonktürel, ülke gerçekliği içerisinde yoğrulmuş bir siyaset… İkincisi de; kişisel hesaplaşmaların gölgesindeki siyaset. Ben hiç kimsenin kişisel kavgasının, kişisel mücadelesinin, kişisel ihtirasının, ‘beni delege yapmadı, ben artık onun karşısındayım’ söylemlerinin, ‘meclis üyeliğinde beni anahtar listesine yazmadı, ben artık onun karşısındayım’ söylemlerinin gölgesinde siyaset yapmadım, yapmam. Bunu benden bekleyenler, bir sonraki dönemde de beklemesin. Kişisel kavgaların, kişisel hesaplaşmaların, kişisel geçmişe dayalı husumetlerin gölgesi benim siyasetim üstüne vurmaz. Ben birleştirici, bütünleştirici birisiyim. Kim partiye ne katkı sunabilir, kim parti için ne kadar çalışıyor buna bakarım. Haftada üç kez yürüyüş yaptığımız zamanlar oldu. Sokak eylemlerinin tamamına örgütümüzle birlikte katıldım. Cumhuriyet Halk Partisi İl Örgütü, Türkiye’de en fazla yürüyüş, eylem, miting yapan, saha siyaseti yapan örgüttür. Ben bunları yaparken, o gün o çalışmalara katılmayan, 19 Mart’taki Ekrem İmamoğlu’nun ve belediye başkanlarımızın tutuklandığı konjonktürde verdiğimiz tepkilere iştirak etmeyen, bugüne kadar yaptığım parti çalışmalarından bulunmayan ama kongre süreci başlayınca tekrar çizmelerini giyip meydana çıkanlara tepkimi açıkça söylüyorum. Kim bu çalışmalara katıldı, kim bu çalışmaların bir parçası oldu, kim bu çalışmaları gövdesiyle birlikte sürece katkı sundu… Hepsini biliyorum. Kişisel hesapların, kişisel tartışmaların, kişisel ihtirasların gölgesinde siyaset yapmam.

-Milletvekillerimiz örgütsel eylemlerden istisnasız haberdar ediliyor

Belediye başkanlarımızın her ay yaptığı toplantılarının son beş, altısına artık milletvekillerimiz de iştirak ediyorlar. Örgütsel eylemlerimizden milletvekillerimiz istinasız olarak haberdar ediliyorlar. Ankara’da olmadıkları durumlarda bu çalışmalara katılıyorlar. Jale (Jale Nur Süllü) ve İbrahim (İbrahim Arslan) birlikte Ankara’da saha çalışması yapıyor.

- Siyasi acemilik ve tecrübesizlik sayarım

Bir tek arkadaşıma, bir tek yoldaşıma, eşime “ben bir sonraki genel seçimlerde milletvekilliğine başvuracağım” diye bir şey söylememişimdir. O zaman ki konjonktürü görmeden böyle bir konuda görüş bildirmek gayesinde de bulunmamak konusunda o olgunluğa erişmiş bir siyasetçiyim. İki ay önce ne konuşuyorduk, bugün kongre takvimi açıklandı ne konuşuyoruz. Kazım Başkanın aday çıkarıp çıkarmayacağını, örgüt bileşenlerinin tavrının ne olup olmayacağını konuşurken bugün birçok kişinin şaşırdığı farklı birleştirici, bütünleştirici bir konjonktürle kongre sürecine giriyoruz. O süreç gelmeden bununla ilgili açıklama yapmayı siyasi acemilik ve tecrübesizlik sayarım. Partide mahalle sorumluluğu yapmayı da, ilçe örgüt yöneticiliği yapmayı da, il başkanlığı yapmayı da, milletvekilliği yapmayı da parti görevi bilirim. İl başkanlığını kaybedersem, Tevfik Yıldırım başkana giderim; “Sazova Mahalle sorumluluğunu bana verir misin” derim. Giderim mahalle sorumluluğu yaparım, bundan da gocunmam. Şuanda Cumhuriyet Halk Partisi il başkanıyım. İl başkanlığı yapmayı son derece seviyorum. Sabahtan akşama kadar siyaset yapıyorum. Gecem siyaset, gündüzüm siyaset. Rüyamda dahi yeri geliyor partim için yapabileceğim şeyleri gören bir insanım.

- Sahada, sokakta siyaset yoksa CHP de yoktur

Sahada siyaset yapmaktan anladığım sokakta siyaset yapmaktır. Örneğin Şarhöyük Mahallesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin birinci parti olamamasının nedenini anlayamamışımdır. Bizim siyasetimiz onlara hitap ederken, emekten, eşitlikten, ekonomik anlamdaki uçurumların kapatılmasından, bizim mücadelemizin başarısına en çok ihtiyaç kesimlerin Cumhuriyet Halk Partisi’ne mesafeli oluşunu hiçbir zaman içselleştirememiş bir neferim. Salon siyasetine hapsolmamızın bunda çok etkisi olduğunu düşünüyorum. Benim siyaset anlayışım sokakta, sahada ve hitap ettiğimiz kitlelerle omuz omuza siyaset yapmaktır. Benim daha önce sosyalist bir geçmişim de vardır. Üniversite yıllarımda sosyalist örgütlenmelerle siyaset yaptım. “Sen protokol görevini yapmalısın” ya da “çalışacak ekipleri konsolide etmelisin, partide durup yönetmelisin” eleştirileri de aldım. Benim yoldaşım sokakta ve sahada siyaset yapıyorsa onlarla omuz omuza siyaset yapmak zorundayım. Bu benim tercihim değildir, konum itibariyle siyasi liderliğin zorunlu bir şartıdır. Sahada, sokakta siyaset yoksa Cumhuriyet Halk Partisi de yoktur.

-Benden daha iyi yapabileceğini düşünen aday olsun

Talat Yalaz bir il başkanlığı yaptı. Doğrusuyla yanlışıyla… Eksik yaptığımız şeyler elbette vardır. Bunlar üzerinden siyaset ortaya koymak en gerçekçi rakip olmaktır. “Talat Yalaz şunu eksik yaptı” dediğiniz zaman ona insanlar inanmayabilir. Her şey göz önünde oluyor. O yüzden ortaya vizyon koyarak, misyon koyarak, daha ileriye götürmek adına neler yapabileceklerini ifade edilmesi üzerinden bir süreç götürülebilir. Bugün “Hiç kimse Talat Yalaz’ın karşısına çıkmasın” demiyorum. Haksız eleştiriler alıyorum. Aday olmak isteyen, partide görev almak isteyen, il başkanlığını benden daha iyi yapabileceğini düşünen arkadaşlarımız gidip başvuruda bulunsunlar. Sırf bir aday çıksın diye aday çıkartılmaz. Aday çıkacaksa da bunun önü kesilmez. Bazı tahakkümlerden bahsedenler bu konuda farklı bir tahakküm yaratmaya çalışıyorlar. 60 imzayı alan kişinin adaylığını hiç kimse engelleyemez. Engelleyen de karşısında beni bulur. 60 imzayı alır, Talat Yalaz’ın karşısına çıkar, konuşmasını yapar, kendini örgütün takdirine sunar ve il delegelerimizi ikna ederse, yeterli oyu alır ve il başkanı olur. En başta da Talat Yalaz çıkar elini kaldırır, önünü ilikler “emrinizdeyim” der. Ama ben kazandığımda da karşımda olan adaylardan aynı demokratik tavır ve tepkiyi isteme hakkına da sahip olduğumu düşünüyorum.

-Hiçbir tahakküme maruz kalmadım

Belediye tahakkümünden bahsedilmesiyle süreç kutuplaşmaya gitti. Talat Yalaz, görev süresini tamamladığında toplam iki yıl bir ay boyunca görev yapmış olacak. Bu süre zarfında bir tek belediye başkanımız, bir tek milletvekilimizin ve genel merkezimizin en ufak bir tahakkümüne maruz kalmadım. Belediye başkanlarının tahakkümü asla olmadı. Hep destek oldular, önerileri varsa bildirdiler. Aklıma yattıysa yaptım. Yapıcı eleştiri de bulundukları zaman gereğini yapma konusunda çaba gösterdiğimi gördüler. Bu anlamdaki tahakküm tartışmaları doğru değil. Adaylığı ilk açıkladığımda ne Ayşe Başkan, ne Ahmet Başkan ne de Kazım Başkanla görüşmeden açıkladım. Örgütün desteği ve açık talebi ile açıkladım. “Talat Yalaz’a oyumu vermeseydim” diyen hiç kimse ile karşılaşmadım. Örgüt desteğini sonuna kadar yanımda, arkamda, omzunda hissederek bu sürece giriyorum. Belediye başkanlarımızın, milletvekillerimizim, örgüt bileşenlerimizin tamamının bu süreçte açık desteği benim için en büyük gururdur. Talat Yalaz, örgütün adayıdır.