AK Parti’nin galiba alamadığı sınırlı sayıdaki illerden birisidir Eskişehir…

Ne yapsalar ne etseler bir türlü Yılmaz Hoca’yı geçemiyorlar.

Denemedikleri yöntem, isim, politik tarz kalmadı.

Dahası;

“2023 belirleyici olacak” denilse de, 2024 yılında da kazanacak bir AK Parti hala ortada yok!

En azından şehri bu algı üzerine, bu psikoloji üzerine hazırlayan bir ekip veyahut özel bir isim bulunmuyor…

Bu yönde çalışma yapan, yapmak isteyen bir ekip de bulunmuyor.

Bu da 2024 seçimlerinin aslında daha şimdiden ilamı anlamına geliyor.

Elbette CHP büyük bir hata yapmazsa!

+++

AK Parti’nin Eskişehir’de neden kazanamadığı yönünde pek çok tespit yaparken, sürekli son birkaç seçime odaklanıyoruz.

Hasan Gönen gibi güçsüz isimlerle çıkılan seçimlerin sonuçlarını zaten konuşmaya gerek yok…

Ama Harun Karacan ya da Burhan Sakallı gibi isimlerin kaybetmesine yönelik söyleyecek çok şey var.

Hem Karacan’ın hem de Sakallı’nın salt kendi hataları ya da ekiplerinin yetersizliği yüzünden kaybettiği noktasında itirazlarımız olabilir.

Ki, seçimler sadece bu şekilde değil, şehrin psikolojisinin de yönetilmesiyle kazanılır.

+++

İşte AK Parti adına ortaya çıkan en büyük handikap bu noktada başlıyor!

Çünkü, “AK Parti, Eskişehir seçimlerine öyle bir havayla başladı ki başladığı o havadaki bulutları hala dağıtamadı”

Hatırlayın, Büyükerşen ile AK Parti’nin ilk kez karşı karşıya geldiği 2004 seçimlerini…

Yılmaz Hoca, yüzde 1’lere inmiş DSP’nin adayı…

AK Parti ise tüm ülkede büyük rüzgâr yakalamış ve kurulur kurulmaz tek başına iktidara gelecek kadar yelkenlerini doldurmuş.

Bu iki taraf arasında nasıl bir seçim yarışı yaşandı?

Biz anımsatalım…

Tramvay raylarının önüne yatılıp, “Tramvay istemiyoruz” diye bağırtıların yaşandığı yarış.

Heykellerin önünde protestoların düzenlendiği, düzenletildiği bir yarış.

“Büyükerşen sobada fatura yaktı” diye iftiraların atıldığı, attırıldığı bir yarış.

“Senfoniye, tiyatroya, operaya harcanan para yazıktır günahtır” diye tellal çığırtılan bir yarış.

Belediye önüne kara çelenklerin konulduğu, kondurulduğu arbedelerin havalarda uçuştuğu bir yarış.

Hatırlayın o günleri…

Eskişehirli seçimi unuttu, Büyükerşen ile kentin edindiği kazanımları koruma derdine düştü.

Yılmaz Hoca’yı tarihe gömülen partisine ve tüm kara propagandaya rağmen yeniden seçmeyi başardı…

+++

Neden?

Şehirde öyle bir psikoloji oluştu ki;

“AK Parti şehri alırsa tramvay rayları sökülür” endişesine kapıldı.

“Şehri saran heykeller kaldırılır” diye düşündü.

“Porsuk Projesi yarım kalır” diye korktu.

“Tiyatrolar perdelerini kapatır, senfoni kapısına kilit vurur” diye ürperdi.

“Çağdaş Eskişehir aynı yolda ilerlerken, bu yol kapanır, geri gidiş başlar” diye düşündü.

Ki, hiç de haksız sayılmazdı.

AK Parti’nin o dönemde şehirde yarattığı hava tam da bu noktadaydı!

Sahiden de Eskişehirli masaya yumruğunu vurmayıp, seçimleri AK Parti’ye verseydi, belki bugünkü modern Eskişehir hiç ortaya çıkmayacaktı.

+++

Lafı uzatmayalım…

Yıl oldu 2023 ve bir sonraki yılda yeni bir yerel seçim daha var.

Başta da söyledik.

Havada hala “AK Parti kazanır” kokusu yok!

Bunun sebebini sadece son dönem siyasetine bağlayamayız.

O yıllardan kalan psikolojinin hala ve hala çok büyük bir etkisi var.

Ve hala o dönemde yaşanan korku bugün yine Eskişehir toplumunda devam ediyor.

İşte o gün şehirde yaratılan bu büyük korkular yıllar içerisinde hep AK Parti’nin karşısına çıktı…

Çıkmaya da devam ediyor.

Yani şehirde o dönem yaratılan korku imparatorluğunun etkileri bugün hala devam ediyor.

Peki şehrin üstüne daha çok AK Parti’nin üzerine karabulut gibi çöken bu kaos algısını kim yarattı, oyunu kim kurdu, kim yönetti ve kim kaybedilen onca seçimin müsebbibi oldu?

Elbette aklınıza hemen bir isim geliyor, biliyorum.

Onu da zamanı gelince konuşuruz…