Eskişehir’de her yağış sonrası ortaya çıkan kötü görüntüler var.

Modern bir kente çok da yakışmayan manzara hepsi.

Dahası artık daha geniş alanlarda daha yoğun biçimde yaşanıyor.

Yağışların biriktirdiği sular artık kenar mahalleleri de etkisi altına alıyor.

Caddeler göle dönüyor, sokaklardaki evler sular altında kalıyor.

++++

‘Avrupa Kenti’ yakıştırması yapılan bir şehirde yaşanan bu sorun kabul edilir olamaz!

Zira yağış konusunda ülkemizin ve şehrimizin aldığı yağıştan çok daha fazlasına maruz kalan Avrupa Kentlerinde sel baskınları her zaman görülmez!

Nedeni çok basit.

Şehirleşme sürecinde yaptıkları alt yapı sistemi çok yoğun yağışlara dirençli yapılardır!

Bu nedenle gelişmiş kentlerin herhangi birisinden sürekli yolları, caddeler, sokakları basan su görüntüleri görmezsiniz!

Fakat!

Yağışlar bazen öyle yağar ki, onların alt yapısı bile işin üstesinden gelmeye yetmez.

İşte biz buna “Afet” diyoruz.

Alınan önlemlerin üstünde yaşanan her doğa olayı afet olarak döner insanoğluna.

Sadece seller değil...

Doğru önlem almazsanız depremler de heyelanlar da diğer tabiat olayları da maalesef felakete, büyük afetlere dönüşüyor.

+++

Köşemizi takip edenler bilir;

“Afetler üzerinden siyaset yapılmaz!” türünden onlarca yazı yazmışızdır.

Bunun neticelerinin siyaseten zarar olduğunu hep söyleriz.

Son seçime bakın örneğin!

Deprem bölgesindeki sandıklardan çıkan sonuçlara dair o bölge insanına yöneltilen eleştiriler infiale dönüşmüştü!

Eskişehir’de durum daha farklı hatta o bölgeye dair bir benzetme bile yapılamaz ama;

Beklenenin çok dışındaki yağışların yarattığı etki de siyaset konusu yapılmamalı.

AK Parti yıllardır bunu yapıyor ama bir türlü siyasi karşılığını alamıyor.

Bugün de durum benzer türden...

AK Parti kurmayları, hemen sosyal medyaya sarılıp şehirden gelen görüntüleri eleştirmeye başladı.

Her zaman aynı şeyi yapıp farklı sonuç almayı bekleyenler gibiler!

Afete dönüşen bu olayda daha toplumsal bir duruş gerekirken, hemen eleştiriye sarılmanın doğru olmadığını düşünüyoruz.!

+++

Ha bu demek değil ki, şehir öylece kalsın, alt yapı bugünkü gibi dursun!

Şehirde göl manzaralarını yaratanlar da çıkıp bir zahmet halktan bir özür dilemeli!

Yağış miktarı hesaplanmadan yapılan alt yapının yetersizliğini itiraf etmeli.

Örneğin;

Her yağışta sürekli sular altında kalan EMKO-TEKSAN Bölgesini bile halletme yeteneğinden uzak kaldıklarını itiraf etmeli.

Şehrin alt yapısının biraz fazla yağan yağışları kaldırma potansiyelinden uzak kaldığını halka anlatmalı.

Hatta daha fazla yağışın Eskişehir’de çok daha ağır zarara yol açacağını açıklamalı.

Tüm bunların halli için de bir bütçe ayırdıklarını, o bütçenin şu kadar rakamdan oluştuğunu ve gereken önlemlerin şu sürede alınacağını vatandaşla paylaşmalılar.

Ama nerede öyle yöneticiler, nerede öyle sorumlular?

Bizimki de laf işte!

Daha dün yaşanan Kalabak Krizlerinden...

Su Kuyruklarından.

Sumatik krizlerinden ve en kötüsü de sağlıksız damacanada halka sağlıksız su içirenler tek bir özür dilemezken; iki damla fazla yağan yağmurdan sonra mı dileyecek?

Dediğim gibi, olmayacak şeyi istemek bizimkisi...