SES Eskişehir'den Vergide Adalet Açıklaması SES Eskişehir'den Vergide Adalet Açıklaması

Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Üstün, ortalama yaşam süresinin uzaması nedeniyle daha çok kanser vakası görüldüğüne dikkat çekerek, toplumda en sık görülen kanser türünün erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri olduğunu belirtti.


Acıbadem Eskişehir Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Üstün, 1-7 Nisan Kanser Haftası vesilesiyle önemli bilgiler paylaştı. Kanser hasta sayısının giderek arttığını vurgulayan Doç. Dr. Üstün bu artıştan genellikle çevresel faktörler veya kişilerin yaşam tarzlarının sorumlu tutulmasına rağmen, asıl artış nedeninin insan ömrünün uzaması olduğunu, bu nedenle herkesin kanserin eskiye göre daha çok görüldüğü şeklinde bir gözlemi bulunduğunu söyledi. Günümüzde en çok ölüme yol açan 2 hastalığın kanser ve kalp hastalıkları olduğunu belirten Doç. Dr. Üstün, “Kanser kelimesi yengeç anlamında olup, vücudun normal hücrelerinin yapı ve özelliklerini değiştirerek daha hızlı çoğalması ve ölümsüzlük özelliğini kazanmasıyla meydana gelmektedir. Kanser hücreleri organlarda ve vücutta arttıkça, normal hücreler görevlerini yerine getirememeye başlamaktadır. Bunun sonucunda iştahsızlık, kilo kaybı, enfeksiyon, kanama ve organ yetmezlikleri gelişmektedir.” dedi.



“En Çok Ölüme Yol Açan Akciğer Kanseri”


Toplumda en sık görülen kanserin erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda ise meme kanseri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Üstün, her 2 cinste de en çok öldüren kanser türünün 'akciğer kanseri' olduğunu; bununla birlikte kalın bağırsak, mide, pankreas, yumurtalık ve baş boyun kanserlerinin toplumda sık görülen diğer kanser türleri olduğunu ifade etti. Prostat kanserinin erkeklerde en çok görülen kanserlerden bir diğeri olduğunu ancak hormon zıttı tedaviyle hastalık kontrol altına alınabildiği için hastaların yaşam süresinin uzun olduğunu sözlerine ekleyen Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Hasan Üstün, tıptaki gelişmelere paralel olarak kanser tedavisinde de ilerlemeler kaydedildiğine değinerek, “Hastalığın erken evrelerinde en etkili tedavi yöntemi ameliyattır. Yapılan ameliyat hastanın yaşam kalitesini ve süresini belirlemektedir. Meme kanserinde ameliyatta koltuk altı lenf bezlerinin alınması gerekebilmektedir. Koltuk altı lenf bezleri alındığında hastaların kol şişliği olabilmektedir. Ancak koltuk altı lenf bezi tutulumu yoksa bunların çıkarılmasına gerek yoktur. Meme kanserli hastaların koltuk altı lenf bezleri ameliyat sırasında değerlendirilerek tutulum yoksa bunların alınmaması uygun bir ameliyat yöntemidir. Ameliyattan sonra hastalığın tekrarlama riskini azaltmak için kemoterapi ve radyoterapi uygulanabilmektedir. Radyoterapi ışın tedavisi olarak bilinen tedavinin diğer adıdır. Kemoterapi ilaçları, hormon önleyici ilaçlar, akıllı ilaçlar, kemik güçlendirici ilaçlar, kemik iliğini uyarıcı ilaçlar kanser tedavisinde kullanılmaktadır.” şeklinde konuştu.



“Tedavi Yöntemine Kanser Konseyi Karar Verir”


Doç. Dr. Üstün, ileri evrelerde ise hastayı rahatlatmaya yönelik ameliyat yapılabileceğini, örneğin karaciğer metastazı olan kalın bağırsak kanseri olan hastada bağırsak tıkanıklığı olmasın diye ameliyat gerçekleştirilebileceğini, hastanın ömrünü daha rahat geçirebilmesi için kemoterapi ve radyoterapi verilebileceğini aktardı. Kanser hastalarının tedavi ve takibinin nasıl yapılacağına hastane bünyesindeki kanser konseylerinin karar verdiğini belirten Doç. Dr. Üstün, bu konseyde radyolog, patolog, nükleer tıp uzmanı, laboratuvar ekibi, hemşire, cerrah, medikal, onkolog ve radyasyon onkoloğunun yer aldığını anlattı. Tedaviye zamanında başlama, kan tetkiklerinin zamanında çıkması ve doktor tarafından değerlendirilmesi, radyoloji ve nükleer tıp görüntüleme tetkiklerinin zamanında yapılmasının uygun tedavi ve takip için gerekli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Üstün kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinin konforlu ortamlarda alınmasının, hastaların tedaviye uyumlarını artırdığını dile getirdi.



“Bitkisel Tedavi Doktora Danışılmalı”


Tedavi için alternatif yöntemlerden de bahseden Doç. Dr. Üstün, konuşmasına şöyle devam etti:


“Hastalar tedavi sırasında veya tedavi bittikten sonra başta bitkisel kökenli olmak üzere birçok farklı ürün kullanmaktadır. Gerek hastalar gerekse hasta yakınları haklı olarak hastanın kanserden kurtulması için arayışa girmektedir. Hastaların varsa kullandıkları ürünler hakkında doktorlarını bilgilendirmeleri önemlidir. Hastaların ve hasta yakınlarının bu ürünleri kanserin gerçek tedavisi olarak görmek gibi bir yanlışlığa düşmemeleri gerekir.”