Pazarlama bitiş çizgisi olmayan bir yarıştır.” – Philip Kotler

Yazının başlığından da anlaşılacağı gibi bu yazım pazarlama kavramıyla ilgili… Ama unutulmamalı ki, pazarlama sadece şirketlerin departmanına verilen bir isim ya da sadece bir ürün veya hizmeti satmak için yapılan etkinlikler değildir. Esasında detaylı düşünürsek pazarlama kavramı hayattaki ilişkilerimizde, işimizde, hayat tarzımızda bile yer alan bir kavramdır. Pazarlama bir bakıma hayatımızı belki de fark ettirmeden içten içe yönlendiren bir güçtür. Nasıl mı? Etkilendiğiniz ünlü isimleri, kullandığınız markaları, vazgeçemediğiniz ürünleri, hayat tarzınızı etkileyen birçok faktörü ve bunlarla bağlantılı olarak satın aldıklarınızı düşünün dersem hemen cevabın ortaya çıktığını görürüz sanırım. Başka bir deyişle, birçok açıdan düşünürsek “pazarlama esasında hayatın kendisidir” dersek çok da yanlış olmayacaktır. Pazarlama kavramının önde gelen isimlerinden Philip Kotler yukarıda yazmış olduğum sözünde “Pazarlama bitiş çizgisi olmayan bir yarıştır” der. Evet, sonu olmayan sürekli gelişen, değişen ve hayatlarımızı etkileyen bir kavramdan bahsediyoruz. Hem bu sözden destek alarak hem de Kotler’in numaralandırılmış pazarlama evrim süreci eşliğinde, pazarlamanın geçmişinden günümüzdeki durumuna bu yazımda temel hatlarıyla değinmeye çalışacağım. Pazarlama tarihine kısa ve eğlenceli bir yolculuğa hazırsanız haydi başlayalım.

Pazarlama evrimi denilince tabi ki pazarlama 1.0 ile başlamak gerekiyor. Pazarlama 1.0 deyince de tarihleri 1800’lü yılların sonlarına 1900’lü yılların başlarına almak gerekiyor. Pazarlama 1.0 döneminde tüketicilerin istekleri ve tercihleri çok önemli değildi. Bu yıllarda üreticilerin sadece tek amacı vardı; O da daha fazla ürün üretmek… Belki de bu dönemin özelliğini en iyi anlatan sözlerden birisini sizlerle aşağıda paylaşmak isterim;

“Her müşteri, istediği renkte bir arabaya sahip olabilir, tabii renk siyah olduğu sürece…” – Henry Ford

Bu sözle ilgili ek bir bilgi de vermek isterim; Henry Ford’un bu sözünün arkasında önemli nedenler bulunuyordu. O yıllarda en hızlı kuruyan boya rengi siyahtı ve bu üretim hızını oldukça önemli bir seviyede arttırıyordu. Bu faktörlerden dolayı o yıllarda tek renk üretim seçeneği ön plandaydı. 1900’lü yılların ortalarına gelindiğinde Pazarlama 2.0 ile ilişkisel pazarlamanın temelleri ortaya atılmıştı ve tüm işletmeler sadece üretimin değil tüketici istek ve tercihlerinin de önemli olduğunu anlamaya başladı. Bu farkedilişteki en büyük etken her sektörde rekabetin artmaya başlaması, ürün ve hizmet seçeneklerinin çoğalmasıydı. 21.yy. başlarında tüketicilerin fikir ve deneyimlerinin ön plana geçmesi ve markalarla arasında bir değer yaratmaya başlamasıyla Pazarlama 3.0 dönemi başlamıştı. Pazarlama 3.0 ile değer odaklı bir pazarlama anlayışı başlamıştı. 2010’lu yıllara gelindiğinde internet ve dijital dünya bizlerin hayatına girmeye başladı. Bununla beraber pazarlama kavramı dijital dünyayla tanıştı. Markalar pazarlama stratejilerini dijital dünyaya göre geliştirmeye başladı ve Pazarlama 4.0 dönemine merhaba dedi.  Ayrıca, Pazarlama 4.0 dönemiyle beraber markalar tüketici hakkında veri toplama ve veri analizi yapma stratejilerini de geliştirmiş oldu.

“Pazarlama gerçeğin yaratıcı kullanımıdır.” – Philip Kotler

Pazarlama 5.0 döneminde markaların dijitalleşme ve pazarlama çalışmalarına yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi günümüz dünyasının popüler kavramları girmeye başladı. Günümüz işletmelerinin tüketicilerle en fazla iletişim kurduğu ve onlara alternatif imkanlar sunduğu bu dönemde nöropazarlama çalışmaları da ön plana çıktı. Ve gelelim şu andaki en son pazarlama dönemine… Daha önce bahsetmiş olduğum 5 döneme artık “sürükleyicilik” eklendi ve bizler Pazarlama 6.0 dönemine merhaba diyoruz. Pazarlama 6.0 döneminde sürükleyici pazarlama ve fijital pazarlama kavramları hayatımızda ön plana çıkıyor. Peki nedir sürükleyici ve fijital pazarlama? Sürükleyici pazarlama tüketicileri markalar evreninin içine tamamen koyan, ilgi çekici ve çok özel deneyimler yaşatan bir pazarlama yaklaşımıdır. Sürükleyici pazarlamada bireyler sadece bir ürün almazlar aynı zamanda bu markanın bir temsilcisi gibi olurlar. Bu deneyimlerin oluşumunda ileri teknoloji, yapay zekâ ve sanal gerçeklik ön planda yer alır. Sürükleyici pazarlamanın deneyim merkezli, ileri teknolojiden yararlanarak tüketicilerle duygusal bağ kuran ve kişiselleştiren bir pazarlama yaklaşımı olduğunu ve markalarında artık bu yaklaşım üzerine önemli çalışmalar yaptıklarını belirtmek isterim. Fijital kavramı “Dijital” ve “Fiziksel” kelimelerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Fijital pazarlama yaklaşımı bir pazarlama stratejisindeki dijital ve fiziksel ögelerin birleşiminden ve birbiriyle olan etkileşiminden oluşur. Fijital pazarlama farklı alanlar, farklı kanallar ve müşteri deneyim noktalarında tüketicilerle bir etkileşim ve bağ oluşturmak üzere birçok özellikten yararlanır.

Markaların bu yaklaşımlar üzerine çalışmalarının ve dijital stratejilere bu kadar önem vermelerinin bir sebebi var: Dijital bir dünyada doğan ve içinde bulunulan olanaklarla yetinmeyip hep daha fazlasını isteyen, farklı isteklere ve düşüncelere sahip olan bir Z Kuşağı ve Alfa Kuşağına merhaba diyelim. Sizlere bu yazımda pazarlama evrimi ve pazarlama 6.0 kavramından bahsetmeye çalıştım. Bu yazıdan da yola çıkarak ve bu kavramları tekrar düşündüğümüzde “Pazarlama hayatın kendisidir” sözüne şimdi daha fazla katılacağınızı düşünüyorum. Pazarlama kavramları ile ilgileniyorsanız 2016 yapımı Kurucu (The Founder), 2011 yapımı Kazanma Sanatı (MoneyBall), 2010 yapımı Sosyal Ağ (The Social Network), 2007 yapımı Mad Men dizisini izlemenizi ve Robert Cialdini’nin İknanın Psikolojisi, Martin Lindstrom’un Buyology ve Philip Kotler’in Pazarlama 6.0 isimli kitaplarını okumanızı öneririm.

Bir Sonraki Yazıda Görüşmek Dileğiyle…