“Çarpışma” programının yankıları şehrin kulislerinde yankılanıyor.

Programımıza yapılan geri dönüşlerin hazzını yaşıyoruz.

Bir hafta ara verdik…

Yeni mekânında yeni gününde Çarpışma sizlerle buluşmaya bundan sonra da devam edecek;

Şehrin nabzını ölçmeyi, gündemini belirlemeyi de sürdürecek…

+++

Neyse…

Kısa bir reklamdan sonra yazımıza dönelim…

Çarpışma’da öylesine fikir fırtınaları yaşanıyor ki;

Bize pek çok yazı malzemesi çıkıyor.

Onlardan birisi şehirde AK Parti’de siyaset yapanlara karşı oluşturulan algıyla ilgili…

+++

Anlatalım…

Biliyorsunuz Eskişehir’deki durumlar ülkenin tam aksi istikametinde….

Şehirde muhalefet partisi iktidarda, ülkenin iktidarı da şehirde muhalefette.

Bu durum ülkede olduğu gibi 20 yılı aşkın süredir değişmedi, değişmiyor.

Bu yüzden kent siyaseti geçen süre içerisinde farklı noktalara evrimleşiyor, evrimleştiriliyor.

Elbette toplumdaki algıyı yönetme sanatıyla!

+++

Fark ediyorsunuz değil mi?

Belediye Meclislerinde öylesine tartışmalar yaşanıyor ki, günün sonunda gazetelerin manşetlerinde nedense hep yerel iktidarın aktörleri yer alıyor!

AK Parti aleyhine söylenen bir söz üzerinden yola çıkılıp, AK Partililerin Eskişehir için ne kadarda zararlı insanlar olduğu anlatılmaya çalışılıyor.

Çünkü hangi dönem olursa olsun hep bu algı yaratıldı ve aynı şey söylendi;

“Yapacağımız hizmetler var ama AK Partililer engelliyor”

+++

Oysa yine meclislerden örnek vererek gidelim;

Yaşanan onca tartışma sırasında AK Parti kanadının çoğu kez siyaseten değil, şehrin yararları noktasında oy kullandığını biliyoruz.

Hem de yüzlerce maddede oy birliği ile geçirilen gündem maddeleri var.

Ama…

Biraz önce de dediğimiz gibi, attıkları doğru adımlar bile algı içerisinde eriyip gidiyor.

Ve öyle bir tablo oluşuyor ki, AK Parti’de yerel siyaset yapanlar adeta medyanın genel kısmında ve bu sayede kamuoyunda “tükaka” konumuna getiriliyor.

+++

Tekrar gelelim Çarpışma’ya…

Su zammını konuştuğumuz bölüm epey hararetli geçti.

Maalesef ki meslektaşlarımın zam savunuculuğu yaptığına tanıklık ettim.

Bu durum bizi epeyce üzdü ama zammın savunulacak yanı olmadığını dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık.

Kim haklı kim haksız herkes mutlaka kendisine göre karar vermiştir.

Ben bugün bu noktada değilim.

Sadece dikkatimi çeken bir konuya değineceğim…

Şöyle ki;

“Su zammına karşı çıktığım” zaman Soner Yüksel’den gelen tepki;

“Hasan Burgaz’ın yardımcısı ol bari!”

Beri yandan…

Yine zamlara karşı ortaya konulan söylemlere;

Soner Uçak’tan “Murat Özcan’dan rol kapma” yorumları geldi.

Ve öylesine bir hava içerisinde söylendi ki bu sözler;

“Eskişehir’de AK Partililerle nasıl aynı düzlemde düşünülür?” demeye getirildi.

+++

Kısacası;

Yazımı doğrunun tek olduğunu ve asla yıkılmayacağını söyleyerek bitirmek istiyorum.

Evet, bir şey ya doğrudur ya yanlıştır…

Doğru olanı da kimin söylediği zerre kadar umurumuzda olamaz.

Hele hele siyaset adına yanlışı savunmaya kalkmak daha fecaati olur.

O yüzden eğer doğruyu söylüyorsak, bizi kimin yanına yakıştırıyorsanız yakıştırın.

Gerisi laf-ü güzaf…