Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli, yaptığı konuşmada 28 Şubat 1997 sürecinin Eskişehir sanayisi üzerinde son 5-10 yıldır etkisi daha belirgin hissedilen sıkıntılı bir dönemi başlattığını ifade etti.

Küpeli, “1997 yılıyla başlayan ve hepimizin ayağına pranga vuran bir süreç yaşadık. Bu sürecin acılarını ne yazık ki son beş on yıldır daha derin şekilde hissetmeye başladık. Öncesinde bu denli büyük sıkıntılar yaşanabileceğini belki de öngöremedik, yeterince önemsemedik. Ancak bugün artık çok net bir şekilde görüyoruz ki; yetiştirdiğimiz, yetiştireceğimiz ya da ihtiyaç duyduğumuz iş gücü bizim için vazgeçilmez. Bir kez daha altını çiziyorum: Eğer dünyayla rekabet etmek istiyorsak, kaliteli ve verimli bir iş gücüne mutlaka ulaşmak zorundayız.” dedi.

Küpeli, Eskişehir OSB’de her yıl ortalama 2 bin 500 yeni çalışana ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu talebin artık doğal yollarla karşılanamadığını belirtti. “Eskiden açık iş var mı diye kurumlarımıza başvuran birçok insan olurdu. Bugün ise bu talep oldukça azaldı. İş beğenmeyen ya da sürekli iş değiştiren bireylerin sayısı artmış durumda. Bu da iş gücü piyasasında ciddi bir değişimin yaşandığını gösteriyor.” dedi.

Emekliler Derin Yoksulluğa Sürüklendi: 22 Yılda Yüzde 300 Hak Kaybı
Emekliler Derin Yoksulluğa Sürüklendi: 22 Yılda Yüzde 300 Hak Kaybı
İçeriği Görüntüle

“‘Ne iş olsa yaparım’ anlayışı sanayiye yetmiyor”

Sanayideki dönüşüme dikkat çeken Küpeli, “Ne iş olsa yaparım” anlayışının artık geçerliliğini yitirdiğini söyledi. Özellikle yapay zeka, yazılım, bilişim gibi yüksek teknoloji alanlarının sanayi içerisindeki ağırlığının arttığına vurgu yapan Küpeli, “Hepimiz yıllarca ağır sanayi için çalıştık, kalkınmanın burada olduğunu düşündük. Ancak son yıllarda bu anlayış değişmeye başladı. Şimdi yapay zeka, yazılım ve bilişim sektörlerinin önemi çok daha fazla hissediliyor. Bu alanlarda da ancak nitelikli, eğitimli, verimli bireylerle başarı elde edebiliriz. Ne yazık ki geçmişteki ‘her işi yaparım’ anlayışı artık sanayiye katkı sağlamıyor. Dünya ile rekabet edebilmek için bilgili, işini bilen insanlara ihtiyacımız var.” dedi.

“Üniversite mezunu olmak tek başına çözüm değil”

Küpeli, üniversite eğitiminin tek başına sanayiye çözüm üretmediğini belirterek, teknik ara eleman eksikliğine dikkat çekti. Her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce gencin işsiz kalmasının temel nedenlerinden birinin, piyasanın ihtiyaçlarına göre eğitim verilmemesi olduğunu savundu. Küpeli, “Bugün üniversiteler haddinden fazla mühendis mezunu veriyor. Elbette mühendislik önemli ama bir fabrikada 3-4 mühendise karşılık 40-100 teknisyene ihtiyaç var. Mühendislerimizi teknisyen gibi çalıştıramıyoruz çünkü kültürel olarak bu anlayışa alışık değiliz. Örneğin yeni bir fabrikamızda görev yapan Alman mühendisler, iş kıyafetlerini giyip sahada birebir çalışıyorlar. Bizde ise mühendis arkadaşlarımıza anahtar verildiğinde ertesi gün işe gelmeyenler oluyor. Bu anlayışla üretim yapmak ve rekabet etmek mümkün değil.” dedi.

Kadın istihdamı ve mesleki eğitim projeleri ön planda

Sanayideki iş gücü açığını kapatmak için kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Küpeli, aynı zamanda mesleki eğitimin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. EOSB bünyesinde bu amaçla hayata geçirilen projelere de değinen Küpeli, özellikle 2019 yılında açılan okulun ve 2018’de kurulan MEGEM A.Ş.’nin (Eskişehir Meslek Edindirme ve Geliştirme Merkezi) dikkat çeken başarılar elde ettiğini aktardı.

Küpeli, “İlk meslek okulumuzu 9 Eylül 2019’da dönemin valisiyle birlikte açtık. Yüz kişiyle başladık, çok güzel geri dönüşler aldık. MEGEM aracılığıyla 20-35 yaş arası meslek sahibi olmayan bireylere yeni beceriler kazandırıyoruz. Eğitim alanların çoğu yüksek öğrenim görmüş kişiler. Hatta içlerinde mühendisler bile var. 3-4 ay gibi kısa bir sürede başka bir meslek öğrenip üretime katılıyorlar. Bu hem bireysel hem ekonomik gelişim için çok önemli.” dedi.

“Fabrikalar işçi bulamıyor, üretim düşüyor”

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nin Eskişehir ekonomisinin yaklaşık %80’ini sırtladığını vurgulayan Küpeli, bölgedeki üretimin ciddi biçimde iş gücüne bağlı olduğunu belirtti. Buna karşın, birçok fabrikanın iş gücü yetersizliği nedeniyle ikinci ve üçüncü vardiyayı kurmakta zorlandığını dile getirdi.

Küpeli, “Bugün birçok fabrikanın kapısında ‘eleman aranıyor’ ilanı var. Ama bu ilanlara başvuru gelmiyor. İş gücüne ulaşamıyoruz. Mevcut çalışanlarımıza mesai ödetmek istesek bile yasalar izin vermiyor. Yılda 275 saatten fazla mesai yapıldığında çeşitli yaptırımlar var. Bu da üretimin düşmesine ve dolayısıyla rekabet gücümüzün azalmasına yol açıyor.”

“Meslek liseleri yeniden değer kazanmalı”

Küpeli, kendi eğitim geçmişine de atıfta bulunarak meslek liselerinin eski itibarlı konumuna yeniden ulaşması gerektiğini belirtti. 1980-1990’lı yıllarda meslek liselerinin sınavla öğrenci aldığını ve bu öğrencilerin mezuniyet sonrasında hızla iş bulduğunu hatırlatan Küpeli, “Bugün gençlerin neredeyse tamamı üniversite sınavlarına yöneliyor. Ama bu eğitim sistemi ne sanayiye ne gençlere fayda sağlıyor. Oysa meslek lisesi mezunları kendi ayakları üzerinde durabilen, üretime doğrudan katılabilen bireyler oluyor.” dedi.

“Sanayi kendi insan kaynağını kendisi yetiştirmek zorunda”

Konuşmasının sonunda çözüm önerilerine de değinen Küpeli, artık sanayinin kendi ihtiyacını kendisinin karşılaması gerektiğini, bu kapsamda eğitim kurumlarıyla daha fazla iş birliği yapılması gerektiğini vurguladı:

“Göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Kadın istihdamından meslek liselerinin güçlendirilmesine kadar her alanda üzerimize düşeni yapmalıyız. Biz üretmek zorundayız. Bu ülkenin refahı, bu topraklarda kalkınma, ancak nitelikli iş gücüyle mümkün. Bu yüzden herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor.”