Mihalıççık, Eskişehir’e bağlı bir ilçe.

Polatlı’ya komşu, Ankara’ya yakın.

Başkent’e yakınlığı çok güzel.

Buna rağmen nüfus ve sosyal anlamda çok fazla gelişim göstermemiş.

Yaşayan sayısı sadece 8 Bin dolayında.

Farklı gelir kaynakları var nüfusun geçimi için.

Tarım, hayvancılık ve madencilik yapılıyor.

Geliştirilmesi durumunda gelişime açık bir yöre.

Dahası iklimi de fena değil.

Yetiştirdiği kiraz dünyaca ünlü.

Ayrıca zincir marketler gelmiş, devlet hastanesini, okullarını yapmış;

Büyükşehir Belediyesi de itfaiye teşkilatına kadar kurmuş.

+++

Dün Sevgili Soner Yüksel’le sert tartışmalara varan bir sorunun cevabını çözmeye çalıştık.

Soru şuydu;

“Mihalıççık’ta yaşar mısın?”

Soner, Eskişehir’deki konforlu yaşamdan sonra küçük bir ilçede yaşamanın zorluklarından detaylar vere vere anlattı.

O’nun bu konudaki tutumu sert, katı ve net;

“Ben yaşamak istemezdim” dedi çekildi kenara.

+++

Benim tarafım şu oldu;

“Fırsat sağlanırsa Mihalıççık’ta yaşamaktan dolayı çok memnun olurum”

Nedenlerini sıraladım.

Bir defa güvenli bir yaşam alanı sunabilir bana Mihalıççık!

Az katlı, daha geniş alanlarda yayılmış yerleşim birimleri kendimi güvende hissettirecek.

Soner, bir kez daha araya girdi!

“Senin derdin zaten bu şehirden gitmek, git Mihalıççık’ta gönlünce yaşa diye çıkıştı!”

Ahmet Can Akdemir ofiste olmasa anlattıklarımı bile dinlemeyecek.

O yüzden son sözüm şu oldu ve konu kapandı;

“Birisi, birileri gitsin peşinden gelenler mutlaka olur!”

+++

Eskişehir’in ilçelerini yıllardır konuşur dururuz.

Diğer kentlerin kırsalı büyüdükçe Eskişehir taşrasının neden terk edildiğini araştırırız.

Nedenlerini açıklarız ve sürekli önlem gerektiği yönünde yazılar yazarız.

Şimdi bu noktadan bakarsak Soner haklı gibi duruyor ama;

Haksız olduğu yanlar çok daha fazla!

Şöyle ki;

Eğer bir yeri geliştirmek için sorumluluk almazsanız, sonuçları bugünkü Eskişehir ilçeleri gerçeği olur.

Hiç yoksa Mihalıççık’ta yaşama isteğim kendi adıma bir sorumluluk oldu.

Soner’e karşı vicdanım rahat!

+++

Ancaaak!

Şu gerçeği de kabul edelim ve soralım;

“Eskişehir’i yönetenlerin, ilçelerin bu hale gelmesi karşısında vicdanları rahat mı?”

Tarım alanlarının her geçen gün terk edilmesinden;

İnsanların ata topraklarını bırakıp kente gelmelerinden;

Fabrikalarda çalışmanın tarlada çalışmaktan daha cazip hale getirilmesinden rahatlar mı?

Rahatsalar sorun yok, Soner de sonuna kadar haklı o zaman!

O halde bana değil, şehri yönetenlere kızmasında daha fayda var Sevgili Soner Yüksel’in!

+++

Tüm bu kavga, gürültü nereden başladı biliyor musunuz?

Bir Rus sosyal medya hesabının İstanbul’daki daha doğrusu Marmara’daki bazı sanayi tesislerinin Mihalıççık’ taşınmak istediğini iddia etmesiyle!

“Hadi canım olur mu öyle?” diyenler oldu anında!

İyi de neden olmasın?

Büyük bir deprem bekleyen ve ülke ekonomisinin neredeyse tamamını Marmara’da sırtlayan sanayi kuruluşlarının bir bölümü güvenli bir alan sunan Mihalıççık’a neden getirilmesin?

Mihalıççık, neden kargo demiryoluna bağlanmasın?

Tek bir Gemlik Liman bağlantısı ile sadece Mihalıççık değil, tüm ilçelerin sanayi bölgeleri bu ağa neden dahil edilmesin?

+++

Yapılır mı?

Yapılır da kim uğraşacak?

Kim, şimdi ülkenin dev sanayi kuruluşlarını kurtarmak için böyle devasa projeler için çabalayacak?

O yüzden bırakın dağınık kalsın?

Şehirlere göç etmeye, onlarca metrelik konutlarda sıkış tıkış yaşamaya devam edelim.

Sanayi ve tarımın bir arada olamayacağına inanmaya devam edelim.

İlçelerimizin kaderine razı olmasına rıza gösterelim.

Ama!

Yok efendim tarım bitti, hayvancılık gidiyor, etin kilosu şu kadar oldu diye de şikayet etmeyelim.

Oldu mu?