İlk bakışta biraz zalim, biraz bir ağır bir tespit gibi duruyor, farkındayım.

Ancak eskiden yan yana kullanılan Eskişehir ve Üniversite kelimeleri bugünlerde pek bir arada anılmıyor.

3 Üniversite olmasına rağmen yani ivme daha yukarı çıkacak diye ümitlenirken Eskişehir’in tek Üniversite olduğu zamanları mumla araması sizce de anormal değil mi?

Lütfen sizde bir zihninizi yoklayın, Eskişehir’de Üniversiteler ilgili son yıllarda aklınıza gelen en güzel, en iyi şey nedir?

Yakın zamanda ESOGÜ ve ESTÜ’nün Rektör atamaları ve Hasan Polatkan Havalimanı sorunu, Anadolu’nun ise kaç lira promosyon alacağı konuları dışında Üniversiteler ile ilgili pek bir şey duyamıyoruz.

Bilimsel, kültürel, sosyal ya da şehrin işleyişine katkı yapacak bir konuda Üniversiteler ne yaptı?

Kusura bakmasınlar ama kocaman bir “hiç”

Şimdi ESTÜ’ YE bağlanan Uydu ve Uzay Bilimleri dışında şehir için bir çalışma yapıldığını, birileri talep etmeden inisiyatif kullanıldığını hiç görmedim.

Uraysim gibi bir konu vardı akıbeti ve işleyişi belirsiz…

Termal kaynaklar ne konuda, kaynak duruyor mu? Kaç metrede su var bilen yok.

20 yıldır bir tek inceleme konusu olmadığını ve kimsenin merak ettiğini düşünmüyorum.

Pessinus antik kentinde tarihi zenginliği gelip inceleyen Akdeniz Üniversitesi…

Çiftelerde su ürünleri araştırma ve uygulama işletmesini açan Ankara Üniversitesi…

Şehir planları ile ilgili çalışma yapan İTÜ…

Mesela bizim Üniversitelerimiz ve ilgili bölümleri Eskişehir özelinde bir kurum talep etmeden trafik ölçümü ve dağılımı ilgili araştırma yapamaz mı?

Mesela bizim Üniversitelerimiz şehrin kültür envanteri ile ilgili bir çalışma yürütemez mi?

Mesela bizim Üniversitelerimiz yaşadığı şehrin vatandaşlarını kampusa çekmek için şenlikler, aktiviteler, film festivalleri ya da sertifikalı özel eğitim kursları açamaz mı?

İddialı bölümler ulusal, uluslararası sempozyumlar, çalıştaylar düzenleyemez mi?

Hepsi yapılabilir, çünkü hepsi daha önce yapılmıştı.

Ne yazık ki eskiden hem bilim hem halkla iç içe, herkesin sahiplendiği kurumlar, şimdi sadece dışarısına değil, vatandaş ile arasına kocaman duvarlar örüyor.

Eskiden bırakın biz basın mensupları olarak hemen hemen her dekanını, hocasını tanıdığımız Üniversitelerin basınla ilgili kısımları şimdi şehirdeki basın mecralarını bile tanımıyor.

Bırakın öğrenci olmayı biz eskiden sadece Anadolu Üniversitesi ve sonradan ESOGÜ varken Yunus Emre yerleşkesini kullanır, Sinema Anadolu’da film izler, kütüphanede çalışma yapar ve hiçbir şey yoksa bile yerleşke yolu kestirme diye içinden geçmekten imtina etmezdik.

Şimdi öyle bir algı oluştu, oluşturuldu ki içine girmeye, işimiz varken bile gitmeye çekinir olduk.

Öğrenci eylemleri, renkli yılsonu etkinlikleri, her yaz şehir merkezine neşe katan gösteriler, şenlikler… Şimdi fotoğraflarda kalan bir yaşam reaksiyonu gibiydi.

Daha özel bir şey söyleyim…

Örneğin alanım medya olduğu için Rektör beyden medya alanı ile ilgili şehrimizde basın çalışanları için defalarca özel eğitim talebinde bulundum.. Sonuç yok.

Üniversite depolarında çürüyen ve şehre dair kültür envanterini iyi yansıttığını düşündüğüm filmlerin, belgesellerin şehir medyasının kullanımına açılmasını istedim. Sonuç yok.

Üniversite stüdyoları, çekim ekipmanları ve iletişim öğrencileri ile ortak çalışmalar yapalım. Öğrenciler için staj bizim için bilgi ve gelişim adına güncelleme dedim yine sonuç yok.

Anlayacağınız öğrenci şehri Eskişehir 3 Üniversite oldu diye sevinecekken Hiç Üniversite diye üzülmeye başladı.

Emeği geçenlere selam olsun…