Yıllarca parti içinde mücadele etti.

Tam 3 kere partiden ihraç edildi. İhraç sebepleri hep altı doldurulamayacak kadar basit ve komikti. Partiye küsmedi, mücadeleden geri durmadı.

Parti genel merkezi ona karşı güdümlü ve çok sert bir tutumda olmasına rağmen direndi.

Partiye gelen ön seçim sandığında mücadelesinin karşılığını alarak 1. sıra milletvekili adayı oldu.

Ama bahtsızlığına bakın ki o seçimde partisi barajın altında kaldığı için milletvekili olamadı.

Sonra Yılmaz Hoca çağırdı. Hem kendi hem de kırk yıllık mücadele arkadaşları Erdal Caferoğlu ve İbrahim Arslan ile DSP’nin meclis üyesi oldular.

Eli boş dönmediler bu süreçten. Yılmaz Hoca gibi beynelmilel bir ismi DSP’den alıp CHP’ye getirdiler.

Sonra yıllardır mücadele ettiği partisinden Milletvekili adayı oldu. Çok iyi bir performans ortaya koydu. Hatipliği, siyasi tecrübesi ve örgütlülük becerisi ile CHP’nin Eskişehir özelinde en başarılı parlamento süreçlerinin birinde yer aldı.

Yerel seçim sürecinde partinin Odunpazarı cephesinde işler karıştı. Fazlaca iddialı aday vitrine çıktığı için kafalarda soru işaretleri oluştu. Birini seçsek diğer partililerin tepkisi olacak hatta ona oy vermeyecekler ve seçimi kaybedeceğiz endişesi hasıl oldu.

Çareyi yine kendisinde buldular. Milletvekilliğini çok sevmesine ve kariyer planı bunun üzerine olmasına rağmen istifa et, belediye başkan adayı ol diye talepte bulundular.

Hem parti genel merkezi hem Yılmaz Büyükerşen’i kırmamak için kabul etti.

Aday oldu, kazandı ve Belediye Başkanı oldu.

Malum olduğu üzere Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’tan bahsediyorum.

Çünkü o belediye koltuğuna oturduğu ve ilk dönemi tamamladığı ana kadar Kazım Kurt partililerin çok sevdiği, çok iyi siyasetçi dediği, önemli bir politik aktördü.

Ne olduysa 2. kez seçildikten sonra oldu ve ciddi bir kesim Kazım Kurt’a karşı tavır aldı.

Düne kadar göze batmayan şeyleri rahatsızlık sebebi olarak öne sürmeye başladılar.

Çünkü Kurt Büyükerşen’in arzu etmediği bir il başkan adayını destekledi.

Çünkü Kurt’un hakim olduğu delegasyon Büyükerşen ve Ataç ismine kurultay delegeliğinde yaptığı hamleyle mesaj vermek istedi.

Çünkü Kurt bugüne kadar ki mücadelenin ardından bir kere de benim istediğim olsun, Büyükşehir için bir adaylık söz konusu olacak ise o göreve talibim demeyi tercih etti.

Demokratik ve sosyal bir partide normal şartlar altında son derece normal, son derece sıkça rastlanan bir adaylık talebi veya parti içi rekabetten ciddi küslükler ortaya çıktı.

Bizim şehrimiz sol düşünceyi özümseyemedi. Sol düşünce içinde olması gereken ritüelleri bir savaş tamtamı olarak algıladı.

Tam bu yüzden sormak istedim.

Kazım Kurt ne yaptı size?

Aday olmak istediği için mi? Bunun bir gerekliliği olan örgütlü mücadeleye ağırlık verdiği ve örgüt içinde daha güçlü olduğu için mi?

Yoksa gerçekten yanında koruduğu ekiple ilgili sıkıntılar mı tek sebep? Bence Kurt’a söylemediklerinizin acısı ve bahanesini Durur ve diğerlerinden çıkartmaya çalışanlarda var. Bu şahsi görüşüm ama herkesin biraz düşünmesi gerekiyor.

Bu arada beni sakın yanlış anlamayın, ben Kazım Kurt’un belediyeciliğini pek beğenmiyorum. Sık sık eleştiririm. Zaten bazı tefrikalarla bunu önümüzdeki süreçte sizlerle de paylaşacağım. Amma velakin elma ile armut birbirine karışmamalı dostlarım.

Sizlerde bir düşünün derim!