Yıllar önce gazeteci arkadaşlarımla Çarpışma programı yaparken “Eskişehir’de trafik sorunu yok” diye bir söylemim olmuştu.

Hemen şaşırmayın… Eskişehir’de trafik sorunu olarak adlandırdığımız şeyin aslında trafik ile adlandırılamayacak bir sorun olduğunu ve klasik anlayış ile yani daha fazla yol, daha çok şerit, alt geçit, üst geçit gibi seçeneklerin aslında bir çözüm değil sadece geçici bir pansuman olacağını dile getirmiştim.

Bugünde aynı şeyi söyleyebiliriz. Geçtiğimiz günlerde sevgili Ayşe Kaytan Uçak’ın yazısında dile getirdiği gibi Eskişehir’de yaşanan sorunlardan bir tanesi de aslında kişi başına düşen araç sayısı…

Bu sayı sadece resmi olarak trafiğe tescilli olan sayı ile sınırlı değil. Bu sayıya günlük olarak Eskişehir’e çevre illerden gezmek ya da iş maksadıyla gelenler, günübirlik turlarla yılın belli dönemlerinde akın akın şehrimizde olan misafirleri de eklemek lazım.

Hal böyle olunca iş içinden çıkılması zor bir denkleme dönüşüyor.
Üstelik aynı araç yoğunluğunun sürekli şehrin merkezi noktasında seyir ya da park halinde olduğunu düşünürsek mevcut yöntemlerle bu işin ne kadar çözümsüz olduğunu anlayabiliriz.

Şu bir gerçek ki şehrin sosyal hareketi hemen hemen aynı noktalarda. Bu noktalara gün geçtikte yeni işletmeler ve sosyal alanlar ekleniyor. Eskiden fabrikalar bölgesi dediğimiz alanın 5 sene sonra nasıl bir şekle bürüneceği ortada…

Şehir merkezine yeni yollar yapmanın, mevcut yolları genişletmenin olasılığı da pek mümkün değil. Dolayısıyla ulaşımla ilgili tercihleri değiştirmekten ve tek merkeze sıkışmış sosyal hareket ve ihtiyaç alanını yaygınlaştırmaktan başka çare yok.

İşte bu noktada bisiklet yollarının ne kadar önemli bir hamle olduğunu ve araçla ulaşımın zorlaşması sonucunda yaya, toplu ulaşım ve bisiklet tercihlerinin daha da çoğalacağını öngörmek zor değil.

Bakkala bile arabayla gitme alışkanlığını değiştirecek tek detay araba konforunun her an, her dakika, her noktada olmaması ile mümkünse ve şehir olacak en elzem ihtiyaçlarımızdan biri buysa, bu yollara itiraz etmek bana göre biraz bencillik oluyor.

Ayrıca insanları toplu ulaşıma teşvik etmek adına mevcut tramvayların kapasitesi elbette yeterli değil. Fakat bir türlü onayı alınamayan elektrikli otobüslerin bu hatta entegre edilmesiyle birlikte sanırım toplu ulaşımda daha cazip ve konforlu hale gelecektir.

Bir başka detay ise Eskişehir gibi küçük bir şehirde yaya olarak yani yürüyerek bir yere ulaşma alışkanlığının çok zayıf olduğu gerçeği…

Aslında şehrin başından sonuna kadar yürüyerek ulaşmanın bile mümkün olduğu bir fiziki alanda yaşıyoruz. Ankara, İzmir, İstanbul gibi şehirlerde bizim yürümeye üşendiğimiz mesafeleri insanlar 2 toplu taşıma aracı arasında yürüyerek kat ediyor. Fakat yerleşmiş alışkanlıklar nedeniyle biz kısa mesafeleri yani 1,2 duraklık noktaları bile araçla kat etmeye çalışıyoruz. Kışın hava şartlarından ötürü yürümek çok elverişli olmayabilir ama yaz aylarında da değişen bir şey yok.

Uzun lafın kısası Eskişehir trafiğinde sorun var ama bu trafik sorunu değil. Bu alışkanlık, tercih, yapılaşma ve birazda çoğunluğun azınlığa tahakkümü şeklinde gerçekleşiyor.

Geçenlerde dediğim gibi hepimizin bazı fedakarlıklara göğüs germesi lazım. Eğer hiç birimiz ödün vermezsek, hiç birimizin konforu olmayacağını unutmayalım.

DİPNOT : Bisiklet yolları demişken önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum. Atatürk Bulvarı, Hava Hastanesi ve Millet Bahçesi boyunca Atatürk Caddesi ve son olarak Adalar olarak dillendirdiğimiz Yalaman Bulvarında bisikletler için ayrı renkli ve fiziksel olarak ayrılmış yollar var. Ancak bu yollar sürekli yayaların, motosikletlerin ilhakı altında. Asfalt ile ayrılmış olan yolda dahi yüzlerce insan yürümekten kendini alıkoymuyor. Yani bu bisiklet yollarına karşı bir farkındalık henüz oluşamadı. Lütfen farkındalığı artıracak uyarı levhaları veya hatırlatıcıları bu sisteme entegre edelim. Yoksa bu yolların herhangi bir amacı ve niteliği kalmayacak.