Eğer bir gündem ya da ortam içerisinde;

“CHP Kongrelere gidiyor” diye bir cümle geçiyorsa o cümlenin altına doldurulacak pek çok cümle vardır.

Hülasa parti içindeki yarışlar her zaman politikanın en takip edilen gelişmelerinden olmuştur.

Önce üye yapma yarışı, sonra delege seçimi mücadelesi…

Ardından da aday belirlemelere atılan son rötuşlar.

Elbette bu noktada partide yaşanan gruplaşmalar…

Adaylar ortaya çıkmaya başladıkça, partinin ağır abileri de diledikleri adaylara yavaş yavaş yanaşmaya başlar.

Sonra da kongreler gelir ve hangi adayın üstün geleceğinden çok hangi grubun seçimi kazanacağına bakılır!

Zira;

“Seçimi kazanan adayın kendisi değil;

Bizatihi o adayı oraya çıkaran parti içindeki egemen güçlerdir!”

+++

Samimi olarak bir şey itiraf etmek istiyorum bu noktada…

Bugüne kadar CHP’nin yukarıda sözünü ettiğim kongre işleyişini hep keyifle takip ettim.

Partideki gruplaşmaları, yarışları, atışmaları, birliktelikleri veyahut kutuplaşmaları…

Hatta akşam buluşmalarındaki dedikoduları.

Sahiden partiye bir enerji, bir dinamizm katıyordu.

Hiç yoksa parti tabanı hareketli kalıyor, genel ve yerel seçimler öncesinde de birlikte hareket edecek bir zemin oluşuyordu.

Asıl güzeli olan da bir sonraki kongre süreçleri olurdu!

Öyle ki, bir önceki seçim birbirine muhalif olanlar bir bakmışsınız bu kez akşam buluşmalarında aynı masada buluşmuşlar.

Çünkü kartlar yeniden karılmış parti yönetimleri için yeni birliktelikler kurulmuştur.

Bir önceki kongrede yan yan duranlar da farklı masalara dağılmıştır.

+++

CHP bunca yıl boyunca parti içi yarışlar yaptı durdu.

Tüm bu güzel yarışmalar içerisinde ise o son unutulmaz kongreye gelindi!

“Bu kez diğerlerinden çok farklı bir mücadele gördük”

Yolunda giden seçim yarışı içerisine farklı hedefler için görülmemiş uygulamalar sokuldu!

Büyükerşen ve Ataç gibi isimler geri plana atılarak adeta saf dışı bırakılmak istendi.

Öyle olunca da yine bugüne kadar görmediğimiz bir çekişmenin fitili kendiliğinden ateşlendi.

+++

O genel kuruldan sonra öyle oldu, böyle oldu, şunlar yaşandı, yaşanıyor gibi hatırlatmalara girme niyetinde değilim.

Sadece CHP’nin son kongre ile birlikte büyük yaralar aldığını söyleyerek geçiştireceğim burasını.

Ve bundan sonrasını yorumlayacağım.

Çok uzatmadan da yeni kongreler sürecine ilişkin görüşlerimizi anlatacağım…

Artık şu bir gerçek ki;

“CHP’nin önünde son kongreye benzer bir genel kurul yapma lüksü yoktur!”

Ayrıştırmaları derinleştirecek, kavgaları büyütecek…

Her kongre sonrası kucaklaşmayı bilen partilileri bu kez geri dönülemeyecek kavgaların içine sokacak hamleler için zamanı da yoktur.

Yerel seçime 9 ay kala CHP’nin bu işlere ayıracağı bizce enerjisi de olmamalıdır!

Zira;

Son seçim sonuçları gösteriyor ki,

“CHP ve kurmayları için sıkı bir iç yarış değil, birlikte hareket ederek en azından mevcut durumu koruma zorunluluğu vardır!”

Ha, tüm bunlar görülmez, “Bu saatten sonra ya herro ya merro” diyenler olursa da işin sonunda kimsenin elinde bir şey kalmaz!

Uyaralım ve tarihe not düşelim.

Bu vesile ile Ağustos’a kadar sürecek sürecin CHP ve partililere hayırlı olmasını dileyelim.