31 Mart Yerel Seçimleri yalnızca belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini belirlemedi. Türkiye’de ufak çaplı bir devrimin de habercisi oldu.

AKP uzun yıllar sonra birinci parti olamadı. Cumhuriyet Halk Partisi tüm karşıt söylemlere, çatlak seslere rağmen birleştirici güç oldu ve yerel seçimlerde birinci parti olmayı başardı. İYİ Parti, Zafer Partisi ve MHP istedikleri sonucu bu seçimde elde edemediler. Yeniden Refah ciddi bir ivme kazandı.

Yani, Türkiye siyasetinde eksen kaymaları karşımıza çıkmaya başladı. Bunun yanında halkın günden güne bozulan ekonomisi, derin yoksulluk gibi faktörler de net şekilde sandığa yansıdı. Aynı zamanda dünyada yükselen milliyetçilik trendi birkaç yıldır Türkiye’de de artar görüntüdeyken bu seçimde milliyetçi cephe hüsrana uğramış görünüyor.

Milliyetçi cephe ile ilgili okumalarıma geçmeden önce AKP’nin durumuna bir bakmak istiyorum. AK Parti artık kritik bir karar eşiğine ciddi şekilde gelmiş görünüyor. AKP ya artık iktidarı CHP’ye bırakıp muhalif kanada geçecek ya da elde kalan tüm maddi imkanları seferber ederek ve Erdoğan’ın son bir birleştirici hamlesiyle yeniden iktidar olmayı deneyecek. Neden yeniden diyorum, çünkü bence Türkiye’yi 1 yıl içinde bir erken seçim bekliyor. Bu süre değişkenlik gösterebilir olsa da 1 yıldan çok uzun süreceğini düşünmüyorum.

Erken seçim geliyor tamam da peki erken seçimde saflar nasıl şekillenecek? AKP dediğim gibi rüştünü korumaya çalışacak gibi bir tablo var ortada. AK Parti’nin tabanda en büyük rakibi ise birinci senaryoda, Yeniden Refah olacak. Yerel seçimlerde muhafazakar seçmenin tepki oylarını toplayan ve meclise girebilme umudu yakalayan Yeniden Refah, önümüzdeki süreç içinde kritik hatalar yapmazsa oy oranını artırabilir ve mecliste bir grup elde edebilir. Bunun yanında, bir başka senaryoda, iki eski dost AKP ve YRP Erdoğan ve Erbakan’ın karşılıklı adımları ile yeniden bir ittifaka yelken açıp seçime birlikte de gidebilirler. Muhafazakar tabandan böyle sürpriz bir ittifak çıkarsa AK Parti’nin bir kez daha iktidar kapılarını zorlaması da mümkün olabilir. Bir başka senaryoda ise CHP’nin iktidarı alabileceğini düşünüyorum. Üstelik bu defa CHP’nin seçimlere “Hür ve Müstakil” şekilde girmesini de bekliyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi halkın mevcut iktidara çıkardığı sarı katı önümüzdeki süreçte iyi değerlendirmesi gerekiyor. CHP bunun yanında artık oradan oraya savrulmaktan vazgeçmesi gerektiğini de anlamıştır diye düşünüyorum. DEVA, Saadet ve Gelecek gibi partilerle resmi bir ittifakı bırakın yan yana bile yürümeyeceklerini söylemek de zor değil. Bu denklemde CHP sosyal demokrat çizgisine daha da yaklaşacak ve CHP’de de parti içi bir eksen kayması olacak demek yanlış olmaz. Zaten perşembenin gelişi çarşambadan belli oldu ve yerel seçimler bizlere bu işareti çoktan verdi.

Şimdi gelelim milliyetçi kanada…

Benim öngörüm, kanaatim ve hatta iddialı olayım okumalarım milliyetçi kanadın artık birleşeceği yönünde. Bu birleşme MHP çatısı altında olacaktır ancak; küçük bir sürpriz olursa da Zafer Partisi milliyetçilerin tek adresi olacak gibi görünüyor. MHP’nin AKP’nin kanatları altından çıkıp yeniden Türk milliyetçilerin adresi olacağını, Bahçeli’nin görevi bırakacağını ve İYİ Parti’nin tarihin tozlu sayfalarına karışacağını da iddia ediyorum. Meral Akşener’in de bir süre köşeye çekilmesi kuvvetle muhtemel. Milliyetçiler, CHP ve muhafazakarlar AK Parti haricinde aslında tamamen 90’lar ve 2000’lerin başındaki görünümlerine dönecekler gibi bir senaryo ortaya çıkıyor.

Erken seçim yanında yeni ittifaklar ya da eksen kaymaları getirecek. Bu tablonun, bu temelin ileriki günlere şimdiden ışık tutacağını iddia ederek bugünlük sizlere veda ediyorum.

Herkese sevgiler, saygılar ve iyi günler diliyorum.