"AK Partide siyaset yapan dostlar Birilerinin gazı ile büyük konuşup, mahcup olmasın. Hele hizmet söylemi ile intikam söylemini birbirine karıştırmasın"

Sevgili dostlarım, dün hazır AK Parti kulislerinde Başkan Zihni Çalışkan ile ilgili konuşulanları dile getirmiş ve kişisel kanaatlerimi aktarmıştım.

Bugünde âcizane AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan ile ilgili konuşulanları ve düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Ben usta gazeteciler gibi laf döndürmeyi, asıl söylenmesi gerekeni yani özneyi son kısma bırakmayı beceremiyorum. O yüzden daha ilk satırlardan ifade etmek isterim.

Sayın Karacan sandığınızdan daha güçlü, düşündüğünüzden daha etkili ve tahmin ettiğinizin aksine bir sonraki seçimde liste başı olması en muhtemel isimdir.

Harun-KARACAN

Şaşırdınız değil mi?

Çünkü bazı partililer uzun zamandır Harun Karacan isminin artık liste dışında kalacağı ve Karacan’ın bizzat Reis tarafından üstünün çizildiği gibi bir algı yapıyor, yaptırıyor.

Haklarını teslim edelim ki, bu konuda gayet başarılı ve disiplinli hareket ediyorlar.

Çünkü Karacan’ın parti binasından girdiği ilk günden itibaren onunla yıldızı barışmayan partinin tapusu bende diye düşünenler var.

Öyle homojen gruplar var ki milletvekilleri arasındaki sürece bile nazar edebiliyorlar.

Bir sen, bir ben diye diye hem parti yönetimi hem de milletvekilleri arasındaki dengeyi tarumar ettiler.

Tabi bu süreçte Harun Bey ve diğer milletvekilleri çok mu hatasız ya da çok mu masum? Elbette değil.

Ayrışmanın başladığı nokta ise bundan 4 yıl önce yaşanan yoğun ETO, EOSB ve ESO seçim süreçleri…

Harun Karacan’ı önce muhtar ilan eden Nabi Avcı kendisine sonra muhtıra vermek istedi.

Çünkü Karacan ETO’dan istifa ederken koltuğu emaneten teslim ettiği ve emaneten aldığı koltuğu geri vermeyeceğim diyen Metin Güler’in karşısında Erdoğan Tekgöz’ü destekledi.

Nabi Avcı ve Emine Nur Günay ise mevkidaşları Karacan’ın adayını değil Metin Güler’i destekleme yarışına girdiler.

ESO’da Avcı ve Günay Küpeli ismini desteklerken, Karacan Kesikbaş’ın arkasında durdu.

EOSB’de de tablo değişmedi.

Vekiller hizmet yarışı yerine birbiriyle aday yarışmasına girdiler.

Bitti mi? Hayır!

Şehre atanacak bürokratlarda da aynı çekişmeye tanık olduk. 

İspat edemeyiz ama yemin edebiliriz ki, Üniversite rektöründen, genel sekreterlik görevine kimin geleceğin, gençlik spor müdüründen, hastane başhekimlerine kadar vekillerin arasındaki soğuk savaşın sıcak hamleleri ile karşılaştık.

İşte tüm bunlar yaşanırken partide durumu seyredenlerin gücün ve genel merkezin işaretlerinin seyrine göre taraf oldu.

Birileri de hazır hengame varken tüm suçu Karacan’ın üstüne yıkıp bir taş ile iki kuş vurmayı ve önünü açıp tekrar partiye yön vereceğim sarhoşluğuna kapıldı.

Son günlerde sıklıkla Birlik Vakfını partide egemen güç göstermeye çalışan, adaylar tamamen değişecek propagandası yapan ve zaten teknik olarak 3. dönemi dolduran yani yeniden aday olması imkansız Nabi Avcı ile zaten geçen dönem Avcı’nın isteğiyle listeye dâhil edilen Günay ismi ile birlikte Karacan hakkında yorumlar duyuyorum.

Avcı yok, Karacan yok ama Günay var…

Bir de Hasan Basri Yalçın diye bir ismi ısrarla vakfın adayı diye gündeme sokmaya çalışanlar var. Gazetecilere bu ismi fısıldayarak algıyı başka yöne çekmeye çalışanlar.

Ben size peşinen söyleyim… Ankara’da kuş çok ama benim kedilerim var!

İddialı bir şekilde söylüyorum ki Harun Karacan bir sonraki dönem bırakın liste dışını, listenin başındaki isim olacak.

Hatta şehirdeki seçim sürecini bizzat kendi yürütecek.

Yani şehrin AK Parti adına muhtarı da, abisi de Karacan olacak.

Çünkü iş genel merkez ile falan değil kimsenin inkâr edemeyeceği şekilde Genel Başkan Erdoğan ve ona yakın kurmayların elinde bitiyor.

Karacan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun değerli bir dostu, Erdoğan ile bir süre arası soğuk olan Hisarcıklıoğlu ise buzları eritti ve hatırı sayılır bir kredisi var.

Yetmez, Karacan’ın hem Binali Yıldırım gibi partide tesiri yüksek bir ismin hem de Berat Albayrak gibi direkt etkisi olabilecek bir Aile üyesinin de tam desteğini alan nadir isimlerden.

Bir de çok önemli bir hususu lütfen gözden kaçırmayalım.  Emine Hanım ve Nabi Bey seçim döneminden sonra Eskişehir'e pek uğramazlar. Harun Bey ise Eskişehir'den ömrü boyunca çıkmayacak bir isim. Biraz huysuz, biraz agresif de deseniz bu şehrin evladı, Eskişehir'e katma değer katan bir işverendir. 

Demem o ki AK Partide siyaset yapan dostlar bu tür algılarla zamanlarını telef etmesin.

Birilerinin gazı ile büyük konuşup, mahcup olmasın.

Hele hizmet söylemi ile intikam söylemini birbirine karıştırmasın.

Bir zahmet sürekli aynı dedikoduları pompalayan sözde parti büyüklerine “Bunları bize anlatmak yerine neden kendiniz çıkıp açık açık konuşmuyorsunuz?” diye sorsunlar.

O zaman ifade etmek istediklerimi daha iyi anlayacaklarından şüphem yok.