Aylar önce henüz Nebi Hatipoğlu AK Parti saflarına yeni katılmışken bir değerlendirme yazısı yazmış ve “Hafife Almayın” demiştim.

Sadece 6 ay içinde bırakın şehri ülke gündeminin bu kadar domine edebilen ve 15 yıllık vekillerden bile daha popüler olmuş bir ismi hafife almak rakipleri için ciddi bir tehlike demekti. Nihayetinde haklı çıktım.

Herkesin gördüğü üzere Eskişehir’de ilk kez bu kadar heyecanlı ve kazanmaya odaklanmış bir AK Parti koalisyonu görüyoruz.

Teşkilatın enerjisi yüksek, destekleyenler hiç olmadığı kadar iddialı ve ittifak ortağı MHP’de tüm tabanıyla birlikte Hatipoğlu’na inanmış bir çalışma yürütüyor.

Hatipoğlu ise rakibinin 25 yıllık zaaflarını çok iyi kullanarak seçmene duymak istediği şeyleri söyleyen ve umut veren bir vaat silsilesi ile kozlarını arttırıyor.

Seçime 40 gün kala bu rekabeti yakalamak ve sürdürmek çok önemli bir detay. Çünkü diğer seçimlerde seçime girmeden pes eden ve kendi içindeki çekişmelerden dolayı Büyükşehir anahtarlarını CHP’ye teslim eden bir AK Parti vardı. Bugün ise rakibini pes ettirmeye çalışacak kadar baskın bir AK Parti görüyoruz.

Elbette sürecin bu kadar dengeli gitmesinde tek sebep Hatipoğlu’nun etkili çalışması değil. Ayşe Ünlüce’nin yaşadığı önemli bir paradoks var.

Şehirde önemli bir kısım Ayşe Hanım’ı Büyükerşen’in yönettiğini düşünüyor. Ünlüce seçilirse Büyükerşen’in gölge başkan olarak varlığını devam ettireceğini ve bugün şikâyet edilen pek çok şeyin aynı şekilde devam edeceği kanaatinde. O yüzden de kafaları biraz karışık.

Aslında özellikle Pandemi döneminden bu yana Ünlüce belediyenin yönetiminde ciddi bir paya sahip. Alınan kararların pek çoğu Ayşe Hanım’ın takdirinden geçiyor. Büyükerşen daha önce kimseye tanımadığı inisiyatifi kendisine vermiş durumda. Ancak Ayşe Hanım bunu çıkıp anlatamıyor.

Bunu yaparsa bu sefer muhalifleri tarafından “Madem bu kadar yetkin vardı o zaman neden bir fark görmedik” diye başka bir eleştiri yağmuruna tutulacak.

Tabi işin bir de beklenti boyutu var. Eskişehir seçmeni her ne kadar çağdaş, küçük, göç almayan yapıyı korumak istese bile şehrin yüzünün büyümesi ve geçmiş dönemlerde olduğu gibi bazı imza projelerin hayata geçmesini istiyor.

Hatipoğlu’nun tramvayları yer altına alacağız iddiası maliyet ve imkân açısından zor olsa dahi iktidar avantajıyla olmayacak bir iş değil. Ancak Ünlüce’nin böyle bir vaat sunmasında iki önemli engel var. Birincisi Büyükerşen ekolü böyle bir projeye sıcak bakmaz ve estetik kaygıları da düşünerek müsaade etmez. İkincisi ise belediyenin kaynakları iktidar desteği olmadan böyle bir projeye imkân tanımaz.

Ancak vatandaş mevcut trafik sorununun müsebbibi olan ve artık kapasitesi nedeniyle verimli bir ulaşım aracı olarak düşünmediği tramvaya bir alternatif ya da farklı bir yorum katılmasını istiyor. İmar ve diğer vaatler konusunda da benzeri bir durum olduğunu söyleyebilirim.

Şimdilik seçim atmosferine dair değerlendirmelerim bu yönde. Henüz 40 gün var. Köprünü altından çok sular akacaktır. Genel politikanın artı ve eksileri adayları da elbette etkileyecektir. Ancak Eskişehir küçük bir şehir ve hala kararsız olan çok seçmen var. Onları etkileyen yarışta bir adım öne geçer. Benden söylemesi.