Buse Kuşcu: Adil Tuna Öncel kimdir?
Adil Tuna Öncel: 7 yaşındayım. İkinci sınıfa gitmem gerekiyor ama üçüncü sınıfa atladım.
Uğur Öncel: Adil Tuna’nın babasıyım. Adil, geçtiğimiz yıl Kasım ayında düzenlenen Uluslararası Dahi ve Yetenekli Çocuklar Yarışması'nda, "Yetenekli Öğrenciler" kategorisinde Türkiye birincisi oldu.
Bu yarışma üç etaptan oluşuyordu. İlk etapta birinci olmasının ardından, bu yıl Mart ayında gerçekleştirilen uluslararası katılımlı ikinci etapta, yaklaşık 700 öğrenci arasından yaşıtları ve bir yaş üstü çocuklarla yarıştı ve Avrupa birincisi oldu. Bu başarısıyla Dubai'de düzenlenecek olan final etabına katılmaya hak kazandı.
Dubai’de, yaş ve sınıf kategorisinde Türkiye’yi temsil etti. Orada 25 sorudan oluşan bir sınava tabi tutuldu. Tüm soruları doğru cevaplayarak Dünya birincisi oldu ve Elmas Madalya ile ödüllendirildi.
Adil matematiği nasıl keşfetti?
Adil çok küçük yaşlardayken, henüz okuma-yazma bilmeyen çocukların yaşındayken, yaklaşık 3-4 yaşlarındayken, akıldan bazı hesaplamalar yapabildiğini fark ettik. Örneğin, bir-iki basamaklı sayıları kafadan toplayabiliyor, çarpım tablosunu rahatlıkla söyleyebiliyordu.
Yaptıkça bu onu daha çok mutlu etmeye başladı. Hiç sıkılmadan, gecenin üçünde dördünde uyanıp “Baba, hadi soru çöz, bulmaca çözelim” dediği zamanlar çok oldu. Bu tarz etkinlikler onu hem mutlu ediyor hem de motive ediyordu. Sürekli daha fazlasını yapmaya yöneliyordu. Ancak bunu klasik anlamda bir ders çalışması gibi değil, bir oyun, bir bulmaca ya da yarışma gibi yapıyordu.
Zamanla kendini daha fazla zorlamaya başladı. Mesela iki basamaklı sayılarla işlem yaptığını görünce, "Acaba üç basamaklıyla iki basamaklıyı çarpsam nasıl olur?" diyordu. Evde bu süreçleri sakladığımız birkaç defteri var. O defterlerde on basamaklı ve sekiz basamaklı sayılarla toplama, çıkarma işlemleri yapmış. Geometriye de ilgisi var; üçgenlerle ilgili çalışmalar yapmış. Bildiğim kadarıyla üçgen konuları genellikle 4. ya da 5. sınıfta öğretiliyor ama Adil o yaşlarda dar açı nedir, geniş açı nedir gibi temel kavramları öğrenmişti.
Abisinin olması da büyük bir avantaj oldu. Şu an abisi fen lisesine gidiyor. Pandemi döneminde Adil, abisinin derslerine de katılıyordu. İşte o dönemde Adil, dördüncü sınıf seviyesindeki bazı canlı derslere katılıyordu.
3 yaşındayken üstün zekalı çocukların katıldığı bir okulun sınavına girdi. Orada 6 yaş ve üstü bir zekâya sahip olduğu belirlendi. Okulun kabul kriterlerinden biri buydu ve bu sayede okula kabul edildi. Birkaç yıl o okulda eğitim gördü. Ancak zamanla bu okulun da Adil’in potansiyeline yeterince karşılık veremediğini fark ettik ve şu an öğrenim gördüğü okula geçtik.
Şu anki okulunda da potansiyelinin fark edilmesi büyük şans oldu. Okul müdürümüz sağ olsun, Adil’le özel olarak ilgilendi. Beş yaşındayken ikinci sınıfa başlaması önerildi. Başta bazı çekincelerimiz olsa da Adil, hem zekâ hem de sosyal uyum açısından tüm engellerin üstesinden geldi. Arkadaşlarıyla çok iyi bir uyum içinde.
İstanbul’dan gelen birçok Fenerbahçeli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlı arkadaşını Eskişehirspor sempatizanı yaptı. Hatta birkaç arkadaşına Eskişehirspor forması hediye etti. Okulda bu yıl kendisine, arkadaşlarına Eskişehirspor sevgisini aşıladığı için plaket ve küçük bir ödül de verildi. O törende hep birlikte “Es es es, ki ki ki, Eski Eski Es!” tezahüratları yaptılar.
Adil aynı zamanda sosyal yönü çok güçlü bir çocuk. Ezber ve hafıza yeteneği gerçekten çok üstün. Şu anda dünya bayraklarını, ülkeleri, periyodik tablonun birçok elementini hem ezbere biliyor hem de mantığıyla açıklayabiliyor. Örneğin, bir ülkenin hangi kıtada olduğunu, hangi adaya bağlı olduğunu, oraya nasıl gidileceğini rahatlıkla anlatabiliyor. Bazen bizim bile bilmediğimiz bilgileri, sağ olsun, hem abisi hem de kendisi öğrenip bizimle paylaşıyor.
Adil bu bilgilerle nasıl ulaşıyor?
Adil bu konuları kendi araştırıyor.
Henüz 3-4 yaşlarındayken bir dinozor kitabı vardı; yaklaşık 250 sayfa civarındaydı. O yaştaki bir çocuk için oldukça yoğun bir içerikti ama Adil, kitaptaki tüm dinozorların isimlerini ezbere biliyordu.
Aynı şekilde Eskişehirspor'a olan ilgisinden dolayı, amatör ligdeki birçok takımın hangi şehirde olduğunu, Eskişehirspor’un rakiplerini ve forma renklerini dahi ezbere biliyor.
Yarışma sürecinden bahseder misiniz?
Adil birçok şeyi çok istese de yaşının küçük olması nedeniyle maalesef birçok etkinliğe katılamıyor. Bu yarışmayı da aslında abisinin sayesinde keşfettik. Abisi şu anda fen lisesinde okuyor ve 10. sınıfa geçti. Onun öğretmeninin teşvikiyle bu uluslararası yarışmanın varlığından haberdar olduk. Öğretmeni aslında abisinin katılması gerektiğini düşünüyordu.
İlanı gördüğümüzde yarışmanın birden fazla etap içerdiğini, çeşitli ödüllerin olduğunu ve Adil’in yaşının tam olarak ikinci sınıf kategorisine uygun olduğunu fark ettik. Bu nedenle, “kendini bir denesin, görsün” diyerek başvuruda bulunduk.
Ancak ilk etapta Türkiye birincisi olması, ardından ikinci etapta yaklaşık 700 kişi arasından birinci gelmesi bizi hem şaşırttı hem de daha çok teşvik etti. Adil de sürekli olarak “kazanacağım, beni götürün, ben orada olmalıyım” diyordu. Yarışmanın tanıtım afişini gördüğü anda, “Ben orada olacağım, eminim kazanacağım” diyerek büyük bir kararlılık gösterdi. Biz de hem bu hevesini kırmamak için hem de motivasyonunu desteklemek amacıyla sürece devam ettik.
Bazı kişiler, “Kaybederse üzülür mü?” diye endişelerini dile getirdi ama orada Adil’e büyük bir destek oldu. Yarışmaya katılan çok sayıda ülkeden çocuk vardı ama Türk aileler arasında çok güzel bir dayanışma oluştu. Adana’dan, İzmir’den gelen aileler Adil’i çok desteklediler, adeta yarışmanın maskotu gibi gördüler.
Bu destek, Adil’in motivasyonunu çok yükseltti. Yurt dışında Türk bayrağını temsil etmenin, Edirne’nin batısından Kars’ın doğusuna kadar tüm ülkeyi simgeleyen bir anlamı olduğunu orada hep birlikte daha derinden fark ettik. Bu deneyim, önümüzdeki yıllar için Adil’in hedeflerini büyütmesine de vesile oldu diye düşünüyorum.
Adil, 2. sınıfı okumadan direkt 3. sınıfa geçtiğini söylemişti. Bu süreç nasıl ilerledi?
Evet, okulda bu tür durumlar öğretmenler kurulu kararıyla ilerliyor. Açıkçası biz ilk defa böyle bir durumla karşılaştığımız için süreci yeni öğrendik.
Bir komite oluşturuluyor ve bu komitenin onayıyla önce İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, ardından Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuru yapılıyor. Aile de onay verirse süreç ilerliyor.
Biz de Adil’in duygusal gelişimini yakından bildiğimiz için bu konuda çekincemiz olmadı. Çünkü Adil çok küçük yaşlardan itibaren sosyal yönü oldukça güçlü bir çocuk oldu. Örneğin, dedesiyle, babaannesiyle, amcalarıyla ve ailemizle birlikte kurduğumuz ortak bir iletişim grubumuz var. Her akşam mutlaka onlarla görüşür. Konuşmanın sonunda genelde “Bir şey diyecek misiniz?” diye sözü bize bırakır. Yani iletişimi kuvvetli, sosyal bir çocuk.
Elbette zaman içinde ilgi alanları değişebilir. Belki tiyatral yetenekleri ortaya çıkar, belki spikerlik gibi bir alana yönelir. Kendini sosyal anlamda geliştireceği alanlara da açık olduğunu görüyoruz.
Zaman zaman “YouTube kanalı açsam mı?” gibi küçük hevesleri de oluyor. Aslında bunlar çok güzel gelişmeler. Biz de onun bu yönlerini desteklemeye çalışıyoruz.
Adil, son olarak bir şey söylemek ister misin?
Eskişehir'in başkanı beni lansmana çağırdığı için teşekkür ediyorum. Forma hediye ettiler. En çok Anadolu Yıldızı’nı beğendim.