Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı İsmail Candemir, terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararını değerlendirdi. Eskişehir Haber Ajansı’ndan Ayşe K. Uçak’a konuşan Candemir, “Başlangıçta bir şok etkisi yaşandı ancak bugün geldiğimiz noktada herkes liderimizin ne kadar haklı olduğunu gördü” dedi.

“Bu çıkışı başka biri yapamazdı”

Alperen Ocakları: "Terörle Müzakere Değil, Mücadele Edilmeli"
Alperen Ocakları: "Terörle Müzakere Değil, Mücadele Edilmeli"
İçeriği Görüntüle

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 22 Ekim tarihli grup toplantısında “Gerekirse siyasi hayatımı da feda ederim” sözlerini hatırlatan Candemir, bu kararın uzun süredir çalışıldığını ve Türkiye’nin terörle mücadelede en güçlü döneminde böyle bir adım attığını vurguladı. Ülkücü hareketin her zaman millet ve devlet merkezli bir duruş sergilediğini belirten Candemir, süreci şöyle değerlendirdi: “Bizim siyaset anlayışımız belli. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben... 47 yıldır terör ile uğraşıyoruz. Yeni bir dünya kuruluyor. Yeni kurulan dünyada da Türkiye yerini almak zorunda. Bunu önceden görebilmek gerekiyordu. Genel Başkanımız gayet iyi analiz etti. Bu çıkışı da Genel Başkandan başkası biraz zor yapardı ve karşılığı da bu şekilde olmayabilirdi. Bunun riski yok muydu? 22 Ekim’deki grup toplantısında Sayın Genel Başkan ‘gerekirse siyasi hayatımı da feda ederim’ diyerek her türlü riski aldı.”

“Artık sıkılı elleri açıp tokalaşmanın vaktidir”

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörle mücadelede en güçlü olduğu dönemde bu adımı attı” diyen Candemir, “Çözülmesi gerekiyordu. Bunun hem sosyolojik hem de ekonomik tarafı var. Uzmanlar 2 trilyon dolardan bahsediyor. Binlerce şehit verdik. Bizim artık bir ve beraber olmamız, kucaklaşmamız, sıkılı elleri açıp tokalaşmamız gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti terörle mücadelede en güçlü olduğu dönemde bunu yaptı.

Herhangi bir pazarlık süreci olmadı. 47 yıl sonra da böyle bir süreç başladı. Yaşadığımız coğrafyaya ve dünyaya baktığımızda çok değişik günlerden geçiyoruz. Türkiye bu bölgede çok farklı bir rol üstlenmeye başladı. Bunu iyi tespit etmek gerekiyor. İşin özü şu; Mehmetçiğin burnu kanamadan eğer bu işi çözebiliyorsak, çözelim. Problemler varsa oturulur ve konuşulur” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’de Kürt sorunu değil, terör sorunu var”

Türkiye’de bir Kürt sorunu olmadığını vurgulayan Candemir, “Türkiye’de Kürt problemi diye bir problem yok. Terör problemi var. Biz kardeşiz, biriz ve beraberiz. Cumhuriyeti birlikte kurduk, 100 yıldır birlikte Cumhuriyet idaresi altında yaşıyoruz. Bin yıllık bir geçmişimiz var. Ne derdimiz olabilir ki… Kimsenin etnik kökenine bakılmıyor. Anayasa’da Türk ifadesinin ne anlama geldiği gayet açık ve net. Bizim milliyetçilik anlayışımızda da öyle, ırkçılığı ret eden bir hareketiz. Gerçek bir Türk milliyetçisi ülkücünün birinci önceliği vatanın ve milletin istikbalidir, bekasıdır. İnsanlara çok kolay geliyor. Vatan uğruna şehit vermek…Çok büyük bir mertebe ancak o şehit ailesi ölmeden ölüyor. Yıllardır şehit ailelerine en çok sahip çıkan hareketiz. Onların acısını içimizde hissediyoruz. Belirli bir süre sonra siz rutine alışıyorsunuz ama o aile acıyı hep yaşıyor. Bu acıyı kimse yaşamasın” diye konuştu.

“Bu süreci zehirlemek isteyenler olacak”

Türkiye’nin kritik bir dönemeçten geçtiğini belirten Candemir, “İnşallah bundan sonrasında daha iyi noktalara ulaşacağız. Ancak dikkatli olmak şart… Bu süreci zehirlemek isteyen insanlar olacak. Bunlara karşı uyanık olmak gerekiyor. Çünkü bu terör örgütlerinin arkasında emperyal güçler var. Onların da yerli işbirlikçileri olacak” dedi.

“Taban ilk etapta şaşırdı ama sonra sahip çıktı”

Parti tabanından sürece ilişkin tepkiler geldiğini ancak bu sürecin iyi anlatılmasıyla anlayışın arttığını aktaran Candemir, “22 Ekim’de özellikle kendi tabanımızdan çok fazla telefon aldık. Başlangıçta bir şok etkisi olmuştu. İl Başkanlığına geldiler, oturduk ve konuştuk. Bu akşam yatıp, sabah kalkıp da ‘böyle bir şey yapalım’ diye yapılmış bir şey değil. Zaman içerisinde tabanımız, ‘liderimiz yine haklı çıktı’ dedi. Bugün geldiğimiz noktada liderin ne kadar haklı olduğu görüldü. Bunun bir altyapısı ve geçmişi var. Dilimiz döndüğünce anlatmaya başladık. ‘Biraz sabredin, göreceksiniz’ dedik. Burada açılım süreci gibi bir süreç söz konusu değil. Genel Başkan, sonrasında da Cumhurbaşkanımız ‘ya silahlar bırakacaksınız ya da silahlarla gömüleceksiniz’ dedi. Olay bu minvalden hiç çıkmadı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır çizgimizde bir değişiklik yoktur. Bizim için PKK’nın siyasi kanadı DEM, HDP’dir… Biz bunların kapatılması için çok uğraştık. Hatta, ‘gerekiyorsa Anayasa Mahkemesi bile kapatılsın’ dedik. Geldiğimiz noktada baktığımızda bu parti 5 milyon oy alıyor. Bu partiye oy verenlerin gerçek samimilerle, kullanılanların ayırt etmesi gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

“Oy hesabı yapmadık, bedel ödenecekse öderiz”

Sürecin partiye oy kaybettireceği yönündeki eleştirileri de değerlendiren Candemir, “Siyaseten Milliyetçi Hareket Partisi zarar görecekmiş, görsün. Bizim oy hesabımız hiçbir zaman olmadı. İçimizden yeni çıkan bir parti olur, ‘MHP bitti’ derler. Milliyetçi Hareket Partisi’nin yüzde 10 oyu hiç değişmez. Genel Başkan bunu ortaya atarken herhangi bir oy hesabı üzerinden olmadı. Ülkenin geleceği açısından…47 yıl daha biz bu terör ile yaşayamayız. Bunu çözmemiz gerekiyordu. Risk almaksa risk almak, bedel ödemekse bedel ödemekti. Karşılıklı sağduyu ile iyi bir noktaya geldik” dedi.

“DEM ile masaya oturanlar bugün bizi suçluyor”

İYİ Parti, Zafer Partisi ve BBP’den kendilerine yönelik gelen eleştirilere de yanıt veren Candemir, şunları kaydetti: “O arkadaşlara şu sormak gerekiyor; Siz 2018,2019 ve 2023 seçimlerinde birlikte kent uzlaşı adı altında ittifak yapmadınız mı? Arkadaşların hepsi cumhurbaşkanı yardımcısı oluyordu. Bir parti liderine MİT veriliyordu, İçişleri Bakanlığı veriliyordu. Bunların müzakereleri yapılmıştı… O zaman DEM ile aynı masada değil miydi bu arkadaşlar. Bunların tek çekincesi siyaset olabilir. Vatan, millet, devlet üzerinden bir çekinceleri olduğunu zannetmiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır kandan beslenen bir parti olarak suçlandık. Bugün ‘kanı durduralım, birlikte durduralım’ diyoruz, yine suçlanıyoruz. Dünde suçlanıyorduk, bugünde suçlanıyoruz. Biz zaten alışkınız. Ne yaparsak yapalım, biz bazı kesimler tarafından hep öcü gösterilir ve suçlanırız. Doğru bildiğimiz yoldan da şaşmayız. Bu arkadaşlar yollarını zaten şaşırdılar. Milliyetçi Hareket Partisi’nden ayrılma gerekçeleri neydi, bugün geldikleri nokta ne…Oturup bir baksınlar. Dün farklı şeyler söylüyorlardı, bugün bir kısmı Cumhuriyet Halk Partisi’ne gitti, bir kısmı AK Parti’ye geçti. Darmadağınık bir haldeler. Arkadaşların son çırpınışları... Ortaya bir gerekçe koysunlar. Neden rahatsız oluyorlar, açıkça söylesinler.”