Eskişehir, bugün baraj doluluk oranının kritik seviyelere düşmesiyle büyük bir tehlikenin eşiğinde. Bu sorun yalnızca kesinti değil, yarınlarımızın susuz kalma ihtimali…

Eskişehir’in geleceği musluklardan akmıyor
Eskişehir… Porsuk’un kıyısında serinliğe kavuştuğumuz, sokaklarının gölgesinde huzur bulduğumuz şehir. Ama o huzurun temeli olan su, sessizce elimizden kayıyor.
Porsuk Barajı’nda doluluk oranı yüzde 35’ya geriledi. Uzmanlara göre bu oran, “acil durum” çizgisinin hemen üstü. Birkaç puan daha düşerse, yalnızca bahçelerimiz değil, mutfaktaki çaydanlığımız bile tehdit altında olacak.

Çevre örgütleri aylardır uyarıyor: Yanlış tarımsal sulama, maden işletmeleri ve bilinçsiz kullanım yüzünden su kaynaklarımız hızla tükeniyor. Üstüne yıllardır yenilenmeyen altyapı, suyun borularda kaybolmasına neden oluyor. Bazı mahallelerde çelik boru yenilemeleri başladı ama bu, koca bir geminin batmasını tek bir kovayla durdurmaya benziyor.
Peki çözüm ne? Öncelikle altyapı yatırımlarını hızlandırmak zorundayız. Su kayıplarının önüne geçmek, baraj kapasitesini artırmaktan bile önemli. Evlerimizde, iş yerlerimizde, tarlalarımızda suyu tasarrufla kullanmak artık iyi niyet değil, zorunluluk. Yağmur suyu toplama sistemlerinden akıllı sulama teknolojilerine kadar her çözüm masada olmalı.
Ama asıl mesele, bu şehrin insanı olarak suyu “ortak değer” görmeyi öğrenmemiz. Komşumuzun bahçesini suladığı hortum, bizim de geleceğimizi etkiliyor. Hepimiz aynı damlaya bağlıyız.

Sevgili Eskişehirliler, susuzluk kapımıza dayandı. Ama hâlâ geç değil. Bugün adım atarsak, yarın Porsuk’un kenarında bir bardak soğuk suyu huzurla yudumlayabiliriz. Yoksa susuzluk haberlerini okumak yerine, onu bizzat yaşayacağımız bir geleceğe uyanacağız.
Unutmayın: Su, hayattır. Ve hayat, ihmal kaldırmaz.