Geçtiğimiz akşam eşimle birlikte bir etkinliğe katıldık. Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’de etkinliğin özel konuğuydu.

Salona girdiği andan itibaren kendisine gösterilen hürmet, ilgi ve sevgiyi gözlerimle gördüm.

Büyükerşen insanların gözünde gerçek bir lider, olağanüstü bir karakter.

Lakin aynı Büyükerşen’in bunca sevgi ve ilgiye rağmen sıklıkla devlerin yalnızlığı ile sınandığını düşünüyorum.

Eskisi kadar gündeme çıkmıyor, eskisi kadar elini masaya vurmuyor, eskisi kadar şehrin yarınlarına dair kanaat arz etmiyor.

Çevresinde yer alan siyasi aktörlerin bu konuda çok yetkin olmadığını, göz önünde olan bürokratların ise hocayı cam bir fanusa hapsettiğini ve olan bitenler karşısında yeteri kadar bilgilendirmediklerini düşündüğüm nice vaka var.

Gazeteci kardeşlerim ile de oturup konuşuyoruz. Onların da bazı şikâyetlerini, tespitlerini ilk ağızdan dinleme imkânım oluyor. Üzgünüm ama düşüncelerim hep aynı kapıya çıkıyor.

Birkaç örnek vereyim sizlere,

Odunpazarı tarihi bölgenin trafiğe kapatılması ile ilgili konuda Büyükşehir Belediyesi çok tepki topladı. Şikayetçi olan birkaç esnaf denilerek konu kapatılmaya çalışıldı ama orada yaşayan ve hocayı çok seven nice insanın yaşadığı mağduriyetten eminim hocanın haberi olmadı.

Trafik sorunu konusunda “araba olmazsa sorun olmaz” mantığı ile 20 yıl önceki siyasi argümanlar kullanılıyor. Ulaşım araçlarının yetersiz olduğu insanların özellikle soğuk havalarda sıkıntı yaşadığını kimse hocaya söylemiyor.

Yılmaz Hoca yoğun bir saatte makam aracını bırakıp sivil bir araçla trafiğe çıksa aslında yaşanan sorunun anlatıldığından daha büyük olduğuna ikna olacak ama kendisini alıp, götürürken bile tramvay yolu kullanıldığı için bunu görmesi mümkün olmuyor.

Temmuz ve Kasım ayında üst üste yapılan su zamlarında da aynı eksiklik var. Çeşitli gerekçelerle Hocaya zammın zaruri olduğu söylenmiş ve ikna edilmiş. Geçen yıl 200 liraya alınan suyun şimdi 600 liraya tekabül ettiğinden bahsedilmemiş olacak ki Yılmaz Hoca bu zamma da itiraz etmiyor.

İşin bir de siyasi boyutu var.

Yılmaz Hoca muhalefetin sürekli abandığı, eleştirdiği, organize bir şekilde iktidara yakın stklar ile birlikte çullandığı bir konumda duruyor.

Çeşitli gerekçelerle gerek sosyal medya gerek ise şehir içi eylemlerde kendisi hedef gösteriliyor.

Eski davalar yeniden açılıyor, müdahil olunmak isteniyor ve çeşitli ithamlarla kendisine kamuoyu üstünden yüklenen aktif bir muhalefeti var.

Ancak ne kendisine yakın siyasi aktörlerden, ne partisinden ne de çok güvendiği bürokratlardan hocayı savunabilen, aynı organize ile “arkandayız” duygusunu hissettiren bir fiiliyata rastlamıyoruz.

İçeriden çok kalabalık ama dışarıdan bakanlar için Yılmaz Büyükerşen yalnız bir kahraman.

Bana sorarsanız tek başına da herkesin üstesinden gelecek yetenek ve etkiye sahip ama sorun şu ki olan bitene karşı sağlıklı bilgilendirilmediği için eşit şartlarda savaşamıyor gibi!

Göreve devam eder mi, etmez mi henüz bir şey demek için çok erken…

Fakat devam etme kararı alırsa genel seçime 6 aylık bir zaman kaldığını ve seçimin bu devam kararı için belirleyici nokta olduğunu düşünüyorum.

Özellikle çevresinde olanlara bu sürenin çok kısa olduğunu da hatırlatayım.