Eskişehir’de konu ne zaman dönüp dolaşıp CHP’ye gelse ortalık karışıyor.

Bir kahve masasında 5 arkadaş bile birbirine girip, ortak bir yol bulamazken örgütü yönetenlerin, ben örgüte hâkim olmalıyım diye düşünenlerin vay haline…

Biliyorsunuz içinde bulunduğumuz günlerde örgüt içinde bazı huzursuzluklar var.

Zaten sürekli yazılan, çizilen detayları tek tek anlatmaya gerek yok.

Kazım Kurt’un yakın bürokratları ile yakın olan parti yöneticileri ve Recep Taşel’in il yönetimine bile sirayet eden, üstü örtülmeye çalışılan anlaşmazlığı herkes biliyor.

Bir de örgüt dışında bırakılan partililerle, örgütü yöneten partililer arasında bir anlaşmazlık var. Bu anlaşmazlığın en büyük sebeplerinden biri de “ön seçim” talebi.

Parti adayların belirlenmesi için “Ön Seçim” talebinde bulunuyor.

Parti dediğime bakmayın, şu an partiyi yöneten ekipten bir kısmı milletvekilleri ön seçimle belirlenmeli diye ısrarcı.

Ancak CHP’lilerin çoğunluğu bu fikre ve talebe sıcak bakmıyor.

Çünkü mevcut delegasyonun ve ön seçimde oy kullanacakların mevcut durumda partiyi temsil etmeyeceğini ve yanlı bir tavır sergileyeceklerini düşünüyorlar.

Geçtiğimiz kongrede açılan yaraların daha da derinleşeceği hatta CHP’nin paramparça olacağını düşünenlerde var.

Bir de benim gibi bu ön seçim konusunun delege değil üye bazında yapılması gerektiğini düşünenler var.

Çünkü belediyelerin vesayetine sıkışmış delege bazında bir seçimde kimin, kimlerin ipi göğüsleyeceği malum.

Daha önce ön seçim sandığından 1. sırada çıkmış olan Kazım Kurt’un bu konuda yetenekli olduğunu da varsayarsak, bir ön seçim olur ve dar bir delegasyon oy kullanırsa o sandıktan ilk sırada Şenol Durur isminin çıkması sürpriz olmaz.

Ya da mevcut vekillerin hiç birisinin mevcut delege ile o sandıktan çıkmayacağı aşikar.

İşte parti içinde yaşanan sıkıntının temelinde bu yüzden ön seçim talebi ve baskısı var.

Mevcut İl Başkanı Recep Taşel’in de milletvekilliği için aday adayı olacağını düşününce durum daha da anlaşılır bir hale geliyor.

Sizce Taşel bu ön seçimin hangi koşullarda yapılmasını ister?

Veyahut şöyle sorayım. Taşel bu seçimin sadece delege ile sınırlı kalmamasını ve üye bazlı bir ön seçim olmasını ister mi?

3 ay önce belki ama şu an istemediğine eminim.

Çünkü Taşel şu an ki delege yapısı ve Odunpazarı ile olan ilişkisini düşünürsek delege bazlı sandıktan istediği sonucu alamayacak. O yüzden ön seçim konusunda örgüt dışında kalan partililer gibi düşünüyor ve bu fikir ayrılığı parti yönetimine de yansımış durumda.

Bir başka husus ise partiyi Taşel’den sonra kimin yöneteceği…

Taşel üye bazlı bir ön seçim olursa aday adaylığı için istifa edecektir.

Peki, Taşel istifa ederse bir seçim, bir kongre süreci olacak mı? Sanmam!

O zaman genel merkez ve genel merkezde lobisi güçlü olan isimlerin adayları gündeme geliyor.

Başta Büyükerşen olmak üzere, bu kez Ahmet Ataç’ın da sıcak bakacağı isimlerden birinin partiyi seçim sürecinde yönetmesi muhtemel.

Sosyal medya kulislerinde Serhan Taşdemir, Yücel Yenilmez, Abdülkadir Adar hatta Erman Gölet isimleri bile konuşuluyor ama bizim kulislerde başka sürpriz isimlerde var.

Örneğin, Hocanın çok sevdiği bir isim olan Aydın Ünlüce’yi unutmamak lazım.

Erdal Caferoğlu’nun da bu konuda Büyükerşen ve Ataç kanadında nabız yokladığı ama şimdilik buna sıcak bir karşılık alamadığı konuşuluyor.

Ancak Kazım Kurt’un da olası bir il başkanlığı ataması için sessizce durup beklemediği ve genel merkeze şu an il yönetiminde olan ve Paşa Baydar olarak bilinen H. İnönü Baydar ismini önereceği de konuşulanlar arasında.

Başta da belirttim. Bu söylenenlerin biz konuşurken bile içinden çıkamazken böyle grift bir karmaşayı yönetmek kimsenin harcı değil. Ne Büyükerşen ne de CHP Genel Merkezi bunun üstesinden kolay kolay gelemez. Görünen o ki CHP seçim sürecinde de geçmişi mumla arayacak.