Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Haber Ajansı’nda 1 yılımı doldurdum. Bu vesileyle hem teşekkürlerimi hem de birkaç eleştirimi paylaşmak istiyorum.
EHA’ya başladığım ilk gün, imtiyaz sahiplerimiz Yusuf Melih Turan ve Ahmet Can Akdemir’le çalıştım. Akdemir’le çalışmak gerçekten keyifliydi. Eskişehir basınına dijital anlamda kazandırdığı bakış açısı takdiri hak ediyor. Kendisi sonrasında EHA’dan ayrılarak yeni bir düzene geçti. Ardından, kurum tamamen Yusuf Melih Turan’ın yönetimine geçti.
Bugün EHA’nın başarılı bir şekilde yol almasının en büyük sebebi de bence Turan’ın gündemi yakından takip eden, yerel basına önem veren, ileri görüşlü yaklaşımıdır. Çünkü biliyor ki, büyük başarılar küçük ama sağlam temellerle inşa edilir. Bu vizyonu için kendisine teşekkür ediyorum.
Bir de işin gönül tarafı var. EHA Medya Grup Başkanı Soner Yüksel… Ben ona hep “hocam” derim. Çünkü mesleğe başladığım ilk günden beri bana yol gösteren, elimden tutan, yapamam sandığım noktalarda hep destek veren gerçek bir öğretmendi. Benim için hayatımda hiç kaybetmek istemeyeceğim insanlardan biri oldu. Bu yüzden sevgili Soner hocama ayrıca minnet duyuyor ve teşekkür ediyorum.
Yazı İşleri Müdürümüz Ayşe Kaytan Uçak’a da değinmeden geçemem. Daha bir yılı bile doldurmadan bana yıllardır tanışıyormuşuz gibi sıcak yaklaşan, anaçlığıyla ve güçlü duruşuyla hep örnek olan bir isim. Kendisinin mesleğe olan gayreti ve disiplinini her gazeteci örnek almalı.
Şimdi gelelim yerel basında muhabirliğe…
Sahada çalışırken dikkatimi çeken şeylerden biri, bazı meslektaşlarımın tavırları oldu. Bir yöneticiyle konuşurkenki oturuşundan tutun, selam veriş şekline kadar ciddiyetten uzak davranışlara tanık oldum. Ve açıkça söylemek gerekirse, bu mesleği “laubalilikle” kirletiyorlar. Muhabirlik dediğimiz meslek, sadece getirilen haberle değil, sergilenen duruşla da temsil edilir. O yüzden şu unutulmamalı: Bir ajansı temsil eden sadece getirilen haber değil; tavır, üslup, duruştur.
Bence muhabirlik çok kıymetli. Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği bir söyleşide İletişimci-Yazar Ümit Alan da bunu dile getirmişti. Muhabirlerin, basının “yapı taşı” olduğunu ama yeterince kıymet görmediklerini söylemişti. Ben de bu görüşe sonuna kadar katılıyorum…
Elbette benim de eksiksalerim var, olacaktır da. Ama mesleğim boyunca hem okumalar yaparak hem de örnek aldığım gazetecilerin izinden giderek kendime bir profil oluşturmaya çalışıyorum. Büyüklerimden gelen olumlu-olumsuz her eleştiriyi dikkate alarak, yoluma sağlam adımlarla devam edeceğim.
Son olarak… Bana bu mesleği özgürce icra edebilme fırsatı verdiği için EHA’ya teşekkür ediyorum. Dileğim, hepimizin gazeteciliği özgürce yapabildiği bir Türkiye’de çalışmak.
Sağlıcakla kalın.