Bu yılın teması, 3.500 yıl öncesine, Yazılıkaya’daki kadın uygarlığının izlerine uzanıyor. Mitolojik öykülerden beslenen bu tema, çağdaş sanatın diliyle yeniden yorumlanarak Eskişehir’e kalıcı eserler kazandırıyor.
Sempozyumun davetli sanatçılarından ve aynı zamanda komite üyesi olan Veysel Özel, hem sanatçı hem de eğitimci kimliğiyle bu yolculuğa ışık tutan isimlerden biri. Onunla hem sempozyumun Türkiye ve dünya sanatındaki yerini, hem de bu yılki temanın kendisinde uyandırdığı heyecanı konuştuk.
Veysel Hocam merhabalar. Bu sene 17. Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda sizlerle beraberiz. Geride kalan 17 yılı da göz önünde bulundurursak, Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun Eskişehir ve ülkemiz açısından değerini bir sanatçı olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Veysel Özel: Çok önemli bir etkinliğin içinde, seramik sanatını uygulamanın, yapmanın, paylaşmanın ve farklı teknikleri deneyimlemenin heyecanını yaşıyoruz. Ben bu yıl sempozyumun davetli sanatçılarından biriyim. Daha önce 7’nci sempozyuma yine davetli sanatçı olarak katılmıştım. Ayrıca sempozyumun komitesinde de yer alıyorum.
Her sene buraya geliyorum. Dolayısıyla sempozyumun hem Türkiye’de hem de dünyadaki önemini yakından biliyorum. Açılış gününde de dile getirdiğim bazı tespitlerim var. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sempozyuma ve sanatsal etkinliğe katıldım.
– Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nu diğerlerinden farklı kılan nedir?
Veysel Özel: Elbette katıldığım diğer etkinlikler de çok kıymetliydi. Ama Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nu farklı ve nitelikli kılan bazı özel sebepler var. Bunların başında da “özneler” geliyor. Yani bu sempozyumu var eden komite, sanatçılar ve en önemlisi Eskişehir halkı.
Eskişehir halkının sempozyumu sahiplenmesi, ortaya çıkan eserlere değer vermesi biz sanatçılar açısından büyük moral ve motivasyon kaynağı oluyor. Yapılan işler karşılığını buluyor, yerini buluyor ve bu şehre çok yakışıyor.
Ayrıca belediye çalışanlarının özverisi, her yıl artan saygı ve bilgi birikimiyle işlerimize kolaylık sağlamaları çok önemli. Onlara da büyük teşekkür borçluyuz.
– Katılan sanatçılar için sempozyumun eğitici bir yanı da olduğu söyleniyor. Siz ne dersiniz?
Veysel Özel: Evet, özellikle asistan öğrencilerimiz açısından burası adeta bir eğitim kurumuna dönüşüyor. Onlar için 15 gün boyunca yoğun bir öğrenim süreci yaşanıyor. Kendi okullarında bir dönemde edinemedikleri deneyimi burada kazanıyorlar. Bu açıdan eğitime de çok ciddi bir katkı sağlanıyor.
Dolayısıyla sadece “sempozyum” demek yetersiz kalıyor. Çünkü burası aynı zamanda bir eğitim alanı, bir paylaşım mekânı. Dünyada da önemli kılan şeylerden biri bu. Öğrenciler mesleklerini sahipleniyor, içselleştiriyor.
Ayrıca Ahmet Başkan ve Bilgehan Hoca’nın sanata bakışları, sempozyumu diğer etkinliklerden daha nitelikli bir hale getiriyor. 15 günde eser üretmek hiç kolay değil, ama hepimiz büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Yorgun düşsek bile ilgi ve heyecan bizi yeniden ayağa kaldırıyor. Çünkü gerçekten bu şehir bu eserleri fazlasıyla hak ediyor.
– Bu yılın teması 3.500 yıl öncesine, Yazılıkaya’ya ait bir kadın uygarlığının anlatısı. Bu size ne ifade ediyor?
Veysel Özel: Çok şey ifade ediyor. Öncelikle bu miras sadece Eskişehir’e değil, tüm dünyaya ait. Ama şans eseri Eskişehir sınırları içinde. Müthiş bir değer.
Sempozyumda kolektif işler de yapıyoruz. Daha önce pandemi döneminde kaybettiğimiz sağlık çalışanları için ve Cumhuriyet’in 100. yılı için ortak çalışmalar üretmiştik. Bu sene de Yazılıkaya temasıyla üretim yapıyoruz.
Uygarlık tarihinin çok önemli bir noktasında iş üretiyoruz. Binlerce yıl öncesine ait bir hikâyeyi çağdaş sanat diliyle yeniden yorumlayıp şehre kazandırmak gerçekten çok heyecan verici. Mitolojik öyküler, motifler, semboller sanatçıların eserlerinde yeniden hayat buluyor. Bu da bizlere ikinci bir bakış açısı, ikinci bir öğrenme imkânı sunuyor.
O nedenle doğru ve heyecan verici bir tema olduğunu düşünüyorum.
– Çok teşekkür ederim hocam, değerli vaktinizi ayırdığınız için.
Veysel Özel: Ben teşekkür ederim.
Veysel Özel Kimdir?
1969’da Siirt-Kurtalan’da doğdu. 2000 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun oldu. 2007’de Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Seramik Anasanat Dalı’nda “Plastik Sanatlarda Disiplinlerarası Etkileşimler ve Seramik Sanatına Yansımaları” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı.
Yurt içinde ve yurt dışında birçok kişisel sergi açtı; uluslararası sempozyum, kongre ve çalıştaylarda sanatını tanıttı. Uluslararası sempozyum, kongre, çalıştay ve sergilerin organizasyon komitelerinde görev aldı.
2000 yılından bu yana çalışmalarını Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak sürdürmektedir.