Bazı hayatlar vardır;
Hayattan her şeyi alabilirsin. Ama sağlık? Elbette onu da alabilirsin ancak henüz çözümü olmayan kanser hastalığında alabileceğin güç, umut ve sabır…
Gittikçe yaygınlaşan kanser hastalığının önüne LÖSEV geçiyor. Sadece sağlık değil; istihdam, sosyal yaşam kalitesi, milyonlarca kişiyle irtibat, her daim eksilmeyen umut ve kocaman tebessüm getiriyor.
LÖSEV Halkla İlişkiler Koordinatör Yardımcısı Yasemin Durukan, “Biz bir tabloyuz” diyor. “Her rengimiz farklı bir hikâye, ama her biri aynı ışıkla boyanıyor: umutla. Kimimiz o tablodaki çerçeve, kimimiz ise duvara asarken ki çivi...”
Konuşurken gözlerinin kenarında beliren ışıltı, işine olan sevgisinin en saf yansıması gibi… Çünkü o da biliyor ki, LÖSEV’in attığı her adım, bir çocuğun daha gülümsemesine, bir anne ve babanın daha derin nefes almasına vesile oluyor.
“Her gün mutlu bir aile öyküsü yazabiliyoruz”
Buse Kuşcu: Yasemin Hanım, bize kendinizden bahseder misiniz?
Yasemin Durukan: Yasemin Durukan olarak kimliğimden öte, aslında bugün LÖSEV'in bir parçası olarak kimliğimle aranızdayım. 1993 doğumluyum, Eskişehir'de doğdum, büyüdüm. Lisans eğitimimi Ankara'da, lisans üyesi diğer programlarımı İstanbul'da tamamladım. Bugün artık Türkiye'de iyileşmek üzerine, kanseri yenmek ve daha iyi bir Türkiye inşa etmek üzerine büyük LÖSEV ailesinin bir parçası olarak yoluma devam ediyorum. Kendimi tanıtırken en önemli parçalarımdan biri. Her gün mutlu bir aile öyküsü yazabiliyoruz LÖSEV'le birlikte... O yüzden artık sanıyorum; tanımlarımdan biri de bu oluyor.
“Ülkemizin her köşesine gidiyoruz”
-LÖSEV olarak yalnızca hastalığa değil, hayatlara da dokunuşlar yapıyorsunuz. Bu da sizin motivasyon kaynağınız olsa gerek...
Peki, ülkemizde şu an kaç kanser hastasına ulaşabiliyoruz?
-Şöyle ki, aslında kanserle mücadele eden çok insanımız var. LÖSEV olarak biz hasta değil, aile odaklı hizmet veriyoruz. Bu anlamda diyebilirim ki, 115 binin üzerinde 27. yılımızda hizmet verdiğimiz ailemiz var. Fakat biliyoruz ki bir bu kadar daha ulaşmamız gereken ailemiz var. Ülkemizin her köşesine gidiyoruz. Yalnızca ofis yapılanmalarımızın bulunduğu il merkezleriyle sınırlı görmemek gerekiyor.
Kanser öyküsü olan bir ailemiz veya kanserle mücadele eden bir yakını olan kişiler, lütfen çekinmeden LÖSEV'e ulaşsınlar. Gece gündüz demeden tüm ekip arkadaşlarım, her departmanda kendi küçük çevremizden başlayarak Türkiye'ye uzanan “iyilik ağını” yaratmaya çalışıyoruz. Bu anlamda görevimiz çetin. Fakat bizler de yılmıyoruz. Her arkadaşım aynı özveriyle, aynı disiplinle ulaşmak üzere olduğumuz ailelerimizi bulmaya devam ediyor.
“Hep birlikte yüzler binler oluyoruz”
-Anlatırken gözleriniz ışıldıyor adeta…
LÖSEV Eskişehir’de neler yapıyor?
-Eskişehir'deki potansiyelimiz, ağımızın büyüklüğünde ve gönüllerimizin, bağışçılarımızın büyük payı var. LÖSEV ailesi olarak biz de çekirdek sayılabilecek bir ekibiz. Fakat yüzler, binler oluyoruz hep birlikte...
Birçok kurum ve kuruluş proje kapsamında bizlerle iş birliği yapıyor. Anaokullarından liselere kadar inci projesiyle küçüklerimizle, sağlıklı yaşamayı, birbirimizin farkında olmayı, akran zorbalığının önüne geçebilmek için özel arkadaşlarımıza “nasıl oyun arkadaşlığı yapabiliriz?” bununla ilgileniyoruz.
Üniversiteye geldiğimizde farkındalık yaratma ve dayanışma projesi, fayda projesiyle tüm Türkiye'de eş zamanlı etkinlikler gerçekleştiriyoruz. “Ben ne yapabilirim, bu süreçte kampüsümde ne gibi farkındalık yaratabilirim, ilimde neleri değiştirebilirim?” bu soruların cevaplarını arıyoruz ve ciddi anlamda yaratıcı çalışmalar ortaya çıkarıyoruz.
Tabii bir sonraki basamakta zincirin en önemli halkalarından biri kurumlar ve kuruluşlarda yaptığımız kurumsal programlar. Kurum ve firmalar insan kaynağı açısından hem yardımlar konusunda hem de fikir oluşumları anlamında destekçimiz oluyor.
Bunu tabii Eskişehir perspektifinden değerlendirdiğimizde ben tüm vatandaşlarımıza, gönüllülerimize, bağışçılarımıza, vakfımız ve ailelerimiz adına teşekkür ediyorum. Bizi hiçbir koşulda yalnız bırakmıyorlar. Pandemi döneminde güzel şeyler yaşadık. Sokakta sadece biz LÖSEV gönüllüleri ve kediler vardı…
-Aslında farkındalığı artırmak için her alanda diyecek kadar çok çalışıyorsunuz…
-Tabii, hatta bizler Kütahya, Bilecik, Afyon, Uşak illeri dahil olmak üzere; mahallesi, köyü, kasabası dahil hizmet veriyoruz. Eskişehir bölge ailesi ve büyük LÖSEV ailesi olarak, 6 milyonun üzerinde gönüllülükten bahsediyoruz. Bu sebeple ülkemizin gönüllüğü en kalabalık olan sivil toplum kuruluşuyuz. Beraberinde 7-24 mesai kavramı gözetmeksizin çalışma ortamı yaratıyor.
“LÖSEV kesinlikle elden bağış toplamıyor”
-Hayatlara dokunan dev bir sihirli değnek. Nam-ı diğer LÖSEV…
Hanede hastalığı olan değil de diğer vatandaşların farkındalık boyutu ne durumda? İnsanlar LÖSEV’e ve hastalığa nasıl yaklaşıyor?
-LÖSEV'de bulunmak, parçası olmak demek; hiçbir kimliğin parçası olmamak demek. Sadece insan olmak demek. Bu yüzden siyaset üstü bir kuruluşuz. Minnettar olduğumuz bir tablo var Eskişehir'de… Esnaflarımız, yolda yürüyen vatandaşımız, kuaförlerimiz sağolsunlar artık farkındalar.
Bu noktada özellikle şuna dikkat çekmek isterim. Biliyorsunuz STK’ların çalışma alanları suistimale açık alanlar. Bu noktada LÖSEV olarak biz de dolandırıcılarla mücadele ediyoruz. Bu mücadelemiz çoğunlukla bizim adımıza bağış toplanması yönündeki yanlış uygulamalar… Eskişehir halkı ve Türkiye bunun farkında. LÖSEV kesinlikle elden bağış toplamıyor. Sıcak para akışını kesinlikle elden yapmıyoruz. Hiç değişmeyen bağış yöntemlerimiz ve bağış kanallarımız var.
Fakat kapı kapı gezip bir ürün satmadığımızı, kesinlikle para istemediğimizi vatandaşlarımızın bilmesi, hatta bilmekle yetinmeyip 112 ihbar hattını arayarak bulunduğu lokasyonu belirterek ihbarlarıyla müdahaleyi sağlaması da büyük oranda gördüğümüz sonuçlardan. Bu nedenle biliyoruz ki yaptıklarımız insanlara gerçekten ulaşıyor.
İnsanlar biliyorlar ki “ben LÖSEV'e bir toplu iğne dahi bağışlasam, biliyorum ki ihtiyacı olan panoda o iğne yerini bulur” veya “ben vaktimi ayırdım, ben bugün enerjimi paylaşmak istiyorum, bu etkinliğe gideceğim”... O insanlarımız biliyorlar ki günün sonunda oradan o çocuk ya da aile mutlu ayrıldı. Bunlar çok kıymetli şeyler.
“Saç bağışı noktasında LÖSEV’in asla bir yeri yok.”
Bunun dışında vatandaşlarımızın farkındalığına dikkat çekeceğimiz diğer bir konu saç bağışı olabilir. Özellikle kuaförler, güzellik merkezlerini, güzellik salonlarını yakından ilgilendiren bir alan. Saç bağışı noktasında LÖSEV’in asla bir yeri yok. LÖSEV saç bağışı kabul etmiyor. Enfeksiyona çok açık bir alan. Saçın işlenmesi, peruk haline getirilmesi ciddi anlamda kimyasal süreçlerden geçiyor. Yani kötü bir sonuca sebep yaratabiliriz.
“Her çocuk güzeldir, her kadın güzeldir”
Fakat şu var; Saç, kaş ve kirpiklerde dökülmeler yaşanıyor. Bu noktalarda güzellik ve estetik arayışıyla başvurabiliyorlar. Çok normal bir güdü. Aynaya baktığında herkes kendini güzel görmek, iyi görmek ister elbette. Ama biz bu noktada diyoruz ki “her çocuk güzeldir, her kadın güzeldir.” Bu da geçici bir süreç. Bedensel farklılıklarımız her hastalıkta olduğu gibi aslında semptomlar olarak veya tedavinin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Saç, kaş ve kirpiklerimiz yeniden çıkar, yerine gelir. Önemli olan en sağlıklı haliyle ve hayatın içinde kalarak, hayattan kopmadan o süreci tamamlayabilmek. Bu anlamda LÖSEV olarak bizler yalnızca danışmanlık veya bu noktalarda uyarıcı pozisyonumuzun dışında ailelerimizi hayatın içinde tutarak bu süreci aşmalarına gayret ediyoruz.
Kısacası, “LÖSEV’in kanserle mücadelesinin farkındayız” diyen bir Eskişehir bölgesi var.
“Eskişehir bölgemizde binlerce gönüllü var”
-LÖSEV ailesi olarak çok etkileyici mottolarınız var. Tabi bunların yanında bir de önünüze çıkan engeller… Bunları aşarak sağlıklı bir ilerleme kaydetmişsiniz.
Yerel ölçüde bakıldığında Eskişehir’de kaç gönüllü bulunuyor?
-Biz burada otururken kimi insanımız tanı alıyor, kimi insanımız diyor ki “sağlığım yerinde”. Birçok vatandaş gelip gönüllü oluyor. Bunlar aslında çok değişken parametreler. Yani biz burada bir işle ilgilenirken, bu programı paylaşırken o sayılar artmaya devam ediyor. Her gün yüzlerce insanımız kanser tanısı alıyor. Her gün yüzlerce insanımız “ben de bir şey yapabilirim” diyerek gönüllü olma adımı atıyor. Bu anlamda değişken bir tablo. Eskişehir bölgemizde binlerce gönüllü var diyebiliriz.
“Herhangi bir özel desteğimiz, doğrudan bir finansmanımız yok.”
-Eskişehir’de bulunan kurum ya da belediyelerin LÖSEV’e desteği ne durumda?
-Bu anlamda kamu kurumu kuruluşları, özel kurumlar, firmalar ciddi oranda destekçimiz. Eğitim ve farkındalık programlarımızı diğer tüm projelerde olduğu gibi kurum özelinde sürdürüyoruz. Ardından kuruma özgü, çalışanlarının aktif olduğu alan veya üretim alanı, hizmet alanıyla ilgili görünürlük anlamında daha çok kanser hastasına ulaşmak için desteklerini alıyoruz. Tabi bu sadece kanser öyküsü olması anlamında değil. LÖSEV, bir vakıf ve tamamen Türk halkının bağışlarıyla ayakta duran bir kuruluş. Herhangi bir özel desteğimiz, doğrudan bir finansmanımız yok.
“Evde ne ihtiyaçsa bunları karşılıyoruz”
-Hanede hasta bir birey varken aileye ne tür katkılar sağlıyorsunuz?
Aslına bakarsanız birçok aile öykümüz var. Ciddi anlamda maddi olarak zorluklarla mücadele eden, bu güçlüğün içindeyken bir de kanser gibi bir zorlu süreçte tanışan ailelerimiz varken maddi anlamda herhangi bir ihtiyaç durumları yok fakat sosyal desteklere ihtiyacı olan ailelerimiz var. Bu yüzden LÖSEV'in yardım noktası dediğimizde bir vakıf olarak kabulü olan şeyleri sadece nakdi destekleri olarak sınırlamamak lazım. Hastalarımızın tanı alma süreciyle birlikte sosyal hizmet ekiplerimiz eşitliği gözeterek adil olmamızın sınırlarından bizi dışarı çıkarmayacak şekilde puantajlarla ailemize düzenli gelirleri bağlanıyor. Bununla beraber beyaz eşyasından kahverengi mobilyasına kadar evde ne ihtiyaçsa bunları karşılıyoruz.
Evde çocuk olduğu bir senaryo düşünün. Oyuncaktan okul ihtiyaçlarına kadar her şey ihtiyaç… Bununla birlikte sağlık ihtiyaçları, Bir işsizlik problemi, hijyen ihtiyaçları, bir kanser hastasının düzenli olarak tüketmesi gereken kırmızı et destekleri, ailemize psikososyal yardımları önemsiyoruz.
Örnek veriyorum; ofisi olan illerimizde “Canım Kardeşim Ders Evi” projemizde, etüt programlarımızı sürdürüyoruz. Ofisimiz olmayan illerde de anlaşmalı okullarımızda bunu yapıyoruz. İyileşmiş çocuklarımız ve gençlerimiz zaman zaman eğitim hayatında akran zorbalığına uğrayabiliyor. Bunun önüne geçmek ya da müfredatta akranlarından geri kaldığı noktaları tamamlayabilmek adına iyileştikten sonra hemen telafi eğitimlerini gerçekleştiriyoruz. Etütlerde her cumartesi günü gönüllü öğretmenlerimiz yine hiçbir karşılık beklemeden geliyorlar. Çocuklarımızın temel eğitimlerinde, teorik eğitimlerindeki eksiklerini tamamlamak için derslerimizi gerçekleştiriyorlar.
Çocuklarımızla bir hafta destekçilerimizin sayesinde at binmeye gidiyoruz. Bir hafta çilek ekmeye gidiyoruz. Bir hafta resim yapıyoruz. Bir hafta bir kurum, kuruluşu ziyaret ediyoruz. Meslekleri tanıtıyoruz. Özgüvenlerini yenilemek veya oluşturmak üzere birçok program gerçekleştiriyoruz. Yani 360 derece.
“Hepimizin o göle bıraktığı bir damlayla bugün belki okyanusları konuşuyoruz”
Bir kişi hasta olduğunda bir evde tüm aile hasta oluyor. Özellikle ailenin kalkınmasını sağlayan kişilerse ciddi anlamda farklı sosyal gereksinimlerde doğabiliyor. Tek başımıza değil kurucumuz Pediatrik Hematolog Dr. Hüsnü Nezer kendisi bir hekim olmanın ötesinde aslında çevresinin ve insanların farkında olan bir insan olarak bu vakfın temellerini 1998 yılında atıyor. Yanında bir avuç insanla birlikte çocuklarımızın babasıyla birlikte çıkıyorlar. Bugün sadece Türkiye'de değil, uluslararası sağlık platformlarında Çocuk Nobel ödüllerine layık görülen, bununla birlikte olimpiyatlara katılan, ülkemizi temsil eden, LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesiyle dünyada eşi benzerine az rastlanan hastaneler arasında tamamen ücretsiz tedavi hizmeti sunan büyük bir hizmet ağını yaratıyor. Fakat bu saydıklarım ne kadar çok şeyiniz varmış algısı oluşturabiliyor. Bu noktada damla noktasında düşünmek lazım. Hepimizin o göle bıraktığı bir damlayla bugün belki okyanusları konuşuyoruz.
“LÖSEV, Türkiye'yi iyileştiriyor”
-“Damlaya damlaya göl olur”un kurumlaşmış halisiniz…
Peki, idealiniz nedir?
-İdealimiz çok daha büyük. Kanserle mücadele amaçlı yola çıktık. Bugün çocuk ve yetişkin tüm kanser hastalarına destek oluyoruz. Uluslararası yapılanmalarımız da başladı. New York'ta, Berlin'de, Londra'da şu an yapılanmalarımız sürüyor. Almanya'daki ofisimizin açılışını gerçekleştirdik. Burada da entite hizmetlerimiz gerçekleşiyor. Ama istiyoruz ki Türkiye topraklarıyla, değerleriyle, insanlarıyla çok kıymetli bir ülke. Hiçbir zaman için geçmişimizi unutmamak gerekiyor. Bugünümüzün inşası, yarınımızın hayalleri aslında… Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün bize sağladığı öğretilerle neleri başarabileceğimizin bir ön izlemesi. Biz bu duyguyla, bu inançla LÖSEV olarak istiyoruz ki bu ülkenin güzel insanları, güzel toprakları daha iyi yerlere gelsin. LÖSEV, Türkiye'yi iyileştiriyor. Ve ben inanıyorum ki vakfımızla, ailelerimizle, gönüllülerimizle, bağışçılarımızla bundan yıllar sonrasında daha farklı bir Türkiye'yi konuşuyor olacağız.
“Siyaset üstü bir kuruluşuz”
LÖSEV olarak algıyı değiştirdik. Kanser artık yenilebilen bir hastalık. Bir gün kanseri tamamen yenmeye hedefliyoruz. Tıbben mümkün olabileceğini de biliyoruz. Aslında bu mücadelede, bu farkındalık, konuştuğumuz sayılar, gönüllülerimiz, ailelerimiz, hizmet alanlarımız aslında daha büyük bir çarkı döndürüyor. Daha büyük bir şeye hizmet ediyor. Etmesi de gerekiyor. Çünkü siyaset üstü bir kuruluş diyoruz. Bizim A partisinden de gönüllümüz var, B partisinden de gönüllümüz var. Çünkü LÖSEV'in kurulma amacı da insanlar parasızlıktan veya imkanı ulaşamamaktan hayatlarını kaybetmesin diye…
“Umuyorum ki de hasta kayıt sayımız iyileşme oranı ile yükselsin”
Bu ülkenin güzel insanlarına, daha güzel bir Türkiye idealiyle çalışmalarımıza son gaz devam ediyoruz. Ben bu kalabalıkların daha da büyüyeceğini düşünüyorum. Bence domino etkisi. İlla ki başımıza gelmesine gerek yok. Bir arkadaşımız farkındalığını bize aşılayabilir. Değiştirdiği, gözünün parladığını gördüğü bir çocuğun öyküsüyle çevresindeki diğer çocukların hayatlarını değiştirebilir. Böyle bir zincir yaratma durumumuz var. Bunu da el birliğiyle artırdığımızı düşünüyorum. O yüzden bugün konuştuğumuz sayılar eminim yarın uyandığımızda madalyonun umut yönünde baktığımızda gönüllü ve bağışçı sayısı daha da artmış olacaktır. Umuyorum ki de hasta kayıt sayımız iyileşme oranı ile yükselsin. Daha çok insanımız hayatını yaşarken, hayattan kopmadan sağlığına kavuşabilsin.
-O kadar güzel bir iş yapıyorsunuz ki, Türkiye olarak ekonomik ve psikolojik anlamda zor durumlardan geçtiğimiz dönemde hastası bulunan bir haneye maddi ve manevi tüm katkılarınız çok değerli olsa gerek.
Anlattığınız üzere 24 saat sizler için yetmiyor olmalı. Ya da mesai saati diye bir kavram sizler için yok. Ama bundan da oldukça mutlusunuz ve bunu da dışarı yansıtıyorsunuz…
“Bir şeyler yapabilmek mümkünken neden durayım?”
-Aslında bunu yansıtabilmek çok önemli. Buna çabalamıyoruz ama yansıttığına mutluyum… Benimle birlikte aslında tüm Türkiye'de LÖSEV ailesinin bir parçası olup profesyonel olarak yetenek ve yetkinliklerini paylaşan, gönüllü olarak yetenek ve yetkinliklerini paylaşan herkes mesai kavramı gözetmeden hizmet veriyor. Çünkü hayat kurtarmaktan, bir hayatı yaşanabilir kılmaktan bahsediyoruz. Bir yerde hep ihtiyaç var. Bir yerde de imkan var. O ihtiyaçla imkanı buluşturabilmek adına şu anda “olmaz yarın” bakayım diyemeyiz. Burada aslında içselleştirmemiz en temel mesele “inanmak”... Tabii bu da sadece bir düşünce şeklinde olmuyor. Çok fazla somut örnek görüyoruz. Ve günün sonunda köprünün her iki tarafı da mutlu oluyor. Biz bu köprüde naçizane taşıyıcılarız, buluşturucularız.
Türkiye'nin her yerinde yılmadan usanmadan saate bakmadan çalışan çalışma arkadaşlarımın olduğuna inanıyor, düşünüyor ve görüyorum. Bu anlamda hepimizin motivasyonu özünde aynı sanırım. Nihayetinde de şunu diyebilmek gerekiyor: Sağlığımız yerindeyken bir şeyler yapabilmek mümkün, neden durayım?
-Kesinlikle öyle…
Biliyorsunuz ki 2-8 kasım haftası Lösemili Çocuklar Haftası. Bu haftada bizleri neler bekliyor olacak?
“Türkiye turuncu bir sabaha uyanacak”
-2-8 Kasım LÖSEMİ’li Çocuklar Haftası ve aynı zamanda 8 Kasım kuruluş günümüz. Bu hafta boyunca tüm Türkiye’yi LÖSEMİ’nin literatürdeki rengi olan turuncuya boyuyoruz. Sembol çalışmalarımız oluyor.
Buradan da çağrımız olsun. 2-8 Kasım'da turuncu broş takalım. Turuncu aksesuarlarımızla haftaya geçirelim. Hanımlar turuncu makyajlar yapabilirler. Oldukça görünür olacaktır diye düşünüyorum. Bunun haricinde tüm proje alanlarımızla, ailelerimizle, gönüllülerimizle, bağışçılarımızla birlikte haftanın anlamı ve önemine dikkat çekeceğiz. Okullarda turuncu sınıflar, turuncu panolar göreceğiz. Gösteriler şenlikler olacak. Üniversitede turuncu kampüsler göreceğiz. Kurum ve kuruluşlarda, AVM’lerde ve bazı yapılarda turuncu ışıklandırmalar göreceğiz. Oralarda fotoğraf çekinip destek olduğunuzu “Farkındayım, yanındayım” şeklinde paylaşabilirsiniz.
1 Kasım Cumartesi günü 12.00 ile 15.00 arasında Kentpark’ta Eskişehir’de büyük bir şenlik düzenlenecek. Tüm vatandaşlarımızı bekliyoruz.
-Harika! O haftayı turuncu kıyafet ve makyajla geçireceğim…
Son olarak bir şey söylemek ister misiniz?
-İyi ve kötü birbirine çok yakın. Bizler iyi ve güvenilir insanlarla bir aradayız. Ben bu anlamda yakın çevremizi, belki gördüklerimizi, bildiklerimizi, yarın tüm Türkiye’yi iyileştirmeye ve LÖSEV ailesinin bir parçası olmaya davet ediyorum.