Eskişehirli lüle taşı ustaları, ülkedeki lüle rezervlerinin azalmasıyla beraber zanaatlarının geleceğinden kaygıyla bahsettiler. Seneler önce bu sektöre çırak olarak başladıklarını anlatan Ender Erdoğan ve Emre Ege, artık malzeme kıtlığından dolayı eskisi gibi çırak bile yetiştiremediklerini üzülerek ifade ettiler. Hükümetin mutlaka lüle zanaatına el atmasını vurgulayan ustalar ayrıca taşın son haline gelene kadar binbir işlemden geçtiğini ve mesleğin inceliklerine değindiler. Dedesinden devraldığı lüle ustalığını 4 kuşaktır sürdüren Ender Erdoğan, “Madenimiz azaldığı için artık çırağın eline malzeme dahi veremiyoruz” dedi.

“Maden ocaklarında çalışan kişi sayısı giderek azalıyor”
Lüle taşının Eskişehir’in Karatepe ve Türkmentokat yörelerinden çıktığını ifade eden 53 yaşındaki Erdoğan, “Ben 1969’da Karatepe’de doğdum. İlkokuldan mevzun olduktan sonra ustamın yanında çıraklığa başladım. Bizim mesleğimizde usta-çırak ilişkisi esastır. Kendimi geliştirdim, askere gidip geldim, evlendim ve şehir merkezine yerleştim. Burada halen daha bu işi sürdürüyorum. Maden ocaklarında çalışan kişi sayısı giderek azalıyor. Taş az çıkıyor ve pahalı olduğu için çırağın eline malzeme veremiyoruz. Zaten bu mesleğe yeni neslinde pek hevesi yok. Ölmeye yüz tutan meslekler içerisindeyiz. Devletimizin bizi desteklemesi gerekiyor. Kendi yağımızda kavruluyoruz ve yaptığımız ürünlerin yüzde 90’ı ise yurtdışına satılıyor” şeklinde aktardı.

Sanatçı Erdoğan katıldığı el sanatları festivallerini anlattı
Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın resmi sanatçısı Erdoğan olan sözlerine şu şekilde devam etti:
“Yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirilen festivallerden davet alıyorum. 7 yıl önce Umman’a gittim ve 15 gün orada kaldım. Benimle beraber Türkiye’den 12 ayrı dalda çeşitli el sanatlarıyla uğraşan sanatçı olarak katıldı. Yaptığım lüle taşı işçilikleriyse epey ilgi gördü. Arap ülkelerine sattığım ürünler genelde takı ve aksesuar ağırlıklıydı. Fakat Çinli vatandaşların ilgisini ise pipolar çekti. Onların da aynı zaman bir festivalleri vardı. Şu an bizim lüle taşını en çok ihraç ettiğimiz ülke Çin’dir. Yine bu yıl Edirne’de bir el sanatları etkinliği düzenlendi ve Bakanlığımızın daveti üzerine oraya gittim. Gayet keyifliydi ve lüle taşı yine dikkat çekmeyi başardı. Genellikle Türkiye’de satılan ürünler küçük parçalar oluyor. Takılar, biblo ve süs eşyaları gibi şeyler ilgi çekiyor.”

“Emekli olmama rağmen çalışıyorum”
Yaklaşık 50 yıldır lüle taşı ile uğraştığından bahseden 64 yaşındaki Eskişehirli usta Emre Ege ise, “Bu işe 1972’de çırak olarak başladım ve emekli olmama rağmen halen daha çalışıyorum. Ailemden abim de bu işle meşguldü. Fakat ben başkalarının yanında bir süre çıraklık yaptıktan sonra abimin yanına geçtim. Abim zaman zaman evde bu işi yapardı ve ben onun işçiliklerini seyrederdim” şeklinde iletti.

Lüle taşının geçtiği işlemlerden söz etti
Genellikle siparişler üzerine pipo imal ettiklerini belirten Ege, “Lüle taşı pipo haline gelene kadar 35-36 defa elden geçiyor. Ham madde olarak çıkıyor ve kırıyorsunuz. Sonrasındaysa yapılmak istenen figüre göre taşı şekil veriyorsun. Ona göre resim çiziyorsunuz, tepesini ve arkasını oyuyorsunuz. En son ise uçlarını takıyor, cilalıyor ve zımpara atıyorsunuz. Yani bu iş çok eziyetlidir” diyerek sözlerini tamamladı.